Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanı Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan’nın Akademisyenlerin askerlik hizmeti verirken sadece bulunduğu bölgede değil, ihtiyaç duyulan yere giderek eğitim vermesi şartıyla askerlik hizmetini tamamlaması konusunda yeni bir çalışma başlatmasını olumlu bir adım olarak karşılıyorum.

YÖK başkanı her fırsatta öğretim üyesi ihtiyacı olduğunu söylemektedir. Bu uygulama ile ihtiyacın bir kısmı geçici bir sürede olsa karşılanabilir. Yeni kurulan tıp Fakültelerindeki öğretim üyesi ihtiyacının karşılanması için Mart 2009’da öğretim üyelerine rotasyon önerilmiş, bu girişim ciddi tepkiler almış ve danıştay tarafından da yürütmesi durdurulmuştu.

Bir taraftan yeni kurulan tıp fakültelerindeki öğretim üyesi ihtiyacının karşılanması için formüller üretilirken, diğer taraftan 18 Temmuz 2009 tarihinde yayınlanan uzmanlık ve yan dal uzmanlık tüzüğüne göre daha önce yan dal eğitimi almış halen üniversitelerde öğretim üyesi (Doç veya Yrd.Doç) olan doktorlar Sağlık Bakanlığı Tarafından Devlet Hizmet Yükümlüsü olarak devlet Hastanelerine veya eğitim araştırma hastanelerine atanmaktadırlar. Sağlık Bakanlığının bu atamalarda adil davrandığı da söylemez, bazı öğretim üyeleri kendi üniversitelerine Devlet Hizmet Yükümlülüsü olarak atanmakta iken bazıları Sağlık bakanlığı hastanelerine atanmaktadır. Sağlık Bakanlığı kadrolarına geçen öğretim üyelerinin hem özlük haklarında kötüleşme olmakta hem de hastaneleri alt yapısı yeterli olmadığı için verimlilikleri düşmektedir. Henüz öğretim üyesi olarak atanmamış fakat akademisyen olmak için tüm şartları yerine getirmiş olan çok sayıda uzman veya yan dal uzmanı da zorunu olarak devlet hizmet yükünlülüsü olarak atanmaktadır. YÖK’ün bir taraftan tıp Fakültelerine öğretim üyesi bulmanın formüllerini ararken diğer taraftan mevcut öğretim üyelerine ve öğretim üyesi olmak isteyen uzman/yan dalı uzmanı doktorlara sahip çıkmaması enterasandır.

Sağlık Bakanlığının halen uygulamakta olduğu ”Devlet Hizmet Hükümlüğü” uygulaması nedeniyle 19-20 yaşında tıp fakültesine giren bir öğrencinin tıp eğitimi, uzmanlık eğitimi, yapmış ise yan dal uzmanlık eğitimi, bu eğitimlerin her biri için ayrı ayrı olarak yaptığı devlet hizmet yükümlülükleri ve erkek ise askerlik hizmeti ile birlikte Yrd. Doç atanabilme yaşı yaklaşık 40-42’yi bulmaktadır. Artık tam gün uygulaması ile öğretim üyelerinin tatmin edici bir para kazamayacakları da dikkate alınır ise kimsenin bu yaştan sonra öğretim üyesi olmak isteği kalmayacaktır. Ayrıca, 42 yaşından sonra akademik hayata atılmak ve verimli olmak mümkün de değildir.

YÖK’ün askerlikle ilgili adımını olumlu karşılamakla birlikte aynı uygulamanın ”devlet hizmet yükümlüsü” olan öğretim üyeleri ve öğretim üyesi olmayı düşünün uzman doktorlar içinde yapılması için girişimde bulunulması gerektiğini düşünüyorum. Öğretim üyeleri devlet hizmet yükümlülüklerini üniversitelerde yapmalılardır, bu hak tüm öğretim üyelerine yönetmelik değişikliği veya genelge ile eşit şekilde tanınmalıdır. Sağlık bakanlığının insiyatifine bırakılır ise (halen bu şekilde uygulanmakta) adaletsiz atamalar yapılmaktadır.

Akademisyenlerin veya akademisyen olmak isteyenlerin kendi üniversitlerinde (veya kadrosu kendi üniversitesinde kalmak şartı ile ihtiyaç duyulan üniversitelerde) devlet hizmet yükümlülüklerini yerine getirmeleri mevcut öğretim üyesi ihtiyacının azaltılmasına katkıda bulunabilir, mevcut akademisyenlerin üniversitelerde kalmasını sağlar, akademisyen olmak isteyen kişi sayısının artmasına neden olabilir.

Yrd. Doç Dr Veli YAZISIZ