BEYOĞLU sinemasız olur mu?

İstanbul’un bütün dünya metropolleriyle yarışıp hatta kanımca bir adım öne geçtiği bugünlerde… Kültür-sanat etkinlikleri, konserler, sergiler, festivaller, yeme içme mekânları, gece eğlenceleri… Yani aklınıza ne gelirse artık… İstanbul almış başını gidiyor. Bu gidişin içinde Beyoğlu’nun çok büyük etkisi, katkısı ve ruhu var, kim ne derse desin… İstanbul’u hissetmek için İstiklal’de yürümek şarttır… İşte o zaman şehrin iliklerinize dolduğunu fark edersiniz… En azından benim için böyle. Gelelim soruma. Beyoğlu sinemasız olur mu? Olmaz tabii.

Peki durum nedir?

Alkazar Sineması kapandı. Emek Sineması hâlâ kapalı… Tadilat falan diyorlar ama öğrendiğime göre bir daha kapılarını hiç açmayacak. Emek Sineması, İstanbul Film Festivali’nin de yuvası aslında. İKSV Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Eczacıbaşı, konuşmalarında sık sık bu konudan duyduğu üzüntüyü dile getiriyor ama nafile… Emek kapalı. Bu arada duyduğuma göre Yeni Rüya, Sinepop ve Beyoğlu sinemalarına da çok yakın bir zamanda kilit vurulacakmış. Düşünsenize… Koskoca İstiklal Caddesi’nde gidecek sinema kalmayacak.

Emek Sineması’nın kapatılmasını protesto eden ve bu konuda elini taşın altına koymaya hazır bir kalabalık internette bir site yaptı: www.emeksinemasiniyasatalim.org

Sitede şöyle bir mektup var:

“Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulu’na, Biz aşağıda ismi bulunan sinemaseverler, festivalseverler ve kültürel mirasımıza sahip çıkmak isteyenler olarak 86 yıllık geçmişiyle, anılarımızın, gençliğimizin, kültürümüzün, sinemamızın içinde büyük bir yer eden, Yeşilçam sokağındaki tarihi Emek Sineması’nın kapatılmasına ve yıkılmasına karşıyız.

Nihai çözüm Emek Sineması’nın, Türk ve dünya sinemasının festivallerde gösterilen seçkin örneklerini seyircilerle buluşturan, Türk ve yabancı yönetmenler ve oyuncuların katılımıyla film sonrası söyleşileri düzenleyen, belirli haftalarda yeni Türk yönetmenlerine, sinema öğrencilerine ve yetenekli kısa filmcilere eserlerini gösterme imkânı sağlayan, sinema sarayı geçmişine ve binasına, Türkiye’nin sembol sineması olma özelliklerine yaraşır bir sinema ve film merkezine dönüştürülmesi, kısaca Emek Sineması ve Film Merkezi olmasıdır.”

Mektuba imza atanlar arasında yok yok. Liste Tuncel Kurtiz, Bennu Yıldırımlar, Halil Ergün diye başlıyor… Sayfalarca devam ediyor.

Sadece İstanbul’un değil Türkiye’nin sinema geçmişine sahip 86 yıllık Emek Sineması’na sahip çıkmamız gerekiyor.

Bu arada, “İyi ama Emek Sineması niye yıkılıyor?” diye soranlara da anlatalım.

Mimarlar Odası diyor ki: “Emek Sineması gibi başta Tarlabaşı olmak üzere İstanbul’un pek çok yerinde kentsel yenileme, kentsel dönüşüm adı altında 5366 sayılı yasaya dayandırılan, küresel şirketlerin rant yaratma ve sağlama iradesinin kültürel ve tarihi mirasları sildiği yıkım projeleri yapılmaktadır.”

Mimarlar Odası, Emek Sineması’nın yıkımına karşı bir de dava açmış.

Kentsel dönüşüm projelerinde onlar kadar katı değilim. Yapılanları beğeniyorum. Ama önemle üstünü çizdikleri tarihsel ve kültürel dokuyu bozmama detayına kesinlikle katılıyorum. İstanbul’u İstanbul yapan kuşkusuz tarihi ve kültürüdür. “Öyle ucundan azıcık dokunayım, bir şey olmaz” zihniyetiyle yapılan iş arapsaçına döner.

bpamir@htgazete.com.tr