Bir Psikiyatristin Günlüğü

Psych-Istanbul, Cinema-Philia, Tiyatroseverler ve Hayata Dair Ayrıntılar…

"Fuat BEŞKARDEŞ" tarafından yazılmış yazıları görüntülüyorsunuz

Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’e sevgilerini sunmak için Anıtkabir’i ziyaret edenlerin sayısı 6 milyonu aştı.

Anıtkabir Komutanlığı’nın internet sitesindeki Anıtkabir ziyaretçi sayısına ilişkin verilere göre, 2008’de 6 milyon 50 bin 888 kişi Anıtkabir’i ziyaret etti. Ocak ayında 182 bin 533, şubat ayında 373 bin 445, mart ayında 300 bin 799, nisan ayında 567 bin 60, mayıs ayında 839 bin 692, haziran ayında 439 bin 80, temmuz ayında 437 bin 707, ağustos ayında 528 bin 832, eylül ayında 309 bin 3, ekim ayında 623 bin 718, kasım ayında 970 bin 576, aralık ayında da 478 bin 443 kişi, Ulu Önder Atatürk’ün manevi huzuruna çıktı.

Anıtkabir’e gelen yabancı ziyaretçi sayısı ise 421 bin 835 kişi olarak gerçekleşti.

Yeni yılla birlikte bir yandan kriz bir yandan da gelen zamlar bunaltırken, başta kamu çalışanları olmak üzere gelirlerdeki artışın da az olması yurttaşı düşündürüyor. İşte yeni yılda hayatımıza girecek bazı önemli değişiklikler.

 
Memura yeni yılda maaşlarını zamlı alacak

Yeni yılda kamu personeli maaşlarını yüzde 4, Temmuz 2009’da ise yüzde 4.5 zamlı alacak. TBMM’de kabul edilen, 2009 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Tasarısının 21. maddesine göre, kamu personeline Ocak 2009’dan itibaren geçerli olmak üzere yüzde 4, Temmuz 2009’da ise yüzde 4.5 zam yapılacak.

 

2009’da asgari ücret 666 TL

Asgari ücret tespit komisyonu tarafından 1 Ocak 2009 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere uygulanacak asgari ücret 666 TL olarak belirlendi. Bu miktar 2008 yılı başında 608.40 YTL olarak kararlaştırılmıştı.

Asgari ücret, 16 yaşından büyükler için 1 Ocak itibaren brüt 666 YTL ve net 527.13 YTL, 16 yaşını doldurmamış işçiler için ise brüt 567 YTL ve net 456.21 YTL olarak belirlendi.
 
YTL’den “y” gidiyor

Yeni yıl ile birlikte yaşamımıza Türk Lirası da geri dönüyor. 1 Ocak itibariyle Yeni Türk Lirası’ndaki yeni ifadesi kaldırılarak yeni düzenlenmiş paralar tedavüle sunulacak.
Yeni Türk Lirası’ndan Türk Lirası’na geçiş süreci 1 yıl olacak, yani bir yıl boyunca hem yeni hem eski banknot ve madeni paralar birlikte kullanılabilecek. Bu değişim süreci paranın değerini ise herhangi bir şekilde etkilemeyecek. Değişim sadece YTL’deki ‘Y’ harfinin kalkmasından ibaret ama tabii ki, ebatları ve renkleri farklı olacak.
Tüm banka şubeleri, kasalarında Türk Lirası olması durumunda değişim yapabilecek. Bir yıllık geçiş döneminde, otomatik para çekme makinelerinde (ATM’lerde) de hem Yeni Türk Lirası hem de Türk Lirası banknot bulunabilecek. Ancak Yeni Türk Lirası banknotlar 1 Ocak 2010 tarihinden itibaren 10 yıl, madeni paralar ise 1 yıl boyunca Merkez Bankası ve Ziraat Bankası şubelerinde değiştirilebilecek.

Kabahatlere yeni yılda zam

Kabahatler Kanunu kapsamına giren idari para cezaları yılbaşından itibaren artırıldı. Böylece, yılbaşından itibaren dilencilik yapan, içilmesi yasak olan yerlerde sigara içenler ile görünür bir şekilde silah taşıyanlar 69 YTL idari para cezası ödeyecek. 

Toplum düzenini, genel ahlakı, sağlığı, çevreyi ve ekonomik düzeni korumak amacıyla çıkarılan Kabahatler Kanunu kapsamına giren idari para cezaları, Maliye Bakanlığının yüzde 12 oranındaki yeniden değerleme oranı çerçevesinde yılbaşından itibaren arttırıldı. 
Buna göre, sarhoş olarak başkalarının huzurunu bozan, gürültü çıkaran, mal ve hizmet satmak için başkalarını rahatsız eden, kaldırımları işgal eden, dilencilik yapan, sigara içilmesi yasak olan yerlerde tütün mamullerini tüketen ve kimlik bildirmeyenlere 69 YTL idari para cezası verilecek.

 

Vergi, harçlar ve trafik cezaları da zamlanıyor

Yeni yıl ile birlikte trafik ve vergi cezaları ile aralarında motorlu taşıtlar, damga ve çevre temizlik vergisinin de bulunduğu çeşitli vergi ve harçlar, yüzde 12 oranında zamlı uygulanacak.

Yeni yılda kırmızı ışıkta geçmenin cezası 115 YTL’den 128 TL’ye, ehliyetsiz araç kullanmanın cezası 237 YTL’den 265 TL’ye, alkollü araç kullanmanın cezası da 480 YTL’den 537 TL’ye çıkacak.
Aralarında pasaport, sürücü belgesi ve aile cüzdanlarının da bulunduğu çeşitli değerli kağıtlardaki artış oranı ise yüzde 14,3’ü bulacak.
Vergi cezalarında yüzde 12 artış sonrasında en az ceza haddi damga vergisinde 7,6 TL diğer vergilerde ise 16 TL olacak.
 
Emlak vergisine tabi değerlerdeki artış da yüzde 6 olacak. Fatura ve fiş vermeyenler ile sevk irsaliyesi ve taşıma bileti dahil Maliye Bakanlığınca düzenleme zorunluluğu getirilen belgeleri düzenlemeyen, kullanmayan ve bulundurmayanlar yeni yılda 160 TL ceza ödeyecek.
2009 yılı içinde vergi numarası kullanmaksızın işlem yapanlara da 190 TL ceza kesilecek.
Mesken kira gelirlerindeki istisna tutarı da 2009 yılında 200 TL artarak, 2 bin 600 TL’ye yükseltilecek. Sakatlık indirimi tutarları da birinci derece sakatlar için 670 TL, ikinci derece sakatlar için 330 TL, üçüncü derece sakatlar için 160 TL olarak uygulanacak
 
Yerel seçimler için geri sayım başladı
2009 yılının Mart ayında yapılacak olan yerel seçimler için geriye sayım sürüyor. Yüksek Seçim Kurulu, seçim takviminin başlangıç tarihini 1 Ocak 2009 olarak belirlenirken, partilerin adaylarını en son bildirim tarihi ise 17 Şubat 2009 olarak açıklandı.
Askı listeleri ise, 5 Ocak Pazartesi günü mahalle ve köylerde halkın kolaylıkla görüp okuyabileceği yerlere asılacak. Askı listeleri, 30 Ocak Cuma günü mesai bitiminde indirilecek.

 

TRT 6 yayına başlayacak

TRT’nin Kürtçe kanalı TRT 6, yarın saat 19.00’da yayın hayatına başlayacak. Farklı dil ve lehçelerde yayın yapacak çok dilli kanallardan ilki olan Kürtçe kanal TRT 6, TRT Arı Stüdyoları’nda yarın düzenlenecek törenle yayın hayatına başlayacak. Kürtçe kanal TRT 6, saat 19.00’daki canlı yayın ile izleyiciyle buluşacak. Kanalın ilk programı ise konser programı olacak.
 

Sağlıkta tam gün yasası geliyor

Doktorların, hem kamuda hem de özel muayenelerinde çalışmalarını engelleyecek “Tam Gün Yasası” yeni yılda TBMM’nin gündemine gelecek.

Yasaya göre, doktorlar ya kamu hastanelerinde ya da özel muayenelerinde çalışmayı tercih etmeleri gerekecek. Daha önceki yılların aksine, 2009’da doktorlar hem hastanede hem de özel muayenelerinde aynı anda çalışamayacak. Şu an YÖK ile görüşülen taslak, 2099’un ilk aylarında meclise gelecek.
 
2009 sözleşmeli öğretmenlere yarayacak

Sözleşmeli öğretmenler için 2009 yılı iyi bir yıl olacak. Yeni yılda, 1. atama bölgesinde bulunan zorunlu hizmet ilçelerinde 5 yıl, 2. atama bölgesinde 4 yıl, 3. atama bölgesinde ise 3 yıl görev yapan sözleşmeli öğretmenler, hiçbir değerlendirmeye tabi tutulmadan kadroya alınacak. Özlük hakları bakımından da sorunları bulunan sözleşmeli öğretmenlere kadrolu öğretmenlere verilen özlük hakları da verilecek.

Eğitim alanında 2009 yılı ayrıca YÖK’ün, üniversitelere giriş sınavında yapacağı değişiklikleri de açıklayacağı yıl olacak. Üniversitelere girişte uzun süredir yapılan ÖSS ve ÖYS modellerinin değişmesi bekleniyor.

 

2009’da Türkiye’den tanıtım atağı

Türkiye’yi turistlere yönelik tanıtımda, “deniz, kum, güneş” üçlemesinin dışında farklı alanlarla da ön plana çıkarmayı hedefleyen Kültür ve Turizm Bakanlığı, 2009 yılı reklam kampanyasının 80 ülkede aynı anda Ocak 2009 tarihinden itibaren başlatacak. Yeni yılda tanıtım atağına geçecek Bakanlık, 2009’un tanıtım bütçesi ise 100 milyon YTL olarak belirlemişti.

Türkiye, yine sahip olduğu tarihi, turistik ve kültürel değerlerinin etkili ve geniş bir şekilde tanıtılması, uluslararası turizm pazarındaki payının artırılması amacıyla 2009’da 132 yurt dışı turizm fuarına katılacak. Toplam, 47 ülkede 7 büyük, 100 kamu /özel işbirliği çerçevesinde ve 25 yurt dışı temsilcilikleri aracılığı ile gerçekleştirilecek turizm ihtisas fuarlarında, Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından gerçekleştirilmekte olan reklam kampanyalarında olduğu gibi özellikle destinasyonları n ön plana çıkartılması amaçlanıyor.
Kültür ve Turizm Bakanlığı yeni yılda ayrıca, yine tanıtıma yönelik olarak, Türkiye Seyahat Acentaları Birliği’ne (TÜRSAB), Topkapı Sarayı Müzesi ile Ayasofya Müzesi için yüzde 20, Efes Örenyeri için yüzde 30 ve diğer müze ile örenyerleri için yüzde 50 oranında indirimli müze ve örenyeri giriş bileti verecek.

 

Nükleer’de teklif zarfı yeni yılda açılacak

Nükleer güç santrali kurup işletecek ve TETAŞ’a elektrik enerjisi satacak şirketin belirlenmesine ilişkin yapılan yarışma çerçevesinde, tek teklif sahibi Atomstroyexport- Inter Rao-Park Teknik (Türk-Rus) Ortak Girişim Grubunun 3’üncü ve son zarfı 19 Ocak 2009 tarihinde açılacak.

Türkiye Atom Enerjisi Kurumu, (TAEK) söz konusu firmanın kriterleri sağladığını geçen hafta onaylamış ve onay yazısını da TETAŞ’a göndermişti. TAEK’in onayının ardından fiyat
teklifinin yer aldığı üçüncü zarf 19 Ocak 2009 tarihinde TETAŞ tarafından açılacak ve yapılan değerlendirme Bakanlar Kurulunun onayına sunulacak. Bakanlar kurulunun uygun görmesi durumunda firma ile sözleşme imzalanacak ve santral yapımına başlanacak.

 

2009’un diğer notları
2008 yılının sona ermesi ve 2009 yılına girilecek olması nedeniyle başta Ankara, İstanbul ve İzmir’de yeni yıl kutlamaları düzenleniyor. Büyük şehirler başta olmak üzere yurdun birçok yerinde halkın sakin ve huzurlu bir yılbaşı geçirmesi için valilikler, belediyeler ve emniyet güçleri gerekli güvenlik önlemlerini aldı. 
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan başta olmak üzere liderler yeni yıla Ankara’da giriyor. 
Yeni yılın ilk milyoneri de günün ilk dakikalarında belli oluyor. Milli Piyango İdaresi’nin yılbaşı için verdiği büyük ikramiye 25 milyon TL sahibini buluyor.

Kültür ve Turizm Bakanlığı himayesinde, Türkiye Sinema ve Audiovisuel Kültür Vakfı (TÜRSAK) tarafından gerçekleştirilen, ‘Türkiye’nin Oscar’ları “Yeşilçam Ödülleriönde bu yıl altın çağını yaşan Türk Sineması’ndan son vizyonlarla birlikte tam 47 film yarışacak.

Kültür ve Turizm Bakanlığı himayesinde, Türkiye Sinema ve Audiovisuel Kültür Vakfı (TÜRSAK)  tarafından gerçekleştirilen, ‘Türkiye’nin Oscar’ı Yeşilçam Ödülleri’nde, bu yıl altın çağını yaşan Türk Sineması’ndan son vizyonlarla birlikte tam 47 film yarışacak.

 TÜRSAK’tan edinilenbilgilere göre, ‘Türkiye’nin Oscar’ı, Yeşilçam Ödülleri, 3 Mart 2009’da ikinci kez Türk sinemasına emek verenleri onurlandıracak. Türkiye’de ilk kez sinema dünyasının önemli isimlerinin oylarıyla belirlenen Yeşilçam Ödülleri, Fransa’nın Cesar, İtalya’nın Donatello, İngiltere’nin Bafta ya da ABD’nin Oscar Ödülleri gibi Türk sinema dünyasında eksikliği hissedilen Ulusal Sinema Ödülleri’nde, 1 Ocak- 31 Aralık 2008 tarihleri arasında boyunca vizyona girmiş olan tam 47 Türk filmi yarışacak.

Bu yıl da, ana sponsorluğunu Turkcell’in üstlendiği “Yeşilçam Ödülleri”, iki aşamalı bir seçici kurulun değerlendirmesi sonucu 11 dalda veriliyor.

Birinci aşamadaki sektör jürisinin her dalda belirlediği 5 aday filmin oylama dosyaları yaklaşık bin 500 kişinin oluşturduğu ikinci aşamanın geniş katılımlı jürisine ulaştırılacak. Geniş jüri ise her kategorideki bu beş aday içinden birincileri belirleyecek.  “En İyi Filmö, “En İyi Yönetmenö, “En İyi Senaryoö, “En İyi Görüntü Yönetmeniö, “En İyi Müzikö, “En İyi Kadın Oyuncuö, “En İyi Erkek Oyuncuö, “En İyi Yardımcı Kadın Oyuncuö, “En İyi Yardımcı Erkek Oyuncuö, “Genç Yetenekö ve “Turkcell İlk Filmö kategorilerinde verilecek ödül heykelciklerinin yanı sıra “En İyi Filmö ödülünün sahibi 150 bin YTL, “Turkcell İlk Filmö ödülünün sahibi ise 30 bin YTL’lik para ödülüyle desteklenecek.

-YARIŞACAK FİLMLER-

Yarışacak aday filmlerin son listesi ise şöyle:
1. Rıza
2. Çılgın Dersane Kampta
3. Maskeli Beşler Kıbrıs
4. Çocuk
5. Ulak
6. Son Ders
7. Semum
8. 120
9. Bayrampaşa Ben Fazla Kalmayacağım
10. Recep İvedik
11. Hazan Mevsimi: Bir Panayır Hikayesi
12. Plajda
13. Hayattan Korkma
14. Mülteci
15. Miras
16. Ara
17. Girdap
18. Peri Tozu
19. Cennet
20. Vesaire Vesaire
21. Münferit
22. O? Çocukları
23. Bir Tuğra Kaftancıoğlu Filmi
24. Made in Europe
25. Taş Yastık
26. Tatil Kitabı
27. Avanak Kuzenler
28. Süper Ajan K9
29. Dinle Neyden
30. Vicdan
31. Aşk Tutulması
32. Devrim Arabaları
33. Üç Maymun
34. Nekrüt
35. Güneşin Oğlu
36. Issız Adam
37. Son Cellat
38. Fırtına
39. Gitmek
40. Destere
41. Osmanlı Cumhuriyeti
42. A.R.O.G: Bir Yontmataş Filmi
43. Muro: Nalet Olsun İçimdeki İnsan Sevgisine
44. Sıcak
45. Sonbahar
46. Şeytanın Pabucu
47. Yağmurdan Sonra.

 

Yeni yılın ilk ayında, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları sahnelerinde, tiyatro seyircilerini zengin bir program bekliyor olacak. Pek çok yeni oyun ve yeni projeler ile sanat sezonunu açan İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları Ocak ayında 2’si yeni toplam 30 oyunla sahnede olacak.

 

İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Şehir Tiyatroları’nın yeni yıldaki ilk yeni projesi “Değişim Üçlemesi”, Ocak ayı süresince Üsküdar Kerem Yılmazer Sahnesi’nde tiyatroseverlerle buluşacak. Her yaş grubundaki tiyatro izleyicisine yönelik olarak yazılan Değişim Üçlemesi, bir yetişkin oyunu, bir gençlik oyunu ve bir çocuk oyunundan oluşuyor. Franz Kafka‘nın Dönüşüm adlı romanından esinlenerek yazılan oyunu Turgut Denizer yönetti.

İBB Şehir Tiyatroları Ocak ayı programının diğer yeni oyunu ise, bir gençlik oyunu olan “Herşeyin Bir Sınırı Var”. Oyunda, iki ülkeyi ayıran sınırda görevli iki askerin, birbirlerine düşmanken gittikçe insani bir ilişki kurmaları ve dost olmaları anlatılıyor. Turgut Denizer’in yazdığı, Ümit Denizer‘in yönettiği “Herşeyin Bir Sınırı Var”, İBB. Şehir Tiyatroları Üsküdar Kerem Yılmazer Sahnesi’nde izlenebilecek.
 

İBB. Şehir Tiyatroları Ocak ayı boyunca, “Benim Arkadaşım Yok” adlı çocuk oyununu, Stanislav Stratiev‘in yazdığı “Deri Ceket”i, Cahide Sonku‘nun trajik yaşam öyküsünün anlatıldığı “Dinmeyen Alkışlar”ı, Karen Blixen‘in aynı adlı romanından “Ölümsüz Öykü”yü, “Vişne Bahçesi”ni, Sait Faik‘in dünyasının anlatıldığı, “Meraklısı İçin Öyle Bir Hikâye”yi, “Keşanlı Ali Destanı”nı, Nâzım Hikmet‘in yazdığı, Mehmet Avdan‘ın yönettiği “İnek”i, Woody Allen komedisi “Tekrar Çal Sam”i, “Titanik Orkestrası”nı, “Maskeliler”i, “Balıkesir Muhasebecisi”ni, klasikleşen “Lüküs Hayat”ı ve daha birçok oyunu tekrar sahneye taşıyacak.


GÖZLEMEVİ
Üstün Akmen
uakmen@superonline.com
 
DAHA NİCE YILLARA, TİYATROMUZUN ONUR ABİDESİ… DAHA NİCE YILLARA
Bugün, Yıldız Kenter’in profesyonel anlamda sahneye çıkışının altmışıncı yıldönümü.
Yani altmışıncı yaş günü
Yıl 12 Aralık 1948…
Yer Ankara Devlet Tiyatrosu, oyun Shakespeare’in “On İkinci Gece”si… O gün bugündür unutulmayan rollerin oyuncusudur o…
Bin bir emekle açtığı Kenter Tiyatrosu sahnesiyle Türk tiyatrosunun gelişmesine katkı sağlayan bir tiyatrocudur.
60 yılda 100’ün üstünde oyun oynayıp, gene 100’e yakın oyun sahneleyen bir tiyatro tutkunudur.
Sovyetler Birliği, Amerika Birleşik Devletleri, İngiltere, Almanya, Hollanda, Danimarka, Kanada, Yugoslavya ve Kıbrıs’ta İngilizce ve Türkçe oyunlar sergileyerek Türk tiyatrosunun tanınmasına vesile olmuş biridir.
Shakespeare, Çehov, Brecht, Ionesco, Pinter, Albee, Tenessee Williams, Alan Ayckbourn, Arthur Miller, Brian Freil, Neil Simon, Athol Fugard, Sergey Kokovkin gibi pek çok önemli dünya yazarını bizlerle tanıştıran bir misyonerdir.
Kardeşi Müşfik Kenter ve eşi Şükran Güngör ile kurduğu Kent Oyuncuları Topluluğu’nda, 50 yıldır Türk ve dünya tiyatrosunun önemli eserlerini sahneleyen bir ustadır.
Melih Cevdet Anday, Necati Cumalı, Güner Sümer, Adalet Ağaoğlu, Zeki Özturanlı, Refik Erduran, Güngör Dilmen, Muzaffer İzgü gibi pek çok Türk yazarının da oyunlarını sahneye koyan, oynayandır.
40 yıldır konservatuardaki sahne hocalığıyla yüzlerce tiyatrocunun yetişmesini sağlayandır.
Tiyatroya adanmış tutkulu bir yaşamın kahramanıdır.
Sanatındaki başarıları ve topluma karşı sorumlu sanatçı kimliğiyle yaşamı boyunca zirvede alnının akıyla oturandır.
Sahne üzerinde hem ardışık, hem de fevkalade mantıklı, görülesi oyunlar çıkaran gerçek “Diva”dır.
 
Oyunlarında ardı ardına mantıklı, fiziksel ve basit psikolojik yönelimler dizisini teker teker gözden geçirdikten, biçimlendirdikten sonra seyircisine aktarandır.
 
Sahne üzerinde bütün fiziksel ve basit psikolojik yönelimleri, çizilen karakterlerin özlemlerine ve aksiyonlarına denk düşecek biçimde kusursuz olarak koruyanların başıdır.
 
Hep parlayan bir yıldızdır.  
 
Bir duayen, bir tiyatro savaşçısıdır.
 
Rolün yaşama sürecini oluştururken, duygularında art ardalığa ve mantığa yer veren enderlerdendir.
 
Hem fiziksel hem de psikolojik yönelimlerini belli bir içsel bağ ile duygu ardıllığı, aşamalığı ve de mantığıyla birbirine bağlamasını bilen olağanüstü bir yetenektir.
 
Bu toplum için bir nimettir…
 
O halde Yıldız Kenter ne isterse, canı neyi çekerse oynamalı, hatta artık gişe endişesi çekmeyecek oyun bile seçmelidir.
 
Tiyatrosever de, tiyatrocu da, yurdun dört bir yanındaki tiyatro öğrencileri de sadece bir kez değil, çok kere olanaklar yaratıp, Yıldız Kenter’i her ne oynarsa, ama ne oynarsa oynasın seyretmelidir.
 
Seyretmelidir ki, sahne üstündeki tüm fiziksel ve psikolojik yönelimleri, çizilen karakterin özlemlerine ve aksiyonlarına denk düşecek biçimde kusursuz olarak korumak ne mene bir işmiş görsünler.
 
Seyretsinler ki, duyguları ifade etmenin gözlerden sonraki aksiyon merkezleri nereleridir öğrensinler.
 
Erbaplar, “yüz gözlerden daha az inceliklidir” derler ya!
 
Erbaplar istedikleri kadar desinler.
 
İsteyenler gelsinler, bilinçaltınC4n ve üst bilincin iletilerini aktarmada, yüz ve mimiklerin nasıl daha somut ve yeterli derecede belagatli olduğunu Yıldız Kenter’de görsünler.
 
Öğrensinler.
 
Buraya kadar yazdıklarımda, bırakın yalanı riyayı; tek abartı varsa, o zaman, her zaman olduğu gibi yazımı okumaksızın arkamdan konuşan ya da okuduğunu anlamayan “ezberci” dostlar(!) ağız birliği edip: “Altmışıncı sanat yılında seni altmış kere Yıldız Kenter çarpsın,” diye beddua etsinler.
 
Ne derlerse desinler…
 
Ama bıraksınlar artık “laf-ı güzaf”ı.
 
Yıldız Kenter’in sahnelerdeki olağanüstü altmış yılı önünde saygıyla eğilsinler…
 
Bir tiyatrocunun nasıl saygın olabileceğini öğrenmek uğruna az buçuk çaba sarf etsinler.
 
Yıldız Kenter’i örnek edinsinler.
 
Yıldız Kenter’i öğrensinler.
 
Yıldız Kenter kere Yıldız Kenter elde etmek öyle kolay iş değil!
 
Önce hak etsinler.
Büyük porsiyonlar şişmanlatıyor! 
 
Daha kolay karın doyurmayı sağladığı için ev yemeklerine tercih edilen ‘fast-food’ tarzı beslenme alışkanlığı şişmanlığa neden oluyor. Lezzeti dolayısıyla
da vazgeçilemeyen ‘fast-food’ yiyecekler, ev yemeklerine oranla daha fazla kalori içeriyor. Fast food restaurantları n promosyonları yla neredeyse her yerde
karşılaşılıyor; alışveriş yapılan süper marketlerde, benzin istasyonlarında ya da sinemalarda. Bu tip restaurantları n mönülerinde verilen büyük boy asitli
ve şekerli içecekler ya da yemekten sonra verilen ikram tatlılar kişinin ihtiyacı olandan daha fazla kalori almasına neden oluyor.
 
Çoğu kişi de bu tatları seviyor; sebze yemeklerinden uzaklaşılarak bu tür ızgara ve burgerler tercih ediliyor. Kişilerin tercihlerinin bu yönde değişmesiyle,
fast-food beslenme alışkanlığı ne yazık ki vazgeçilmez olma yolunda hızla ilerliyor. Çocuklar bu beslenme şeklini giderek benimsiyorlar. Patates kızartmaları,
çikolatalı tatlılar artık haşlanmış sebze yemeklerinin, meyve salatalarının yerini alıyor.
 
Sayıları gittikçe artan fast-food restaurantları renkli afişleri, reklamları ve ilanları ile sizi yemek yemeğe davet ediyor. Çocuklar eğlenceli burgerlerden
istiyorlar, büyükler ise “Üç tatlı alabileceğimiz halde neden iki tatlı alalım?” diye düşünüyorlar. Bir taraftan enerjisi yüksek bu besinlerden tüketilirken,
diğer taraftan alınan bu fazla enerjinin harcanması için gerekli egzersizin yapılamaması fazla kilolara neden oluyor. Buna verilebilecek kayda değer bir
örnek; fast-food tarzı beslenmeyi seven Amerikalı yetişkinlerin % 61’inin aşırı kilolu veya obez olarak sınıflandırılması , bir başka deyişle bu beslenme
türünü tercih eden yetişkinlerin yarısından fazlasında aşırı kilo sorununun bulunması.
USA News’in büyük porsiyonlu, fast food yemek tarzı beslenme alışkanlığı hakkında yaptığı araştırmada “Eğer 40 yaşının üzerindeyseniz, stres içeren bir
işe sahipseniz ve bir aileniz varsa kesinlikle sizden daha genç insanlardan daha yavaş çalışan bir metobolizmaya sahipsiniz” deniliyor ve bu tip beslenmenin
zararlı sonuçlarına yer veriliyor.
 
Kilo problemleri yaşla doğru orantılı olarak artıyor. Bunun nedenleri arasında hareketsiz yaşamın artması, yaşlanan vücudumuzun hayatını sürdürmek için
daha az kaloriye ihtiyaç duyması başlıca nedenler arasında yer alıyor. Ulusal Sağlık ıstatistik Merkezi’nin yaptığı açıklamaya göre bu tür kilo problemleri
45 ile 60 yaşları arasında zirveye ulaşıyormuş ve fast food tarzı yemek endüstrilerinin itirazlarına karşı Ulusal Sağlık ıstatistik Merkezi oldukça kendilerinden
emin olduklarını belirtiyor.
 
USıM’e göre “Birçoğumuz kilo vermek için değişik diyetler uygularken dikkat edilmesi gereken birçok noktayı atlamaktayız. Diyet esnasında dikkat edilmesi
gereken noktalardan bazıları porsiyonları yarıya indirmek, seçilen yemeklerin içeriğine dikkat etmek ve akşam yemeklerini aperatiflerle geçirmek olabilir.”
Yapılan araştırmanın ilginç sonuçlarından biri restourantlarda ısmarlanan yemeğin (ekmek, içecek ve tatlı olmadan) ortalama 1000-2000 arasında kalori içermesi.
Diyet yaparken neler yediğimize daha bilinçli yaklaşmamız gerektiğine değinen uzmanlar kilo vermek isteyenlere öneriler sunuyorlar.
USıM’e göre kilo vermek için yapılması gerekenleri birkaç şıkta inceleyelim:
 
* Yemek yeme düzeninizi sıklaştırın. Öğünler arasındaki zamanı kısaltın. Sık aralıklarla az kalorili yiyeceklerle beslenme alışkanlığı kazanın.
 
* Sağlıklı yiyeceklere yönelin. Meyve ve sebze hatta yağlanmış salatalar bile bir paket cipsten daha sağlıklıdır unutmayın.
 
* Düzenli porsiyonlara geçmeyi öğrenin. Yağ içeriği yüksek yemekleri az, lifli ve sebzeli yemekleri çok porsiyonlar halinde tüketin.
 
* Yemek ölçünüzü azaltın. Her gün 500 kalori daha az yemek yiyin.
 
* Gerek duyuyorsanız profesyonel birisinden yardım alın. Bir diyetisyen veya kilo uzmanı doktorla görüşün.
 
* Nerede ve nasıl yediğinize dikkat edin. Bilgisayar ve televizyon karşısında tüketilen besin maddeleri diğerlerine nazaran daha zararlıdır. Çünkü metabolizmanı z
yavaşlamıştır.
 
* Yemek için çok fazla beklemeyin. Öğünlerinizin arasındaki zamanı uzun tutmayın.
 
* Lifli yiyecekler açlık hissini minimumda tutar. Çok acıktığınızı hissettiğinizde bir gofret yerine bir elma yemeği tercih edin.
 
* Kilo vermiş insanlardan bilgi alın. Düzenli spor yapın ve vücudunuzun kazandığı kalorileri iyi hesap edin.
 

Birçok kişinin korkulu rüyası olan kilo almanın nedenleri kötü beslenme, hastalık, yanlış ilaç kullanma, hormonal bozukluk, metabolizmanın yavaşlaması, stres ve hareketsizlik olarak sıralanıyor. Bu kilolardan kurtulmanın yolu ise sadece diyetten değil egzersiz yapmaktan da geçiyor.

AA

Gaziantep– Gaziantep Üniversitesi (GAZÜ) Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu Müdürü Yrd. Doç. Dr. Kürşat Karacabey, kötü beslenme, hastalık ve yanlış ilaç kullanma, hormonal bozukluk, metabolizmanın yavaşlaması, stres ve hareketsizliğin kilo almanın en önemli nedenlerinden olduğunu söyledi.

Yrd. Doç. Dr. Karacabey, şişmanlığın vücut yağının toplam miktarındaki aşırı genişleme ile alınan ve sarf edilen kalori arasındaki dengenin bozulması olarak tanımlanabileceğini belirtti.
Karacabey, yoğun iş koşullarında birçok insanın düzenli ve kaliteli beslenme imkanı bulamadığını, öğünlerini düzensiz ve hazır yemeklerle geçiştirdiğini belirtti.

Düzenli yemek yeme olanağı bulamayan birçok kişinin akşam öğünlerinde aşırı yemek yediğini ve bunun da kilo alımını etkilediğini ifade eden Karacabey, şöyle konuştu: ”Kötü ve düzensiz beslenme, hastalık ve yanlış ilaç kullanımı, hormonal bozukluk, stres ve hareketsizlik kilo almanın en önemli nedenlerindendir. Metabolizmanın yavaşlaması, yaş, cinsiyet, gebelik ve çok uyuma da kilo almada etkilidir. Şişman kişiler genellikle düzensiz yemek yerler, öğün atlarlar, bütün gün yemek yemeden dururlar ve bir öğünde çok fazla yerler, sürekli rejim yapma isteğindedirler, hareketsizdirler. Bu davranışların süreklilik kazanması obeziteye ve hipertansiyon, şeker hastalığı, böbrek ve pankreas yetmezliği, kalp ve damar hastalıkları, kemik incelmesi, gut hastalığı, kanser gibi hastalıklara, bunun sonucu olarak yaşam süresinin kısalması ve yaşlanmasının hızlanmasına, psikolojik sorunlara ve bağışıklık sisteminin zayıflamasına neden olur.”

 

Egzersizin önemi

Karacabey, kilolardan kurtulmak için diyetin yanı sıra egzersiz yapmanın önem taşıdığını, tek başına yapılacak diyetin kilo vermede istenilen sonucu elde etmeyi engelleyeceğini ifade etti.
Herkesin sağlıklı bir yaşam için egzersiz yapması gerektiğini belirten Karacabey, egzersizin psikolojik açıdan da insanlara fayda sağladığını ve gün boyu insanlarda biriken gerginliği giderdiğini bildirdi.

Egzersize başlarken insanların kendilerini zorlamaması ve yavaş yavaş artırılarak egzersizin sürekli hale getirilmesi, 40 yaşın üzerindeki kişilerin ve sağlık sorunu bulunanların doktor kontrolünden geçirilmeden egzersize başlamaması gerektiğini ifade eden Karacabey, şunları kaydetti: ”Egzersize yemeklerden en az bir saat sonra başlanmalı. Egzersize ölçülü başlayıp zamanla artırmak gerekiyor. Egzersiz yaparken insanların kendilerini aşırı yormamaları ve yorulduğu zaman egzersizi birden kesmemesi lazım. Hareketleri yavaşlattıktan sonra egzersize son verilmeli. Yüzme, yürüyüş ve bisiklet kullanma gibi zorlamadan yapılan ritmik hareketler her zaman iyidir. Bazı egzersizleri günlük yaşama sokmaya çalışmalıyız. Örneğin, otobüsten birkaç durak önce inilip yakın yerlere yürüyerek gidilebilir veya asansöre binmek yerine merdivenler kullanılabilir. Çağımızın hastalığı obeziteden egzersiz ve diyetle kurtulabiliriz.”

‘Yüz Yüze’ filmi gerçek oldu

ABD’de ilk kez, hemen hemen tüm yüz nakli gerçekleştirildi. John Travolta ve Nicolas Cage’in başrollerini paylaştığı “Yüz Yüze – Face/Off” adlı filmde de böyle bir konu işlenmişti.

Cumhuriyet

İstanbulJohn Travolta ve Nicolas Cage’in başrolde oynadığı “Yüz Yüze – Face/Off” filmi gerçek oldu. ABD’de ilk kez, hemen hemen tüm yüz nakli yapıldığı bildirildi. ABD’nin Ohio eyaletindeki Cleveland kliniğinden yapılan açıklamada, yüz nakli ameliyatının birkaç hafta önce yapıldığı kaydedildi. Hastane sözcüsü, Dr. Maria Siemionow’un, bir kadın vericiden alınan yüzün yüzde 80’inin kadın hastaya nakledildiğini belirtti. Hastanın yaşı ve adı açıklanmadı.

Dünyada ilk kısmi yüz nakli Fransa’da 3 yıl önce bir köpeğin yaraladığı bir kadına yapılmıştı. Daha sonra bir ayının saldırısına uğrayan Çinli çiftçi ve genetik durumu nedeniyle biçimsiz bir yüze sahip olan Avrupalı bir kişiye de yüz nakli yapılmıştı.

Türkiye’deki sinema solanları 2008’de, yerli ve yabancı toplam 257 filmi ağırladı. Türk filmleri ise Hollywood başta olmak üzere yabancı rakiplerini geride bırakarak, gişede ilk 10’u kimseye bırakmadı.

ANKA

Ankara– Sinema ve Telif Hakları Genel Müdürü Abdurrahman Çelik, 2008’in Ocak ayından, 15 Aralık’a kadar olan süreçte, yerli ve yabancı olmak üzere toplam 257 sinema filminin vizyon gördüğünü belirtti.

Bu filmlerin 50’ye yakının Türk filmi olduğunu hatırlatan Çelik, Türk sinemasının 2008’de “altın yılını” yaşadığını söyledi. Bu rakamın on yılların en yüksek rakamı olduğunu vurgulayan Çelik, “Film üretim sayısında ciddi bir artış var. Kalite ve nitelik açısından da Türk sinemasında çıta her gün biraz daha yükseliyor. Artık sıkça yurtdışında festivaller, yarışma ve özel tanıtım etkinliklerine davet ediliyoruz” diye konuştu.

2008’de vizyona giren filmler arasında yine en çok izleyici sayısı yakalayan filmlerin Türk filmleri olduğunu ifade eden Çelik, en fazla seyirci yakalayan filmler sıralamasında ilk 10’un tamamına Türk filmlerinin yerleştiğini kaydetti.

Çelik ilk 10 listesinin başında milyonları bulan seyirciye ulaşan Recep İvedik’in, ikinci sırada Cem Yılmaz‘ın yönetmenliğini yaptığı ve başrolde olduğu AROG‘un, üçüncü sırada ise Çağan Irmak’ın “Issız Adam” adlı filminin yer aldığını kaydetti. İlk 10’da yer alan diğer Türk filmleri ise sırasıyla şöyle:  “Osmanlı Cumhuriyeti, Muro, Mustafa, 120, Maskeli Beşler Kıbrıs’ta, Çılgın Dershane Kampta, O. Çocukları.”
 

Avrupa merak ediyor

Çelik, Avrupa ve ABD ülkelerinin Türk sinemasını yakından izlediklerini belirterek, “bu başarının” devamının getirebilmesinin önemli olduğunu ifade etti. Çelik, “Avrupa ve ABD Türk sineması böyle bir seviyeye nasıl geldi merak ediyorlar. Devletin destek politikasını, Türk izleyici profilini merak ediyorlar. Bunun için biraz daha dışa yönelik, uluslar arası izleyici kitlelerini de hedefleyen projelere imza atmak gerek. Bu sayede ortak yapımların önü açılır” dedi.
 

30 ülkede Türk filmleri haftası

Türk filmlerinin dünyanın çeşitli ülkelerinde düzenlenen “Türk Filmleri Haftası” etkinliğiyle ülke sınırları dışında da dolaştığını kaydeden Çelik şunları dedi: “Ocak ayının sonunda Türkmenistan’da Türk Filmleri haftası yapılacak. Üstelik biz bu ülkelere artık filmleri, Rusça değil kendi dillerinde dublajlayıp gönderiyoruz. Yine 2009’da Brezilya ve Arjantin’de Türk Filmleri Haftası yapılacak. Şubat ayının sonunda da Dubai, Abudabi ve Bahreyn’de yapılacak. Bu zaman kadar 12 ülkede yapıldı. Haziran’a kadar 17 ülkede daha yapılacak” diye konuştu.

Size aşağıda bir öneri listesi sunuyorum. Önce kaç tanesini gerçekleştiriyorsunuz ona bakın. Daha sonra her gün bu önerilerden 5 tanesine daha işlerlik kazandırın. İnanın kazanan siz olacaksınız. Sevgiyle kalın, sağlıklı kalın. 
 
1. Vücudunuza dar gelen kıyafet giymeyin.
2. İlaçla yaşamaktan kaçının.
3. Randevularınızı önceden ayarlayın.
4. Hafızanıza güvenmeyin; mutlaka yazın.
5. Aracınızı, bozulmadan servise götürüp bakım yaptırın.
6. Her kilidin yedek anahtarını yaptırın ve belli yerlerde bulundurun.
7. Daha sık ‘hayır’ deyin.
8. Yapacaklarınızı öncelik sırasına sokun.
9. Zamanınızı israf etmeyin.
10.Öğle ve akşam yemeklerini basitleştirin.
11.Kötümser insanlardan uzak durun.
12.Önemli evrakın birden fazla fotokopisini çektirin.
13.Evde çalışmayan ne varsa tamir ettirin.
14.Yapmaktan hoşlanmadığınız işler için yardım isteyin.
15.İhtiyaçlarınızı önceden belirleyin.
16.Bir defada yapılması zor büyük işleri, küçük parçalara ayırın.
17.Etrafı toplayın, dağınıklıktan kurtulun.
18.Gülümseyin.
19.Bebekleri gıdıklayın.
20.Dost bir kediyi veya köpeği okşayın.
21.Kendinizi, bütün soruların cevabını bilmekle yükümlü hissetmeyin. Bazı şeyleri de bilmeyin.
22.Karşılaştığınız insanlara, onların hoşuna gidecek bir şey söyleyin.
23.Yağmur yağmasını isteyin; yağınca yağmurda yürüyün.
24.Arada bir çarşı hamamına gidin.
25.Kendi kendinize, “nerede eski günler, her şey daha güzeldi” demekten vazgeçin.
26.Verdiğiniz kararın ne anlama geldiğini iyi düşünün.
27.Kendinize güvenin.
28.Nüktedan olun.
29.Sizi mutlu edecek bir şey yapmayı yarına bırakmayın.
30.Hiç tanımadığınız insanlara yürekten bir merhaba deyin.
31.Eski bir arkadaşınızla karşılaşınca, ona sıkıca bir sarılın.
32.Hava açıksa, gece yıldızları seyredin.
33.Bir şarkıyı ıslıkla çalmayı öğrenin.
34.Arada bir şiir okuyun.
35.Kendinize bir demet çiçek alın. Bir çiçek koklayın.
36.Yardım istemekten çekinmeyin; alamazsanız üzülmeyin.
37.Görünüşünüze özen gösterin.
38.Her şeyi kararında yapın; ifrata kaçmayın.
39.Nerede gerekiyorsa, orada mutlaka gerekli emniyet tedbirini alın.
40.Daima daha iyisini yapmaya çalışın, ama mükemmeliyetçi olmayın.
41.Resim ve heykel sergilerini gezin.
42.Ayakkabınızı boyatın.
43.Berbere gidin.
44.Kendi kendinize bir şarkı mırıldanın.
45.İyi bir müzik dinleyicisi olun.
46.Kendi kendinize yetmeyi öğrenin.
47.Her gün biraz idman yapın; her fırsatta yürüyün.
48.Dünyanın en yetenekli insanı olmadığınızı kabul edin; gerekiyorsa elimden ancak bu kadar geliyor deyin.
49.Yeni moda birkaç şarkının sözlerini ezberleyin.
50.İşe erken gidin.
51.İşe her gün aynı yoldan gitmeyin.
52.Amirinizden izin alıp bazen işten erken çıkın.
53.Kırlarda dolaşın.
54.Maça gidip bağırın.
55.Başkaları dilemeden, siz onlara iyi günler dileyin.
56.Teşekkür edin.
57.Arabanıza güzel koku yayan bir alet koyun.
58.Evde kendi kendinize yemek pişirin, güzel bir sofra kurun, sonra da afiyetle yiyin.
59.Başkalarını adam etmekten vazgeçin.
60.Severken karşılık beklemeyin.
61.Sinemada film seyrederken patlamış mısır atıştırın.
62.Bir ağaç, olmazsa bir çiçek dikin.
63.Şişmanlamayın.
64.Hatıra defteri tutun.
65.Bir helâ temizleyin.
66.Kâğıttan bir uçak yapıp uçurun.
67.Bir derneğe veya kulübe girin, arkadaş edinin, toplantılara katılın.
68.Mutlaka yeterince uyuyun.
69.Az konuşun, çok dinleyin.
70.İş arkadaşlarınıza ve dostlarınıza iltifatı esirgemeyin.
71.Bir güne yapılacak çok şey tıkıştırmayın.
72.Acelesiz yaşayın; daha önünüzde yaşanacak çok güzel günler var.
73.Stresli davranmak, doğuştan gelen değil, sonradan kazanılan kötü bir huydur; bunu unutmayın.
74.Son söz: Öfkeyi, kendinize zevk edinmeyin.