Bugün 19 Mayıs… Atatürk’ün tüm mazlum uluslara örnek olacak Ulusal Kurtuluş Savaşı’nı başlatmak için Samsun’a ayak bastığı gün. Ve bu güzel günde kendi deyimiyle, “Atatürk’ün kızı” Türkan Saylan Hoca’yı ebediyete uğurluyoruz. Bu anlamlı günde veda etmek Türkan Hoca’ya yakıştı. Geride binlerce, on binlerce “Atatürk kızı” bırakarak, gönül huzuru içinde ayrıldı aramızdan. Mekânı cennet olsun, bütün Türkiye’nin başı sağ olsun.

Biraz daha yaşadı
Ne kadar sakin sakin söylemişti televizyonda:
“Benim biraz daha yaşamam gerekiyor” diye.
“Biraz daha” yaşaması gerekiyordu gerçekten ve biraz daha yaşadı.
Ölüme hazırlanırken, “kuvvetli şüphe” ile evinde, LAW silahı, suikast silahları, darbe planları aranınca, biraz daha yaşaması gerekiyordu. Gerekiyordu ki, son dersini verebilsin. O dersi de verdi. Gözaltına alınan Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nin yöneticilerinin hepsi serbest kaldıktan, Türkan Hoca’nın evinde silah, patlayıcı madde arayanlar mahcup olduktan sonra ölebilirdi. Öyle yaptı.
“Ben üzerime düşen görevleri yaptım, artık ölüme hazırım” dedi ve öldü!

Son ödülü: Ergenekon
Türkan Saylan Hoca’ya güzel ömrü için verilen ödülleri saysak bu yazıya sığmaz.
Ne yazık ki devletin verdiği son ödül, Ergenekon oldu. Ölümüne 5 kala terör örgütüne üye olmak “kuvvetli şüphesi”yle evi arandı. Ergenekoncu, terörist, darbeci, PKK destekçisi, Hıristiyan misyoneri ilan edildi!
Ergenekon soruşturmasında birçok uygulama eleştirildi. Ama herhalde, varıyla yokuyla kendini Ergenekon soruşturmasına adamışlara bile “Bu kadar da olmaz” dedirten Türkan Saylan Hoca’ya yapılan muameledir. Kamu vicdanında en küçük bir yer bulamayan bu muamele Türk halkı tarafından iade edilmiştir.

Bir çınar gibi
Türkan Saylan Hoca bir çınar gibiydi. Bir çınar gibi ayakta öldü. En büyük teselli, okulla buluşturduğu on binlerce kızımızdır.
Nerede bir insanlık varsa, nereye bir insanlık lazımsa orada mutlaka Türkan Hoca vardı. Onu cüzzam hastalarından sormak gerekir. Onu Posof’un mezrasından, Edirne’nin köyünden alıp okula, yurda yerleştirdiği kız çocuklarından sormak gerekir. Onu Cüzzamla Savaş Derneği’nden, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’ndeki mücadele arkadaşlarından sorup öğrenmek gerekir.
Atatürk’ün gösterdiği çağdaş uygarlık hedeflerine, ancak Türkan Saylan Hoca gibi değerlerle ulaşabiliriz. Özellikle kız çocuklarının eğitimden geçtiğini görmekle kalmayıp, ömrünü bu hedefe bahşedebilen Türkan Hoca’larla başarabiliriz.
Türkan Saylan, insan olmanın, hekim olmanın, eğitimci olmanın ne demek olduğunu bir ömür vererek kanıtladı. Abideleşmesi bundandır.

Ayıbı bile güzelleştirdi
Türkan Hoca, kendisine yapılan ayıpları bile güzelleştirecek kadar sağlam bir kişiliğe sahipti. Pencereden el sallarken, kapıda biriken sevenlerini sakinleştirirken, “Benim biraz daha yaşamam gerekiyor” derken yaptı bunu.
“Hıristiyan misyoneri” diyenlere, “Evet. Ben bir misyonerim. Cumhuriyet misyoneriyim” diye sakin sakin cevap verirken yaptı.
19 Mayıs’ta veda etmek yakıştı Türkan Hoca’ya…