ÖĞRETİM ÜYELERİ “PERFORMANS SİSTEMİNE” HAYIR DEDİ!
 
Tıp Fakülteleri Öğretim Üyeleri Girişimi, 2547 sayılı yasada yapılan değişiklikler sonrasında 31 Ocak 2011’de yürürlüğe girecek olan “performans değerlendirmesi” sistemine geçilmesini öngören yeni düzenlemeye ilişkin endişelerini belirtmek üzere İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yunus Söylet’e bir ziyaret gerçekleştirdiler.
 
Kamuoyunda “tam gün yasası ve performans değerlendirme sistemi” olarak bilinen yeni düzenlemenin, tıp fakültelerine bağlı hastanelerin öncelikli amacı olan eğitim ve araştırma misyonunu ortadan kaldıracağını ifade eden öğretim üyeleri konuyla ilgili endişelerini içeren ve 655 öğretim üyesi tarafından imzalanan bildiriyi sunmak üzere İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü önünde toplandı.
Üniversite girişinde basına yapılan bilgilendirmenin ardından taleplerini ve imzaları iletmek üzere rektörlük binasına doğru harekete geçen yaklaşık 350 öğretim üyesi, Rektör Prof. Dr. Yunus Söylet’le toplantı salonunda bir araya geldi. Girişim Sözcüsü Prof. Dr. Raşit Tükel öğretim üyelerinin orada bulunma amacını belirten bir konuşmayla birlikte hazırlanan metni okumasının ardından bildirileri rektöre teslim etti. Girişim Sözcüsü Tükel, performans sistemiyle üniversitelerin asli görevi olan eğitim ve araştırmanın bugünden itibaren yürütülemeyeceğini ve öğretim üyelerinin hizmet ağırlıklı çalıştırılacağını vurguladı.
 
İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yunus Söylet öğretim üyelerine hitaben yaptığı konuşmada bildiride yer alan görüşlere katıldığını, hassasiyetlerin ortak olduğunu, performans sisteminin mükemmel olmadığını kendisinin de kabul ettiğini fakat öğretim üyelerinin buna karşı çıkmakta ve eylem yapmakta geciktiğini ifade etti. Öğretim üyelerinin haklı olduğunu, kendisinin de konuyla ilgili devletin üst düzey temsilcileriyle görüşmeler yaptığını belirten Söylet konuşmasının devamında Sağlık Bakanlığı tarafından Avrupa Birliği desteğiyle yaptırılmış olan bir araştırmanın sonuçlarına da değindi. Araştırmaya göre, toplum içinde hekim imajının olumsuz olduğu ve bunun hekimlerin taleplerinin toplumda karşılık bulmasını engelleyen unsurlardan biri olduğunu belirtti.
 
“Sağlık piyasaya teslim ediliyor”
 
Rektör Söylet’in konuşmasının ardından söz alan girişim üyelerinden İstanbul Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. Taner Gören, sağlık alanındaki olumsuz gelişmelerin tarihinin 24 Ocak kararları ve 12 Eylül sürecine kadar uzandığını ifade etti. Gören,  bugün gelinen noktada ise 2002 yılında başlayan Sağlıkta Dönüşüm Programı ile birlikte, üniversite hastanelerinin ve verilen tıp eğitiminin çökertilmeye çalışıldığını söyledi. Sağlık hizmetlerinin dünyanın en karlı 3. sektörü olduğunu, sağlık hizmetinin sunumunun da ücretli hale getirilerek piyasa koşullarına teslim edildiğini, hastaların müşteri olarak görüldüğünü, gelinen durumdaysa artık tıp eğitiminin de para karşılığı satılacak bir meta haline getirilmeye çalışıldığını belirtti.
 
“Kötü imajın sorumlusu hekimler değil hükümetin söylemidir”
 
Girişimin bir diğer üyesi İstanbul Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Süleyman Özyalçın hekimlik imajıyla ilgili araştırmanın çarpık olduğu değerlendirmesinde bulunarak şunları kaydetti;
 
“Bir yıl önce Avrupa Birliği fonuyla desteklenen ve Sağlık Bakanlığı tarafından yapılan bir çalışmada hekimlerin %75’i rüşvetçi olarak gösterildi. Sağlık Bakanlığı da bu araştırmadan yola çıkarak ‘halkın cebinden doktorun elini çekeceğiz’ açıklamalarında bulundu. Hekimlerin toplum nezdinde oluşan kötü imajının temel sebebi bunlardır. Yapılan çalışma bilimsel değildir. Hekimlik ve öğretim üyeliği imajı sistematik olarak yıpratılmaya çalışılıyor.”
 
“Paralı doktor yakıştırması hekimi toplumun gözünden düşürdü”
 
TTB Merkez Konseyi Üyesi, Osman Öztürk söz alarak, hekimlerin imajının bozulmasında bazı hekimlerin de sorumluluklarının olabileceğini, en büyük sorunun da yine kendisi de hekimlik mesleğinin bir üyesi olan Sağlık Bakanı Prof. Dr. Recep Akdağ olduğunu söyledi. Bakanın haklarını arayan hekimler için “paralı doktorlar gürültü yapıyor” diye demeçler verdiğini, imaj değişiminin temel sorumlusunun Bakan ve benzer demeçler veren hükümet yetkilileri olduğunu söyledi. Eylem süreci için geç kalınmış olduğu tespitini de eleştiren Öztürk, TTB ve tabip odalarının başından beri performans sistemine karşı çıktıklarını ve bunu her platforma dile getirdiklerini hatırlattı.
Rektörle yapılan görüşmenin ardından tekrar İstanbul Üniversitesi girişinde toplanan öğretim üyeleri burada bekleyen basın mensupları için kısa bir bilgilendirmede bulunarak konuyla ilgili eylemlilik sürecinin yeni başladığını ve performans değerlendirme sistemine karşı mücadelenin artarak devam edeceğini belirttiler.