Bir Psikiyatristin Günlüğü

Psych-Istanbul, Cinema-Philia, Tiyatroseverler ve Hayata Dair Ayrıntılar…

"İzzet BEŞKARDEŞ" tarafından yazılmış yazıları görüntülüyorsunuz

Mike LEE adı Türklere yabancı değil. 1999 depreminden önce de bir tahminde bulunmuş ve kendisine İstanbul depremini bilen adam ünvanı verilmişti…

İşte o tahminci, 2006 yılında şu tahminde bulunmuştu:

“İstanbul depremi için en tehlikeli dönem ise 2008. 2008’de Marmara Denizi’nde 8.0 büyüklüğünde bir deprem meydana gelecek. Bu depremi 3-13 Ağustos 2008, 4-14 Eylül 2008 ya da 21-31 Ocak 2009 tarihlerinden birinde bekliyorum.”

İnternet’te bir süredir bu tahminle ilgili epostalar dolaşıyor.

Tahmin ile ilgili haber ise 02 Nisan 2006 tarihli Akşam Gazetesi’nde şu şekilde yayınlanmıştı: okumaya devam edin…

8 yıldır Fransa’da yaşayan Fas asıllı çarşaflı bir kadının vatandaşlık başvurusu “laikliği bilmediği, kocasının sözünden çıkmadığı” gerekçesiyle reddedildi.

Fransa’ya 2000 yılında gelen ve 8 yıldır burada yaşayan çarşaflı bir kadının vatandaşlık başvurusu ülkeyi karıştırdı. 3 çocuğunu Fransa’da doğuran, ana dili gibi Fransızca konuşan Feyza adlı kadın yasal tüm şartları yerine getirdiğini savunarak Fransa vatandaşlığı için başvuruda bulundu. Ancak yapılan mülakat sırasında laiklik ve demokrasi gibi kavramların anlamını bilmediği, günlük hayatında da kocasının sözünden dışarı çıkmadığı belirlendi ve başvurusu “Fransız toplumuna yeterince entegre olamadığı” gerekçesiyle reddedildi. okumaya devam edin…

9 Ekim 1925

Her uygar ve çağdaş devlette olduğu gibi, Türk Cumhuriyeti Adliyesinde de, Cumhuriyet Savcılarını yüksek ve son derece önemli bir görev ve makamın temsilcileri olmak üzere tanırım. Devrim Savcılarının, kendilerine verilen bu büyük görevin önemine uygun olarak gayretli ve çalışkan olmaları konusunu, adliyemizin başarı ve üstünlüğünün en önemli etkenlerinden sayarım. Laik Türk Devrimi, çağımızın uluslara yaşama ve yükselme yeteneğini veren en son ve en uygar ilkelerinin bir ifadesi ve Türk Ulusunun büyük fedakârlıklarıyla sürdürülen ve kazanılan büyük mücadelesinin eseridir. Devrimlerin gerçekleşmesi, kararları ve kanunlarıyla, ulusal irade ve ulusal egemenliğin bir görünümü; bütünü itibariyle de Türk Ulusunun bütün haklarıdır. Devrimlerin her biri, ulusun emeği ve hakkı ile gerçekleşmiştir. Cumhuriyet Savcılarımızın, devrimin gerekleri etrafında, en kıskanç ve uzakları gören hassas nöbetçiler olmalarını, asıl görevlerinden sayarım.

Türk Cumhuriyeti, ulusun kaderini yıllarca hastalıklı ve korkunç gelenekleriyle, zulüm ve baskının kan ve yangınları içinde sürükleyen saltanat ve hilâfet tarihini yıktı. Bu mücadelenin asıl amaçlarından biri de, zayıf olanları zorbaların baskısından ve entrikacıların âleti olmaktan kurtarmak ve ulusu kendi kaderine sahip kılmaktır. okumaya devam edin…

Hepimizin bildiği gibi Mustafa Kemal ATATÜRK dünya döneminin liderleri içerisinden 21 nci yüzyıla geçebilen tek liderdir. Üstelik diğer liderler kendi halkları tarafından yok edilmemin acısını yaşamışken, o hala halkının ve dünyanın nabzında en büyük canlılığıyla, sevgisiyle, saygısıyla hala yaşayabilen dünyadaki tek lider.

Önemli olanda sanırım, yaşarken ölmek değil, öldükten sonra da bu kadar uzun süre canlı kalabilmeyi başarmak değil midir?

ATATÜRK’ü biz hep tarihe mal olmuş yönleriyle tanıdık: Asker ATATÜRK ya da devlet adamı ATATÜRK olarak.

Bu verdiğim örnek dünyada tek olan örnektir. Zaten herhalde bir başkasına da rastlamamız mümkün değil. En büyük düşmanı; hani şu ordularını denize döktüğü düşmanı, Yunan başkomutanı Trikopis. Hiçbir zorlama olmadan, hiçbir baskı olmadan her Cumhuriyet bayramı Atina’daki Türk büyükelçiliğine gidiyor Trikopis, ATATÜRK’ün resminin önüne geçiyor ve saygı duruşunda bulunuyor. Böyle bir saygıyı en büyük düşmanında uyandırabilen bir Mustafa Kemal. okumaya devam edin…

Sevgili yavrularım. Cezm-i Âlem Üniversitesi Tıp Fakültesi’ne hoş geldiniz. Burada size ilm-i tababetin ve kâinatın sırlarını öğreteceğiz. Özellikle kızlarımız için söylüyorum; tıbbiyede çekinmek olmaz. Dileyen başına hiç çekinmeden türban takabilir. Şimdi, bu bir erkek kadavrası oluyor. Paltonun üzerinden kolayca görülebileceği gibi, akciğerler şu bölgede bulunuyor.

Mide ise nah şu düğmenin altında.

Bu yamanın olduğu yerin tam altında ise karaciğer bulunuyor. Fakat bizim konumuz bu değil; bugün idrar yolları ile ilgili bir çalışma yapacağız.

– Avvvv, avvvv …

Hemen celallenmeyin. İdrar yoları ile ilgili çalışma yapacağız dediysek, adamı soyup şeyi üzerinde çalışacağız demedik.

Şimdi nazarî olarak meseleyi ele alırsak, şu burunu ‘şey’ farz edelim …

– Pipisi.

Sana sormadık fahişe kılıklı şey! okumaya devam edin…

Ayşe Arman, sakal polemiği konusunda Başbakan’ı önyargılı olmakla suçladı

Geçtiğimiz hafta Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve ünlü iş adamı Rahmi Koç arasında ‘sakal polemği’ yaşandı. Rahmi Koç, Ayşe Arman’la yaptığı röportajda “Sakallı, bıyıklı adam katiyen almam. Kirli sakal da sevmem. Her gün tıraş olacak bir kere. Cote D’Azur’e gider gibi gelinmez. Bluejean de giyilmez. Kadınlar da mini giyemez” demişti. Başbakan Erdoğan ise, bu sözlerin ayrımcılık olduğunu belirterek isim vermeden Koç’u eleştirdi.

Polemiklere sebep olan röportajı yapan Ayşe Arman, tartışmanın Erdoğan’ın önyargılı davranmasından kaynaklandığını savunarak Erdoğan’a sordu: “Ya mini eteklilerin hakları ne olacak?”

Ya mini eteklilerin hakları?

Her şey saçma.

Tartışmalar saçma.

Söylenenler saçma.

İnsanların alındıkları hassasiyet gösterdikleri şeyler saçma. Allah sonumuzu hayretsin! okumaya devam edin…

Garanti Bankası sponsorluğunda 2-16 Temmuz 2008 tarihleri arasında gerçekleşecek olan Festival, 15. yılında özel bir program ve büyük isimlerle İstanbulu bir caz kentine dönüştürmeye hazırlanıyor.

Tarih : 2 – 16 Temmuz 2008
Şehir : İstanbul okumaya devam edin…

Başlığa sığmayan cümleyi birkez daha yazmak istiyorum; faizin bu kadar yüksek olduğu bir ülkede kira “yıllık peşin” ödenmez… Bu cümle ne anlama geliyor? Bir örnek ile arz edeyim; bir ev kiralamak istiyorsunuz. Bulduğunuz ev için sizden 3.000 YTL aylık kira üzerinden yıllık peşin istiyorlar.

Sevgili dostlar, mutlaka sizin de yukarıdaki teklif veya anlaşma gibi her gün karşılaştığınız olaylar var. Bu noktada, bu teklifi alan herkese sorduğum gibi sizlere de sormak istiyorum; yukarıdaki örnekteki ev “3.000 YTL’ye mi kiralandı?” Birlikte hesaplayalım. 3.000 YTL çarpı peşin ödenen 14 ay eşittir 42 bin YTL. Bu ilk anda yani birinci günde elden çıkan para. Neden 14 ay derseniz, 12 aylık kira ve 2 aylık depozito. Genelde istenen bu.

Peki bu paranın fırsat getirisi ne olacak? Onu da birlikte hesaplayalım; 42 bin YTL peşin paranın aylık 400-600 YTL arasında değişebilecek bir faiz getirisi var. Anlamı: Sizden bu parayı ilk anda alan ev sahibi için ve tabi ödeyen sizler için artık o kira 3.000 YTL değil.

Nasıl mı? Arz edeyim; Birinci ayın sonunda aldığı 42 bin YTL için ortalama 500 YTL getiri elde edecek ve daha ilk aydan kira 3 bin 500 YTL olacak. İkinci ay için faizli bakiyeden de faiz alacak ve 42 bin 500 YTL için alacağı faizle birlikte aylık kira 3 bin 500 YTL’yi de geçecek. Bu böyle uzayıp faizin de faizini kazanarak devam edecek. Birinci yılın sonunda sizden aldığı para 48-50 bin arasında bir seviyeye gelecek, faiz düşük kalsa bile. Şimdi soralım kira gerçekte ne kadar? Olaya bir de tersten bakın. Aylık ödeme yapsanız 3.000 YTL ödeyeceksiniz ve o ayı kapatacaksınız. Ama peşin ödediğiniz için yukarıda normalde alacağınız faizi siz ev sahibine devredeceğiniz için maliyetiniz günden güne artacak. Yaptığınız peşin transferi ev sahibine kesilmeyecek ve normalde sizin hanenize eksi yazan bir döngüyü başlatacak.

Peki bunun adil olması için ne yapılabilir? Çok zor değil. Yukarıdaki örnekte depozitoları da aldım. Normalde ayrı tutup, adil bir formül bulabiliriz. 12 aylık kira X tutuyorsa ve peşin isteniyorsa, bunun aylık faiz getirisi kadar bir meblağ aylık kiradan düşülmeli ve peşin rakam yeniden hesaplanmalı.

Sonuç: Benden uyarması. “Peşin tuttum, şu kadara tuttum” diye sevinmeyin. Yukarıdaki mantığa göre bir kez daha hesaplayın, göreceksiniz size maliyeti ne kadar ve her geçen gün yaptığınız peşin transfer yüzünden nasıl artıyor!

Not 1: Birinci yıl ödediğiniz peşinatı muhtemelen ikinci yılda yüzde 10 zamla (tefe-tüfe ortalaması veya yüzde 10 alt sınır) isteyecekler. Genelde kontratlar bu şekilde yapılıyor. Bu denklem içinde ödediğiniz ilk yıl peşinatını yatırıp, gerisini mortgage yaparsanız, 20 yıllık bir vade ile orayı satın dahi alabilirsiniz. Benden uyarması…

Not 2: Aşağıdaki faiz grafiğine dikkatli bakın lütfen. Tam olarak 23.30 sınırına çok yakın duruyor ve böyle bir dinamik içinde bence en önemli kavram “paranın fırsat getirisi”…

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Yalçınkaya, sözlü açıklamasında yeni örnekler sundu

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya, Anayasa Mahkemesi’ne yaptığı 16 sayfalık sözlü açıklamasında yeni örnekler sundu. Başsavcının mahkemeye sunduğu açıklamalardan bazıları şöyle:

Danıştay davası

Başbakan Erdoğan’ın Danıştay olayından sonraki sözlerine yer veren Başsavcı, sanık Alparslan Aslan’ın, “Genelkurmay, şeriatın önüne geçmeye çalışmasın” sözlerini delil olarak anlattı. okumaya devam edin…

Tesadüf işte..

Recep Tayyip Erdoğan’ın damadının çalıştığı şirket tarafından satın alınan Sabah gazetesi, yazıyor

7 Temmuz kaos planı.
Buhran ortamı yaratılacaktı.
Kalkışma başlatılacaktı.
İzinsiz mitingler yapılacaktı.
Polisle çatışmaya girişilecekti.
Halka ateş açılacaktı.
30 tetikçi suikastlar yapacaktı.
Tetikçi, albayla bağlantılı…
Bombacı, generalin ekibinde…
Sinan Aygün aktif rol aldı.
Yüksek Askeri Şûra ertelenecekti.
Darbe için düğmeye basılacaktı.

Recep Tayyip Erdoğan’ın damadının çalıştığı şirket tarafından satın alınan Sabah Gazetesi’nin bunları yazdığı gün, kadere bakın ki, Sabah logosunun üzerinde dokuz sütuna şu reklam var:

“Recep’in tavuğu diyo ki…”

E inanmak lazım.
Folluktan bildiriyor çünkü.