Dünya Gıda Programı (World Food Programme-WFP) kapsamında yapılan araştırmaların, düzenli olarak balık yiyenlerin fiziksel ve ruhsal sağlığının daha iyi olduğunu ortaya çıkardığı, balık etinde bulunan Omega-3 yağlarının depresyon ve enfarktüse iyi gelmesinin yanı sıra, antikanserojen etkisiyle de tümör ve kırışıklıkları önleyici etkisi bulunduğu belirtildi.

Savaş Kürklü

Ağırlıklı olarak balıkla beslenenlerin, et ve sebze ağırlıklı beslenenlere oranla ortalama yaşam süresinin daha uzun olduğuna vurgu yapılan araştırmada, aynı kişilerin daha mutlu bir yaşam sürdüğü, fiziksel direncinin daha güçlü olduğunun saptandığına da yer verildi.WFP’ye bağlı olarak öncelikle beslenme konusunda çalışma yürüten uzmanların yaptıkları araştırmalara göre, tuzlu su balıklarının etinde bulunan özel bir yağ grubu (Omega-3 yağları), total kolesterol seviyesini düşürüyor ve kalp-damar sisteminin daha iyi çalışmasını sağlıyor. Araştırmada, Omega-3 yağlarının kalp-damar sistemi üzerindeki koruyucu etkilerinin 6 hafta boyunca günde 100 gr. balık tüketenlerde kendini belirgin gösterdiğine işaret edilerek şöyle deniliyor:“Ancak düzenli olarak, haftada 3-4 kez balık tüketildiğinde organizmaya, kalp-damar hastalıklarını önlemek için yeterli miktarda Omega-3 yağları sağlanmış oluyor ve bu yağlar enfeksiyonlara karşı vücudun savunma sistemini güçlendiriyor, beyin ve hücre gelişimine katkıda bulunuyor, yaşlanmayı biraz da olsa yavaşlatıyor. Ayrıca yeterli miktarda balık tüketenlerde depresyon gibi vakalar da az görülüyor. Bu yüzden, kırmızı ete oranla yağ içeriği ortalama yüzde 20 daha az olan balığın düşük kalorili diyet uygulayanlar için de önemli bir besin maddesi olduğu unutulmamalı.”Balıktaki Omega-3 yağının yetersiz alımıyla kanda bulunan ve mutluluk duygusu üzerinde etkili olan serotonin seviyesinin düşük olması arasında bağlantı olduğuna, bunun da depresyona yol açtığı kaydedilen raporda bu konu da şöyle aktarılıyor:“Amerika’da 44 kişi üzerinde yapılan araştırma, günde 100 balık yağı alımının 4 ay sonra depresyonu azalttığını ortaya koydu. Bir başka araştırmaya göre, kandaki yüksek Dha seviyesi (omega-3 yağının bir komponenti) beyin sıvısındaki ‘rahatlık-mutluluk’ hisleriyle bağlantılı bir sinir iletkeni olan serotonin seviyesine katkıda bulunuyor. Ayrıca; 11 ülkede yürütülen araştırmalar, depresyon oranıyla tüketilen balık miktarının ters orantılı olduğunu kanıtlıyor. Yine Amerika’da 12 yıl süreyle 80 bin hemşire üzerinde yapılan bir başka araştırma, haftada bir balık yiyen kadınların enfraktüs geçirme olasılığının, ayda bir kez balık yiyenlere oranla yüzde 22 daha az olduğunu, haftada beş kez balık tüketenlerin enfarktüs riskinin yarı yarıya azaldığını gösteriyor.”Raporun, Avustralya’da yapılan bir araştırmaya dayandırılan ve beslenmenin cilt yaşlanmasıyla ilintili olduğunu açıklayan bir başka bölümünde ise özellikle bol sebze, zeytinyağı, balık yiyen insanların cildinin daha az yaşlandığına, kırışık sorunuyla daha geç tanıştığına vurgu yapılıyor. Balığın cilt yaşlanmasını önleyici etkisini, güneşin ultraviyole ışınları gibi atmosfer etkenlerinin neden olduğu zararları hafifleten antienflammatuar özelliğine bağlayan raporda, Omega-3 yağlarının antikanserojen etkisininın tümör ve kanserli hücrelerin kan dolaşımı yoluyla vücudun diğer bölgelerine yayılması (metastas) oluşumunu azalttığı da belirtiliyor.