İşadamı Rahmi Koç’un, işyerlerinde bıyıklı ve sakallı olanları çalıştırmayacağına ilişkin sözlerine Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın verdiği “bu ayrımcılık” yanıtı yeni bir polemik başlattı. Ancak Yargıtay’ın Başbakan Erdoğan’a yanıt gibi bir karar verdiği ve “Bıyık ve sakal istememek ayrımcılığa girmez. Bıyık ve sakal istememek işverenin yönetim hakkı içine girer” dediği belirlendi.

Yargıtay 9. Hukuk Dairesi üyeleri, işverenin işyerinde bıyıklı ve sakallı olanları çalıştırmama hakkı olduğunu ve bunun ‘ayrımcılık’ olarak değerlendirilmemesi gerektiğini belirterek, “İşle uyuşmadığı zaman bıyık ve sakalı haklı fesih nedeni yapıyoruz. Bıyık ve sakal istememek ayrımcılığa girmez. Bıyık ve sakal istememek işverenin yönetim hakkı içine girer” dedi.

Yargıtay üyeleri, yapılan iş ile kılık kıyafeti önemsediklerini ve işçinin yaptığı işe uyumlu olması gerektiğine de dikkat çekerek, “Örneğin bir aşçının sakal ve bıyık bırakması veya bir cerrahın uzun saçlı olması kabul edilemez. İşveren, bıyık ve sakalını kesmeyen aşçıyı, saçını kesmeyen cerrahı çalıştırmak istemeyebilir. Biz bu konuda ‘ayrımıcılık’ yapıldı demiyoruz. Çünkü, işin gereği aşçının sakalsız, cerrahın da kısa saçlı olması gerekir.

İŞTE YARGITAY’IN ‘BIYIK’ KARARI

Yargıtay 9. Hukuk Dairesi, işyerinde çalışan bir davacının bıyık bırakması üzerine işverence iki kez ihtar edildiğini buna rağmen bıyığını kesmediği için iş akdinin fesh edildiği bir davada emsal bir karara imza attı.

Mahkeme, işçinin açtığı davayı reddetti. Yargıtay, yerel mahkemenin kararını bozarak şu görüşleri dile getirdi:

Davalı işyerinde çalışan davacının bıyık bırakması üzerine, önce işverence iki kez bıyıklarını kesmesi için ihtarda bulunulduğu, kesmemesi üzerine akdin 1475 sayılı iş yasasının 17/-g maddesi gereğince feshedildiği anlaşılmaktadır. Mahkemece davacının işverenin uyarısına rağmen bıyıklarını kesmemesi nedeni ile hizmet aktinin feshedilmesi haklı fesih olarak kabul edilip ihbar ve kıdem tazminatı isteği reddedilmiştir.

Davacının işe girdiği sırada yürürlükte bulunmayan işyeri yönetmeliğinin 26/9 maddesinin kılık kıyafet, traş, bıyık ve sakalla ilgili olarak işverence alınmış ve işin gereği olarak verilen sözlü ve yazılı emir ve talimatlara uymamak ihtar cezasının verilmesini gerektiren bir durumdur. Davacının bıyık bırakması aynı yönetmeliğin 27. maddesinde düzenlenen işten çıkarmayı gerektiren durumlar arasında sayılmadığı gibi 1475 sayılı yasanın 17/2-g maddesine giren hallerden de değildir.

İŞVERENİN BIYIKLI İŞÇİ İSTEMEMESİ MAKUL BİR NEDEN

Aynı kararda, işverenin bıyıklı işçi çalıştırmak istememesinin makul bir neden olduğuna da dikkat çekilerek şu görüşler dile getirildi:

İşveren, bıyık bırakan davacının işyerinde çalışmasını istemiyorsa bu hal makul bir neden olarak kabul edilip, hizmet aktini 1475 sayılı yasanın 13. maddesi gereğince feshederek davacıya ihbar ve kıdem tazminatları alacağını ödemesi gerekir. Tanık anlatımlarından işyerinde davacı ile aynı işi yapan bir işçinin işe girerken bıyıklarını kesmeyeceği şartını ileri sürdüğü ve işverence bu koşul kabul edilerek bu işçi bıyıklı olarak aynı işte çalıştırıldığından işverenin işçilere eşit davranma ilkesine de uymadığı saptanmıştır. Bu nedenlerle davacının ihbar ve kıdem tazminatları isteklerinin kabulü gerekirken reddedilmesi hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.