Bu yazıyı okuyup bitirdikten sonra, büyük bir ihtimalle, yazı birçoğunuzun ilgisini çekecek; fakat bir müddet bu konuda özen gösterip, sonra unutacaksınız… Ama hayat kalitesinin ve süresinin artması, aynı zamanda daha sağlıklı bir yaşam için, bazı bilgileri hatırdan çıkarmamak, hatta “sık kullanılanlar” listesine eklemek gerekir…


“Elektromanyetik Alan” konusunda doktora yapmış olan, çok sevdiğim dostum Doç. Dr. Ayşegül YILMAZ’ dan , seneler önce değerli bilgiler öğrenmiş ve çok etkilenmiştim. Birçok konuda beni yarı yolda bırakan hafızam, bana bu konuda yardımcı oldu ve bu defa unutmadım öğrendiklerimi, sizlerle de paylaşabiliyorum bugün…
Seziyordum aslında bu elektronik aletlerin tehlikesini, ama emin değildim… Birçok işimizi elektronik bir alet yardımıyla gördüğümüz günümüzde, nimet gibi geliyordu bana her alet ve gereğinden fazla kullanıyordum teknolojiyi. Fakat sonradan öğrendim ki evlerimizin hatta ceplerimizin içinde taşıyormuşuz tehlikeyi. “Cep telefonlarının zararı ispatlanmadı diyenler, özellikle çocuk ve gençlerdeki lösemi artışını araştırsınlar” demişti Ayşegül hanım… Ayrıca Sağlık Bakanlığı Kanserle Savaş Dairesi Başkanlığı tarafından yapılan açıklamaya göre, aşırı radyasyona maruz kalanlarda tiroid kanseri riski de artıyor. Televizyon, bilgisayar, cep telefonu, çamaşır, bulaşık, saç kurutma makinesi, klima, vs… gibi hayatımızı kolaylaştıran bu aletlerin, aynı zamanda vücudumuza, özellikle de kanımıza en büyük zararı veren sinsi düşmanlar olduğunu bilseydik vazgeçebilir miydik acaba onlardan? Hayır. Vazgeçemeyiz! Ama en azından bilinçli kullanarak riski en aza indirebiliriz. Neler yapabiliriz? :
1. En çok manyetik alanı saç kurutma makinesi ve ütü yayar.( bunlar çalışırken elektrik saatine bakın ),  bu aletleri kullanırken acele edin, işinizi çabuk bitirin. Aynı zamanda saç kurutma makinesinin yaydığı manyetik alan sinüzit ve migrene de neden olabiliyor ( özellikle süslü kızlar, makineyle fazla oynamayın !..)
2.  Yatak odalarında bilgisayar olmamalı. Süleyman Sönmez’in     bu konuda yazdıkları çok ilginç: “Yatak odalarında televizyon, bilgisayar ya da cep telefonu bulunması tahmin edemeyeceğiniz kadar zararlıdır. Havayı iyonize eden elektromanyetik alan yüzünden çoğu zaman bir koku ile algıladığımız ancak gözle göremediğimiz elektrik yüklü parçalar havada asılı kalırlar. Saatlerce havalandırsanı z bile tam olarak ortamdan süpürülmezler. Komik gelebilir ama bu iyonize parçacıklarının katı bir süpürge gibi bir örtü kullanılarak odadan çıkarılmaları ya da vantilatör vb. güçlü bir rüzgârla uzaklaştırılmaları gerekir. Aksi halde her nefes aldığınızda ciğerlerinize bu parçaları çekiyorsunuz demektir.
Bilgisayarı oluşturan temel bileşenlere baktığımızda ekran ve kasa içindeki parçaları incelememiz gerekir. Ekran (monitör) bu parçaların en etkin olanlarından biridir. Vücuda verdiği zararların ilki, bedeni statik elektrik yükü ile yüklemesidir. Bu, topraklanmazsa vücutta biriken elektrik; yorgunluk, uykusuzluk, sinirlilik hali ve saçlarda dökülmeye yol açar. İkinci zarar ise radyasyondur. Ekranda görüntü elde etmek için kullanılan metotların hiçbiri henüz sağlıklı değildir. Bu elektromanyetik radyasyona “elektron tabancası” dediğimiz ve “katot tüpü”nün arkasında monitörün içinde bulunan parça, tam anlamıyla bir  “X ışını” yani  “röntgen cihazı” gibi çalışarak destek olur. Bildiğiniz gibi röntgen hiç de sevilen bir şey değildir. Yurtdışında hamile bayanlar özel koruyucu giysiler olmadan ekran karşısında çalışamazlar. Ayrıca ekranların bir diğer zararı, kullandıkları renk skalası yüzünden özellikle oyunlarda beyni yormalarıdır. Yıllar önce Pokemon çizgi filminde kullanılan bir sahnede titreşen, yanıp sönen ekranlar yüzlerce çocuğun hastaneye geçici sara teşhisiyle kaldırılmasıyla sonuçlandı. Birçok ülkede bu nedenle bu dizi yasaklandı. Normal bir ekran saniyede 70Hz dediğimiz bir hızda titreşir ve görüntüsünü tazeler. Oysa sağlık için alt sınır 100Hz dir. Bu, televizyonlar için de böyledir. Daha düşük hızlarda, bozulmaya yüz tutan floresan lambalar gibi, gözleri ciddi anlamda yorarlar.
Ekran dışında, kullanılan  işlemci ; içinde sürekli elektrik akımı gezen ve manyetik alanı son derece güçlü olan bir parçadır. Keza hard disklerin de en yavaşı bile dakikada 5400-7200 kez döner. Dile kolay, bu saniyede yüz dönüş demektir. Oluşturduğu manyetik alanı siz düşünün… Bilgisayar hakkında çok konuştuk ama maalesef bitmedi.
        Elinizin hemen altındaki klavye ve mouse ise her hareketinizde elektrik sinyalleri gönderir.  Aynı şekilde uzun süreli klavye ve mouse kullanımı maalesef bilekleri ve eli deforme etmektedir. “RSI (Repetitive Strain Injury)” denen sürekli aynı bedensel hareketlerin tekrarıyla oluşan eklem rahatsızlıkları ve “Carpal Tunnel Sendorumu  ( tekrar eden hareket sendromu )” ciddi sonuçları olan ve ameliyat gerektirebilen hasarlar verirler. Lazer baskı yapan yazıcılar, çalışmaları sırasında ozon gazı üretirler.
Uzmanlar kanser ve bağışıklık sistemi hastalıklarının, manyetik alanın zayıflattığı bünyelerde oluştuğunu söylüyorlar. Mesela çoğumuzun kullandığı Bluetooth kablosuz bağlantısı için HP firmasının resmi kitapçığı “lütfen sağlığınız için bir metreden kısa mesafede Bluetooth kullanmayın” diyor.  Oysa bir dizüstü  bilgisayarda siz 30 cm. den kullanıyorsunuz cihazı. Öyleyse neden manyetik alan bu kadar zararlı? Çünkü bedenin emir komuta ve iletişimde kullandığı temel dili elektro-kimyasaldı r. Güçlü manyetik alanların bu hassas iletişimi zedelediği biliniyor.
        Bütün bunlara rağmen gibi teknolojinin terk edilmesi mümkün değil. Bunun yerine gereken kurallara ve önerilere uyulması gerekir. Mesela eğer bütçeniz yetiyorsa LCD dediğimiz ince ekranlardan alın. Bunun radyasyon seviyesi daha düşüktür. Bilgisayar kasanızı bedeninizden uzak tutun. Kabloları mümkün olduğunca uzun tutarak çevrenizdeki boş alanı uzatın, dizüstü bilgisayarları asla ve asla kucağınızda, dizinizin üstünde kullanmayın. Bilgisayar masanızı metal aksamdan değil ahşap ve elektrik yükü tutmayacak şekilde oluşturun. Bilgisayarınızı n bağlı olduğu prizi mutlaka topraklı yaptırın. Günde bir kaç saatten fazla keyif, oyun ve web gibi zorunlu olmayan aktiviteler için bilgisayar karşısında zaman harcamayın. Son olarak bilinen tüm elektronik cihazlarda elektromanyetik alanı yakalama becerileri yüzünden özellikle ametist kristalleri kullanmanızı ve bilgisayarınızı n yakınına koymanızı önereceğim. Bu ametist kristalleri belli aralıklarla deniz suyuyla topraklandıkları nda elektrik yükleri sıfırlanarak gereken koruma alanını sağlamaya devam ederler.”
  3. Eğer acil servis doktoru falan değilseniz, cep telefonu uyuyacağınız odada asla açık olarak kalmamalı. Özellikle “yavuklularından” mesaj ya da çağrı bekleyen zamane veletleri, teknoloji özürlü  anne ve babalarını, “sabah kalkmak için alarmı kurdum” gibi modası geçmiş bahanelerle kandırmaya çalışabilirler.  Bu ebeveynleri uyarmayı yine bir ebeveyn olarak vazife kabul ediyorum ve vazifemi yapıyorum; telefon kapalı iken alarmının çalmaması için, o telefonun bir “takoz” olması gerekir sevgili veliler, günümüz telefonları kapalı iken de alarmları çalar, kanmayın, telefonları yatarken kapattırın!
Bazı hatlar çok ucuz ( hatta bedava ) konuşturuyor diye cep telefonları ile uzun konuşmamalı ( beni tanıyanlar “söyleyene bak” demesinler lütfen… ).  Yapılan araştırmalara göre 20 dakika boyunca cep telefonu ile kesintisiz konuşanların, bir sağlık kuruluşunda beyin kontrolünden geçmesi gerekiyor. Nitekim telefon ile konuşurken sınırı aştığımda hep başım ağrır… Bütün bunların yanında, telefon şarj olurken konuşurken telefonun patlama gibi bir tehlikesi oluğunu da unutmayalım…
Telsiz telefonlarda da benzer tehlikeler mevcut, ev telefonunuz telsizse değiştirin, kablolu alın. ( Bu fikir beylerin daha çok hoşuna gidecek sanırım, çünkü telefonla konuşurken gezemeyeceğimizden telefon faturası belirgin bir biçimde düşer! Doğruluğu tarafımdan denenerek ispatlanmıştır…)
4. Kablosuz internet erişiminin kansere neden olduğu, ilk olarak da çocukları ve gençleri etkilediği ispatlandı. İnternet bağlantınız da kablolu olsun ve çocuklarınız internette az önce belirttiğimiz gibi sınırlı kalsınlar, onların internet bağımlısı olmalarını engelleyin. İnternet bağımlılığının tedavi gerektirecek kadar önemli bir hastalık olduğunu, bunun için birçok ülkede ve de İstanbul’da internet bağımlıları için rehabilitasyon merkezleri açıldığını unutmayın…Ayrıca müziği kulaklıkla dinlemeyin.Dinleyec ekseniz de kısık sesle dinleyin.
5. Çamaşır ve bulaşık makineleri çalışırken yanında durmayın     ( mesela bulaşık makinesini çalıştırıp yanındaki masada keyif çayı içmeyin veya masa keyfi yapmayın ), çünkü çok manyetik alan yayarlar. Özellikle çamaşır makinesinin, çamaşırları döndürme aşamasında hemen uzaklaşın…
6. Son olarak;
kullanmadığınız aletleri fişten çekin. ABD’de yapılan araştırmaya göre, “stand by” da yani bekleme modunda kalan aletler, ABD’ ye yılda 4 milyar dolara mal oluyor ve California eyaletinde geçen yıl çıkarılan yasaya göre artık bilgisayar, DVD player, Play Station gibi elektronik cihazların kitapçıklarında, bekleme modunda tükettikleri elektiriğin de belirtilmesi gerekiyor. Ve ABD’de bekleme modunda tüketilen elektiriğe “ vampir elektirik” deniliyor. Bu da gösteriyor ki elektronik aletler fişten çekilmediği, en azından güç düğmesinden kapanmadığı sürece bizim için tehlike yaymaya devam ediyor.
Tüm bu aletlerin neden oldu
ğu masraf ve küresel ısınma yetmiyormuş gibi, bizi de tüketiyorlar yavaş yavaş. Gördüğünüz gibi hayat kolaylaşırken kısalıyor sanki. Kolay ve hızlı; fakat kısa. Bu manyetik kirlilik içinde, eğer dikkatli olmazsak, bizim küçükken birlikte yaşadığımız nine ve dedelerimiz, gelecekte birer masal olacaklar sanırım, insanların genç yaşlarda hayata veda etmelerine bakılırsa yeni nesil nine ve dedelerini tanıyamayacak çünkü.