Bir Psikiyatristin Günlüğü

Psych-Istanbul, Cinema-Philia, Tiyatroseverler ve Hayata Dair Ayrıntılar…

"Fuat BEŞKARDEŞ" tarafından yazılmış yazıları görüntülüyorsunuz

Sağlık Bakanlığı Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürü Seraceddin Çom, eylül ve ekim aylarının grip aşısı dönemi olduğunu söyleyerek, ‘6 aydan küçük bebekler, yumurtaya karşı anaflaktik tarzda alerjisi olanlar yumurta yediğinde alerjik şoka girenler ve hamileliğin ilk 3 ayı içinde olanlar grip aşısı yaptırmamalıdırlar’ dedi. okumaya devam edin…

http://www.mustafa.com.tr/

Bu sayfaya girip lütfen fragmanı seyredin. Can Dündar hazırlamış, müzikler Goran Bregoviç’e ait… Fragmani bile cok etkileyici olan bu film 29 Ekim ‘de sinemalarda.. Siteyi de gezmenizi tavsiye ederim…

Selam ve sevgilerimle,

Dünya Gıda Programı (World Food Programme-WFP) kapsamında yapılan araştırmaların, düzenli olarak balık yiyenlerin fiziksel ve ruhsal sağlığının daha iyi olduğunu ortaya çıkardığı, balık etinde bulunan Omega-3 yağlarının depresyon ve enfarktüse iyi gelmesinin yanı sıra, antikanserojen etkisiyle de tümör ve kırışıklıkları önleyici etkisi bulunduğu belirtildi. okumaya devam edin…

Ilk dogumunu yaptiran stajyer doktor, yaninda kendisini izleyen hocasina sordu:
– Nasil buldunuz hocam?
Profesör:
– Iyi, iyi… dedi. Yalniz, dogumdan sonra annenin poposuna degil, bebegin poposuna saplak vurulur !..

***

Bir kalp doktoru ölmüs Cenaze töreninde güllerden dev bir kalp, kalbin ortasına tabutunu yerlestirmisler… Herkes doktorla ilgili anilarini anlatmis, ona son vazifelerini yapmislar, tabut kapanmis, güllerden kalp şeklinde bir çelengi üzerine koymuslar ve defnetmisler…

Bu hüzünlü tablo yasanirken kenarda kikir kikir gülen adama sormuslar, gülme nedenini… Sormayin demis… Ben jinekologum kendi cenaze törenimi düşünüyorum da….!

***

Bir gün profesörlerin aklina rahatsiz edici bir soru takilmis.
‘Esleriyle olan cinsel hayatlari acaba bir zevk mi yoksa angarya mi?’
Düşünmüşler aralarında tartismislar ve bir sonuca varamamislar.
İçlerinden biri ‘Docentlere danisalim bakalım onlar ne düşünüyor bu konuda’ demis gitmisler sormuslar.
Docentler düsünmüs ve ‘siz bilirsiniz hocam’ demisler proflara.
Proflar için bu soru karin agrisi olmus.
Gidip yardimci doçentlere basvurmuslar, onlar da bir süre düşünüp ‘siz daha iyi bilirsiniz’ içinde bir de asistanlara soralım demişler.
Neyse SIKILA SIKILA sormuşlar.
Sizce bizim eşlerimizle olan cinsel hayatimiz bir zevk midir yoksa angarya mi?’
Asistanlar hep bir agizdan ‘ZEVK’ diye bagirmislar.
Proflar sasirmis bu çabuk ve net cevaba.
Merak etmişler, ‘Neden?’ diye sormuşlar asistanlara.
Neden bu kadar emin ve çabuk cevap verebildiniz?’
Asistanlar cevap vermiş: Angarya olsaydi bize yaptirirdiniz’

***

Dünyanın en ünlü kalp doktoru De Bakey’ın arabası bozulmuş, arabasını tamire götürmüş. Tamirci arabasinin kaputunu açmis ve De Bakey’e dönerek: ‘Size birşey soracagim neredeyse ben ve siz ayni isleri yapiyoruz mesela ben simdi itina ile kaputu açacagim bir bakışta problemin nerde olduğunu anlayacagim, kapakciklari temizleyeceğim, gerekirse kabloları, motor yağını değiştireceğim, hatta çok gerekli ise motoru çikarip yerine yenisini takacagim!!. Söylesenize nasıl oluyorda siz milyon dolarlar kazaniyorsunuz ama ben metelige kursun atiyorum?’
Bunun üzerine De Bakey tamircinin kulağına eğilmiş ve şöyle demiş: ‘BUNLARIN HEPSiNi MOTOR ÇALISIYORKEN YAPMAYI DENESENiZE!!!’

***

Psikiyatrist başvuran adam; Geceleri uyuyamiyorum efendim, sürekli yatağin altinca biri varmış gibi geliyor yatağin altina iniyorum bu seferde sanki yatağin üzerinde birileri varmış gibi geliyor.
Doktor da; alti aylik bir çalışma sonucu bu sorunu hallederiz.
Peki vizite ücreti ne kadar? seans başi 50 dolar haftada üç seans.
Tabi adamin gidış o gidış.
Doktor bir kaç ay sonra sokakta hastaya rastlamış gicık bir şekilde gülerek; ne oldu hastaliktan kurtulabildin mi?
Adam da gülerek; evet hemde bir şışe şaraba hallettim.
Doktor çok şaşirmış; nasıl yani?
Sizden çiktiktan sonra birahaneye uğradim, birami içerken yanimdaki berduşla dertleştik, ona bir şışe şarap ismarladim o da bana karyolanin bacaklarini kesmemi tavsiye etti.

***

– Doktor beni morga mi götürüyorsunuz? ..
– Evet.
– Ama ben daha ölmedim ki…
– Olsun biz de daha gelmedik zaten..

Tartışmasız, son 26 yıldır pop müziğin divası olan, dünyadaki akımları belirleyen, yaptığı her işle olay yaratan, medyanın ilgi odağı, gönüllerin kraliçesi Madonna; artık 50 yaşında. Esquire dergisi yeni albümü ‘Hard Candy’ ile yine listeleri zorlayan bu 50’lik çıtırın hayatını mercek altına aldı. İşte Madonna’yı Madonna yapan 30 neden: okumaya devam edin…

ABD’de yayınlanacak albüm öncesi gittikleri Bodrum’a yerleşen Sertab Erener, “Beni şehir hayatı beslemiyor” diyor. Milliyet Gazetesi yazarı Ali Eyüboğlu’nun sorularını yanıtlayan sanatçı Demir Demirkan’la yerleştiği Bodrum günlerini anlatıyor:

Şov dünyasının kalbi İstanbul’da atıyor ama siz sevgiliniz Demir Demirkan’la Bodrum’a yerleştiniz, niye?

Aslında biz buna karar verdiğimizde Demir’le amacımız yaz – kış Bodrum’da yaşamak değildi. Bir albüm yaptım 24 Şubat 2009’da Amerika’da yayınlanacak. O albümün çalışmaları için gitmiştik. Üç ay orada yaşayınca dedik ki biz galiba bunu başarabiliriz.

Hangi mevsimin üç ayından bahsediyoruz?

Yazdı… Ama Bodrum çok büyük bir yer. Bodrum deyince hangi Bodrum’u kastettiğiniz de önemli. Türkbükü’nde kendini göstermekten bahsetmiyorum ben. Bayağı insandan kaçtık projesinin hayata geçmesinden söz ediyorum… Şehirden gına geldiği için yalnız kalıp, biraz izole olmak istedik. Motivasyonumuzu biraz daha güçlendirmek ve üretmek, iyi hava, hayvanlar, doğa adına gittik oraya… Ve çok da iyi ettik. Bu yaz sonu iki yılı doldurmuş olacağız Bodrum’da…

Hayvan derken çiftliğiniz mi var?

Yok yok.. Doğadaki hayvanları kastediyorum. Sincaptan tutun kertenkeleye, yaban domuzdan ineğe kadar her hayvan var. Kartallar uçuyor. Bizim de kedi ve köpeğimiz var… okumaya devam edin…

Madonna’nın Türkiye’deki en yakın takipçileri olan Demet Akalın ve Hande Yener, sanatçıyı canlı izlemek için yollara düşüyor.

Hande Yener ve Demet Akalın geçen yıl ciddi bir polemik yaşamış, bu tartışma daha sonra “Madonna’yı taklit eden kim?” sorusunu gündeme getirmişti. Çünkü sahne şovu ve kostümleri nedeniyle Yener’e “Çakma Madonna” diye laf atan Akalın, çok geçmeden Madonna taklitçisi durumuna düşmüş, 2004 yılında çektiği “Banane” klibinin Madonna’nın rol aldığı bir reklam filminin kopyası olduğu öğrenilmişti.

Yaşanan olaylar nedeniyle Madonna’nın Türkiye’deki takipçileri ilan edilen ikili, sonunda örnek aldıkları sanatçıyı canlı olarak izleme fırsatı yakaladı. Yener ve Akalın, “Sticky&Sweet” adlı turnesi kapsamında verdiği konserler için bilet bulmayı başardı. Ancak ikilinin konser tarihi ve yeri birbirinden farklı… Yener, 4 Eylül’deki Dusseldorf konseri için yerini günler öncesinden ayırtırken, Hande Yener ise 27 Eylül Atina konserine bilet aldı.

Sertab Erener’in sanat hayatındaki 15.Yıl konserinden oluşan konser kayıtları DVD olarak Ekim ayında piyasaya çıkıyor. Hazırlıkları uzun bir süredir devam eden ve 11 Eylül 2007 tarihli Açıkhava konserinin görüntülerinden derlenen proje konser yanısıra içerdiği özel bölümleriyle de çok konuşulacak. Konserde Sertab’a düetleriyle eşlik eden Sezen Aksu, Demir Demirkan, Levent Yüksel, Özge Fışkın ve Nil Karaibrahimgil ile yaptıkları performanslar dışında Sertab’ın tek başına söyledigi parçalar da yeralıyor. Öte yandan DVD’nin müzik kanallarına dağıtılacak ilk videosu ise Sezen Aksu, Levent Yüksel, Sabri Tuluğ Tırpan ve Sertab’ın birlikte seslendirdiği “Masal” olacak.

TV Servisi – Günümüzün karmaşık dünyası üzerine komik ve duyarlı bir deneme olan İspanyol Pansiyonu”, bu akşam tv8’de ekrana geliyor. Yönetmenliğini Cedric Klapisch’in üstlendiği film aynı zamanda, farklı milliyetlerden kişilerin Avrupa Birliği altında armoni içinde yaşama çabalarını da yansıtıyor.

İspanyol Pansiyonu”, yönetmen Klapisch’in arada başka tarzlar denedikten sonra, uluslararası alanda ün kazanan “Herkes Kendisini Arar” tarzında çektiği hoş bir yapım. Klapisch bu filminde de, öyküsünü belirli bir çevrede yaşayan karakterler üzerinden geliştiriyor. Bu kez herbirinin kendine özgü dünyası olan bir grup öğrenciyi ele alıyor. Yönetmen Cedric Klapischin, New Yorkda film öğrencisi olarak yaşadığı kişisel deneyiminden ve Barcelonada öğrenci olan ablasını ziyaret etme anılarından yola çıkarak gerçekleştirdiği İspanyol Pansiyonu”, öğrenci değişim programıyla İspanyaya giden Xavier (Romain Duris) adlı Fransız bir öğrencinin, komik, dokunaklı ve kesinlikle eğlenceli öyküsünü anlatıyor.

Xavier, Parisde yaşayan, yakışıklı bir ekonomi öğrencisidir. Babasının bir arkadaşı, mezun olunca ona Maliye Bakanlığında iş bulacağına söz verir. Adamın tek koşulu, delikanlının İspanyolca öğrenmesidir. Bu fırsatı kaçırmak istemeyen Xavier hemen, öğrenci değişim programı Erasmusa başvurur ve bol bol kağıt damgalatmak zorunda kaldığı zor bürokratik engelleri aşarak Barcelonaya gitmeyi başarır. Arkasında annesini ve kız arkadaşını bırakan genç adam, Barcelonada kalacak bir yer ararken karşısına, farklı milletlerden yedi öğrencinin kaldığı bir apartman çıkar. Xavier, İngiliz, Amerikalı, Belçikalı, İspanyol, İtalyan, İskandinav ve Alman arkadaşlarına hemen ayak uydurur. Daha uçaktayken tanıştığı, Fransız nöroloğun karısıyla (Judith Gordeche) bir ilişkiye girip, Paristeki sevgilisine (Audrey Tautou) ihanet ederken, ders çalışmayı da ihmal etmeyerek kendini bile şaşırtır.

Film, bundan sonra, birbirlerini tanımayan ve hepsi öğrenci olan bu gençlerin tanışmalarını, kaynaşmalarını, kavgalarını, barışmalarını, kısaca günlük hayatlarını anlatır.

Yönetmeninin 2005de Rus Bebekleri adlı bir devam filmiyle sürdürdüğüİspanyol Pansiyonu”, pek çok festivale katıldı ve En İyi Film ve En İyi Yönetmen dahil tam 6 dalda, Fransız Oscarı Cesar Ödüllerine layık görüldü.. Kaçırmayın…

İspanya’da bir pansiyonda kalan öğrencilerin yaşadıkları anlatılıyor.

Fransız öğrencinin arkadaşları

İspanyol Pansiyonu – Lauberge Espagnole / Yönetmen: Cedric Klapisch / Oyuncular: Romain Duris, Judith Gordeche, Audrey Tautou, Cecile de France, Kelly Reilly / 2002 Fransa-İspanya yapımı, 100 dk.

tv8 21.00

Marilyn Monroe, ölümünün üzerinden 46 yıl geçmesine karşın gençlerin giyim stilini etkilemeyi sürdürüyor. 2000’li yılların gençleri saç stilinden giyiniş tarzına Monroe’yu taklit ediyor. Buradan yola çıkan ünlü aktrisin menajeri Anna Strasberg, Monroe’nun iç çamaşırı ve diğer kıyafetlerinden esinlenerek tasarlanan bir koleksiyonu piyasaya sürmeyi planlıyor. Strasberg ve işbirliği yapacağı giyim firması, uzun ve zorlu bir hukuki mücadele sonunda oyuncunun 400 fotoğrafının yayın hakkını elde etti!