Bir Psikiyatristin Günlüğü

Psych-Istanbul, Cinema-Philia, Tiyatroseverler ve Hayata Dair Ayrıntılar…

"Fuat BEŞKARDEŞ" tarafından yazılmış yazıları görüntülüyorsunuz

This is a neat story.

The first day of school our professor introduced himself and challenged us to get to know someone we didn’t already know. I stood up to look around when a gentle hand touched my shoulder.

I turned around to find a wrinkled, little old lady beaming up at me with a smile that lit up her entire being.

She said, ‘Hi handsome. My name is Rose. I’m eighty-seven years old. Can I give you a hug?’

I laughed and enthusiastically responded, ‘Of course you may!’ and she gave me a giant squeeze.

‘Why are you in college at such a young, innocent age?’ I asked.

She jokingly replied, ‘I’m here to meet a rich husband, get married, and have a couple of kids….’

‘No seriously,’ I asked. I was curious what may have motivated her to be taking on this challenge at her age.

‘I always dreamed of having a college education and now I’m getting one!’ she told me.

After class we walked to the student union building and shared a chocolate milkshake.

We became instant friends. Every day for the next three months we would leave class together and talk nonstop. I was always mesmerized listening to this ‘time machine’ as she shared her wisdom and experience with me.

Over the course of the year, Rose became a campus icon and she easily made friends wherever she went. She loved to dress up and she reveled in the attention bestowed upon her from the other students. She was living it up.

At the end of the semester we invited Rose to speak at our football banquet. I’ll never forget what she taught us. She was introduced and stepped up to the podium. As she began to deliver her prepared speech, she dropped her three by five cards on the floor.

Frustrated and a little embarrassed she leaned into the microphone and simply said, ‘I’m sorry I’m so jittery. I gave up beer for Lent and this whiskey is killing me! I’ll never get my speech back in order so let me just tell you what I know.’

As we laughed she cleared her throat and began, ‘ We do not stop playing because we are old; we grow old because we stop playing.

There are only four secrets to staying young, being happy, and achieving success. You have to laugh and find humor every day. You’ve got to have a dream. When you lose your dreams, you die.

We have so many people walking around who are dead and don’t even know it!

There is a huge difference between growing older and growing up.

If you are nineteen years old and lie in bed for one full year and don’t do one productive thing, you will turn twenty years old. If I am eighty-seven years old and stay in bed for a year and never do anything I will turn eighty-eight.

Anybody can grow older. That doesn’t take any talent or ability. The idea is to grow up by always finding opportunity in change. Have no regrets.

The elderly usually don’t have regrets for what we did, but rather for things we did not do. The only people who fear death are those with regrets.’

She concluded her speech by courageously singing ‘The Rose.’

She challenged each of us to study the lyrics and live them out in our daily lives. At the year’s end Rose finished the college degree she had begun all those years ago.

One week after graduation Rose died peacefully in her sleep.

Over two thousand college students attended her funeral in tribute to the wonderful woman who taught by example that it’s never too late to be all you can possibly be.

When you finish reading this, please send this peaceful word of advice to your friends and family, they’ll really enjoy it!

These words have been passed along in loving memory of ROSE.

Remember, growing older is mandatory. Growing up is optional. We make a Living by what we get. We make a Life by what we give.

Prof. Özata; brokoli, zeytin, ceviz, kuru fasulye, balkabağını süper gıdalar arasında göstererek genç kalmanın yollarını anlatıyor

Prof. Özata’nın zayıflama, sağlıklı yaşam, gıdalar, antioksidanlar hakkında toplumu aydınlatmak amacıyla kaleme aldığı ve geçen günlerde yayımlanan “Vitamin, Mineral ve Bitkisel Ürün Rehberi” adlı kitabı, 100’den fazla renkli fotoğraf ve tabloyla desteklenmiş olarak raflardaki yerini aldı. okumaya devam edin…

TÜBİTAK’ın desteklediği araştırma, internetin her yaş grubunda genellikle oyun ve sohbet amaçlı kullanıldığını ortaya koydu..

Bağımlılık tehlikesi Türkiye’nin kapısına dayandı

Yapılan araştırmalar dünyada da giderek artan bilgisayar bağımlılığı tehlikesinin Türkiye’nin de kapısına dayandığını ortaya koydu. Başkent Üniversitesi İletişim Fakültesi öğretim elemanları Doç. Dr. Mutlu Binark ve Günseli Bayraktutan Sütçü tarafından bu yıl hazırlanan ve TÜBİTAK tarafından da desteklenen Ankara Mikroölçeğinde İnternet Kafeler Kullanım Biçimleri başlıklı araştırma Ankara’daki 38 internet kafede, 10 yaşından başlayarak 24 yaş ve üstüne kadar toplam 206 kişi üzerinde yapıldı. okumaya devam edin…

Obezite, erkek cinselliğini öldürüyor

Uzmanlar, obezitenin erkek cinselliğini öldürürken kadınların cinsel isteğini arttırdığını ancak yumurtalık kisti, kısırlık, prematüre doğum, düşük gibi hastalıklara yol açtığını söyledi. İstanbul Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesi İç Hastalıklar Klinik Şefi Doç. Dr. Mustafa Küçük, obezitenin östrojen ve testosteron salınımını düzensizleştirerek kadın vücudu ile erkek vücudu arasındaki farkları ortadan kaldırdığını söyledi.

Uzmanlar, obezitenin kalp krizi, damar tıkanıklığı, koroner kalp hastalığı, depresyon, alzheimer, osteoporoz, omatizmal hastalıklar, astım, ülser, tansiyon gibi yalnızca fiziksel sorunlara yol açmakla kalmadığını, kişinin cinsel yaşamını da olumsuz yönde etkilediğini kaydetti.

Marmara Üniversitesi’nden Prof. Dr. Leon Saporta, vücuttaki yağ dokusunun arttıkça erkekteki testosteron salınımının azaldığını, karaciğer yağlanmasının ise erkekteki testosteron hormonunun östrojene dönüşmesine yol açtığını kaydetti.

Saporta, erkek cinselliği için gerekli olan testosteronun azalmasının, cinsel yaşam fonksiyonlarını gerilettiğini belirtti. Kadınlarda ise obezitenin östrojen salınımını artırdığına, böylelikle cinsel isteği yükseltme etkisi olduğuna dikkat çeken Jinekolog Op. Dr. Füsun Tosun Çataklı şöyle konuştu:

Obez kadınlar daha fazla östrojen salgıladığı için onlarda cinsellik isteğinin daha fazla olduğunu söylemeyebiliriz. Ancak obez kadınlarda yumurtalık kisti, kadın kısırlığı, prematüre doğum, düşük gibi sonuçlar daha sık görülüyor. okumaya devam edin…

Bolu - DüzceTabip Odası

Piyasacı anlayış, hekimleri “maliyet unsuru” olarak algılıyor

Tabip odalarını tanıttığımız sayfamızın bu haftaki konuğu Bolu-Düzce Tabip Odası Başkanı Uzm. Dr. Hatice Sedef Akdoğan

Odanız ne zaman kuruldu?

Bolu-Düzce Tabip Odası 1982 yılında kuruldu.

İlinizde kaç hekim var ve bunların kaçı size üye?

Bolu’da 406 hekim var ve bunların 229’u üyemiz. Düzce’de ise 349 hekimin 255’i odamıza üye. Toplam 484 üyemiz bulunuyor.

Merkez Konsey seçimlerinde kaç delege ile temsil ediliyorsunuz?

5 delege, 1 başkan olmak üzere toplam 6 delege ile temsil ediliyoruz. okumaya devam edin…

Psikiyatri

Kalıtımsal kökenli ya da sonradan gelişen beyin yapı ve biyokimyasındaki değişiklikler sonucu oluşan akıl hastalıkları ile aile düzeni, eğitim süreci, meslek ya da evlilik gibi çevresel etkenlerin etkisi ile gelişen psikolojik rahatsızlıkların tanısı ve tedavisi ile uğraşır.

Psikiyatrik rahatsızlık dendiğinde kişinin işlevselliğinin bozulması ve kişide belirgin bir sıkıntı ve beraberinde ruhi ve vücutsal belirtiler oluşturarak önemli derecede gerilime yol açar. Psikiyatri bu gibi durumlarda bireyin bu sorunlarla uygun bir biçimde baş edebilmesi, olgun ve başarılı bir çözümler üretebilmesini, kendisi ve çevresiyle barışık mutlu bir hayat sürdürmesini amaçlar. Psikiyatrinin inceleme alanları içerisinde cinsel bozukluklar, demans, depresyon, dissosiyatif bozukluklar, fobiler, intihar, karmaşık duygular, kendine zarar verme, travma sonrası bozukluklar, kişilik bozuklukları, mani, obsesif kompulsif, panikatak, psikomatik, şizofreni, paranoya, stres ve buna bağlı gelişen hastalıklar gibi kişinin ruhsal anlamda kendini farklı ve kötü hissetmesine neden olan bütün rahatsızlıkları inceler ve bunların tedavi yöntemleri hakkında araştırmalar yapar.

En iyi beş doktor

Psikiyatri alanında anket çalışmamıza toplam 22 doktor katıldı. Onların oylarıyla belirlenen en iyi beş doktor şunlar:

  1. Prof. Dr. Özcan Köknel,
  2. Doç. Dr. Oğuz Karamustafalıoğlu,
  3. Prof. Dr. Erdal Işık,
  4. Prof. Dr. Aysel Ekşi,
  5. Prof. Dr. Engin Eker…

En iyi beş hastane

Bu alanda doktorların seçtiği en iyi beş hastane ise şöyle:

  1. Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi Tel: (0212) 543 65 65,
  2. Hacettepe Tıp Fakültesi Tel: (0312) 305 15 20,
  3. Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Tel: (0312) 363 33 30,
  4. İÜ Tıp Fakültesi Tel: (0212) 534 00 00,
  5. Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Tel: (0232) 388 19 20.

Nöroloji

Sinir sistemi hastalıkları ile uğraşan tıp dalı. Başağrısı, baş dönmesi, merkezi sinir sistemi damar hastalıkları, hareket bozuklukları, parkinson gibi sinir sistemi hastalıkları, felçler, bunama, epilepsi, uyku
bozuklukları bu dalın inceleme alanına girer. Bu dalın yan dalı ise çocuk nörolojisi.

En iyi beş doktor

Nöroloji alanındaki anket çalışmamıza katılan toplam 15 doktorun oyuyla seçilen en iyi beş doktor şöyle sıralanıyor:

  1. Prof. Dr. Cumhur Ertekin,
  2. Prof. Dr. Aksel Siva,
  3. Prof. Dr. Turgay Dalkara,
  4. Prof. Dr. Yakup Sarıca,
  5. Prof. Dr. Kaynak Selekler…

En iyi beş hastane

Anket çalışmamıza katılan doktorların seçtiği en iyi beş hastane ise şöyle:

  1. Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Tel: (0232) 388 19 20,
  2. İÜ Tıp Fakültesi Tel: (0212) 534 00 00,
  3. Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Tel: (0312) 305 15 20,
  4. İÜ Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Tel: (0212) 588 48 00,
  5. Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Tel: (0242) 227 43 43.

Türkiye’nin alanlarında en başarılı sayılan doktorlarını, yine aynı uzmanlığa sahip doktorlar seçti. Ankete 20 ilden 467 hekim katıldı. Toplam 32 branşın en iyi isimlerini oylayan uzmanlar, hizmetleriyle öne çıkmış beş hastaneyi de belirledi Türkiye genelinde 20 ilde, tıpta 32 uzmanlık alanında 467 doktorla bir anket çalışması yürüttük. Türkiye’deki 26 tıp fakültesi ve çevresinde yaptığımız çalışma ile her branşta en iyi doktorlar ve hastaneleri belirlemeye çalıştık. Anket çalışmasıyla, bire bir görüştüğümüz her doktora kendi alanlarının ‘en iyi’lerini sorduk. Yüzyüze görüşülen her doktora, ‘Sizce kendi alanınızda Türkiye’nin en iyi beş doktoru kimdir’ ve ‘Sizce kendi alanınızda Türkiye’nin en iyi beş hastanesi ya da sağlık merkezi neresidir’ dedik. Radikal gazetesi olarak bu çalışmayı yürütürken, bilim kuruluşu veya tıp alanında yetkin bir kurum olmadığımızı göz önünde bulundurarak, kendi alanlarında bilimselliğine güvendiğimiz bilim adamlarına ya da çalışmalarıyla kendini kanıtlamış doktorların görüşüne başvurduk. Bazı doktorlar, yapılan bu çalışmaya bilimsel açıdan karşı çıktı. Ancak sorularımız genel olarak bu tür bir çalışma için olumlu karşılandı. Anket çalışması sonucunda, tıpta 32 uzmanlık alanında en çok oyu alan beş doktor ve hastaneyi belirledik. Bunu yaparken de, doktorların her alanda kimin bilimsel çalışmalarında iyi olduğunu belirleyebileceğ ine güvendik. Ayrıca, ankete katılan doktorların adları Radikal’de saklı olmak kaydıyla bu çalışmayı yürüttük ve sonuçlandırdık. Dizi boyunca her gün sizlere dört ayrı branşın tanıtımını yapacağız. Yani, her uzmanlık alanının bedenimizin hangi bölgesiyle ilgilendiğini, hangi hastalıkları tedavi ettiğini, alt branşlarını anlatağız. Bunun yanında, her alanında kaç doktorun anket çalışmasına katıldığını ve çıkan sonuçlara göre sıralamaya giren beş doktorun ve hastanenin ya da sağlık merkezinin adlarını sayfamızda okuma olanağını bulacaksınız. Anketimizi Türkiye genelinde yürüten Doğan Haber Ajansı muhabirlerine de ayrıca teşekkür ediyoruz. Sağlıklı günler dileğiyle… okumaya devam edin…

Suyun beden sağlığı için önemli olduğunu belirten uzmanlar, günde en az 2 litre su içilmesi gerektiğini söylüyorlar. Memorial Hastanesi Dermatoloji Bölümü’nden Uzman Dr. Ayfer Aydın, pek çok insanın suyu ihmal ettiğini, bunun da enerji seviyesini ve vücudun yaşamını sürdürme yeteneğini azalttığını belirterek Bitki çayları veya sebze suları da bu miktara dahil olabilir; ancak alkol, siyah çay, kahve ve meşrubatlar, asitli içecekler sıvı olmalarına karşın asla su içmek gibi algılanmamalıdır dedi. Ayfer Aydın, “Su, vücut ısısını düzenler, beyin, omurilik gibi hayati organlar için bir dengeleyici olarak çalışır, eklemlerimizin daha etkin hareket edebilmesi için adeta yağ görevi görür diye konuştu.

Günde 8-10 kez idrara çıkmanın ideal miktarda su içildiğinin göstergesi olduğunu dile getiren Aydın, susuzluğun konsantrasyon bozukluğu, depresif ruh hali, baş ağrıları ve diğer organ ağrılarına neden olabileceğini söyledi.

On yıl kadar önceydi, kızım beni bir doktora götürdü, yaşlanıyorum ya.. Muayenehaneye girdiğimizde ilk şikâyeti şu oldu: “Doktor bey, annem her gün çikolata yer… Ne olur bir şeyler söyleyin..” Adamcağız “Aman, hemen keselim” dedi. Doktorun yasağına, yemin ederim, birkaç yıl uydum. Sonra bir yerde okudum, sağlığa zararlı değil ve o gece perhizi bozdum.

Çikolatanın öyküsü MÖ 1500 yıllarında Yücetan Yarımadası’nda yaşayan Olmekler ile başlıyor. İlk onların kitaplarında ‘Kakao’ ismine rastlanıyor. Sonraları MÖ 400’den itibaren Mayalara geçiş dönemi var bu bölgede, kakao ismi artık kalmıyor, kaynar su üzerinde pişirilen meşrubata ‘Çikolata’ diyorlar ve gökten inmiş bir hediye olduğuna inanıyorlar.

Âdettir, yeni bir yere taşınana veya mülk sahibi olana ev hediyesi götürülür. Ben bu geleneği çok severim. Yaratıcı olmak isterim ama bazen de beni kurtaran çikolata olur. Bir kap, tabak, tepsi, fincan ne olursa bir tane seçip içine bir de çikolata koyup kurdeleyi de bağladık mı, rahat ederim. Keseye bereket… Geçenlerde Beymen Home’dan bir tabak aldım, bakındım, Neuhaus çikolataları var. İşim bitti, ama paketi beklerken gerçekten çikolatayı ne kadar çok sevdiğimi bir kez daha anladım.

On yıl kadar önceydi, kızım beni bir doktora götürdü, yaşlanıyorum ya.. Muayenehaneye girdiğimizde ilk şikâyeti şu oldu: Doktor bey, annem her gün çikolata yer… Ne olur bir şeyler söyleyin..Adamcağız Aman, hemen keselimdedi. Sigaradan daha güç geldi akşamları yediğim çikolataları kesmek. TRT’de çalışırken alışmıştım, içi fıstıklı bir kare çikolataydı, galiba Damak’tı. Her prodüksiyon yayımlandıktan sonra oturur bir bütün paketi yerdim. Kulakları çınlasın, prodüktörlerim o zaman çok genç, Bilgesu Duru Erenus ile Batu İşmen çikolatayı hazır tutarlardı. Bir Şükürler olsunçikolatasıydı. okumaya devam edin…

Nasıl? Cinsel durumlar, çocukların doğumu hep bu anlayışlardan oluşmuş ve son yıllara kadar geleneklerimiz ve düşünce tarzımızı etkilemiş. Sakın sola dönüp yatmayın, başınıza neler gelir, bilemiyorum.

Zaten ben okçu olmak istemem ki, davulcu olurum daha iyi…

Geçenlerde sağ ve sol ellerimizle ilgili çok derinlemesine araştırılmış ve yazılmış bir kitap bana hediye edildi. Doğduğumda solak olup cicielimi kullanamadığım için fevkalade çok ve uzun bir süre eziyet görmüş olduğumdan eseri merakla inceledim, bugün artık sağ elimle yazı yazıyorum ama geri kalan her şeyde solağım. Yediğim dayaklardan ötürü beynimde hasar görmüş olduğum da ayrı bir gerçek. En hafifi beş yaşıma kadar konuşamamış olmam. On üç yaşıma kadar da kekemeliğimi örtbas etmekle uğraşmışlar. Çok şükür, artık iyiyim ve de çok ciciyim. okumaya devam edin…