Can Dündar’ın yönettiği “Mustafa” belgesinin Türkiye’de yarattığı tartışmalar, yabancı basının ilgisini çekti. İngiliz The İndependent gazetesi, “Mustafa” belgesine ilişkin polemiğe dikkat çektiği haberinde “Mustafa filmi, “reel’ Atatürk portresiyle Türkiye’yi böldü” başlığını kullandı.

The İndependent, “Mustafa filmi, “reel’ Atatürk portresiyle Türkiye’yi böldü” başlıklı haberinde Türklerin, “cumhuriyetin kurucusu ve 20. yüzyılının en başarılı sosyal modernizasyon programının mimarı” olarak Atatürk’e büyük bir saygı gösterdiği belirtilerek, “Ancak, yeni bir belgesel geçen hafta gösterime girmesinden sonra patlak veren öfkeye bakılırsa onun hakkında gerçekten bilgi sahibi olmak istedikleri kuşkulu” yorumu yapıldı.

İstanbul kaynaklı Nicholas Birch imzalı haberinde belgeselin “Şimdiye kadar lekesiz bir laik sicili” olan Can Dündar tarafından yönetildiğine işaret eden The İndependent, “Mustafa”nın, Atatürk’ün “özel yönlerine vurgu yapan” ilk Türk filmi olduğunu kaydetti. Buna karşın belgeselin Atatürk’e ilişkin herhangi bir “tabu”yu kırmadığını belirten gazete, Can Dündar’ın açıklamalarına da yer verildi.

Can Dündar, gazeteyle ile konuşmasında, “Mustafa Kemal’ı daha samimi, şefkatli bir ışığın altında sunmak istedim. Tüm bu heykeller, büstler, bayraklar insani niteliklerden yoksun bir şef yarattı” dedi.

Belgeseli eleştirilenin esas noktayı kaçırdığını ifade eden Dündar, “Oğlum, benim ve babamın okulda iken Atatürk konusunda söylediğimiz şiirlerin aynılarını söylüyor” dedi.

Gazete de, belgeselin gösterime girmesinden sonra ilk beş günde 470 bin kişi tarafından izlendiğini belirterek galasında yönetmen ve ekibinin ayakta alkışlandığını, ancak aynı zamanda “öfkeli eleştiriler”e maruz kaldığını kaydetti.

Eleştirilerin bir kısmını da aktaran gazete, “saldırıların” etkisini gösterdiğini belirtirken bunun örneği olarak bir okulun öğrencilerini belgesele götürmekten vazgeçmesini gösterdi.

The İndependent, “Mustafa”nın etkisinin ne olacağı konusunda farklı görüşleri olduğunu belirtirken de Dündar gibi bazılarının askeri ve sivil arşivlerde bulunan ve henüz halka açılmayan, Atatürk’ün günlükleri ve mektuplarının yayınlanması zamanının geldiğini düşündüğünü de yazdı.