Kanal:CNBC-E
Tarih:25.06.2008
Saat :22:00
Türü :Yabancı Sinema
Yönetmen: Michael Haneke
Oyuncular: Ulrich Mühe, Susanne Lothar, Stefan Clapczynski, Frank Giering, Arno Frisch.
Yapım Yılı: 1997 / 108 dk.

Nedensiz şiddeti konu alan “Funny Games” ilk kez gösterildiğinde Cannes seyircisini derinden sarsmıştı. Film seyircisi üzerinde bugün de hemen hemen aynı etkiye sahip.

Anna, ailesiyle haftasonu için göl kenarındaki evlerine gitmiştir. Kocası ve oğlu tekneyle uğraştığı sırada, nazik bir delikanlı kapıyı çalar, yumurta rica eder. Çocuk yumurtaları kırınca, Anna ona başka yumurta vermeyi teklif eder, ancak konuşma farklı bir yön alır. Paul’un tavrı değişir, derken arkadaşı Peter gelir. Evsahibi Georg geri dönünce ikisinden de evi terk etmelerini ister. Ama iki yabancı bu isteği reddeder.Toplumumuzdaki vahşeti bize göstererek sarsılmamızı isteyen Michael Haneke, izleyen herkesi gerçekten de titretip kendine getiren Funny Games’le hayatlarımıza girdi. Senarist/yönetmen, filmiyle sinemaya yansıyan şiddeti kanıksamamızı eleştiriyor. Bu nedenle de bizi nedensiz bir şiddet örneğiyle sarsıyor. Kısa bir tatile çıkan hali vakti yerinde Alman ailesi, (baba Georg (Ulrich Mühe), anne Anna (Susanne Lothar), oğul Georgie (Stefan Clapczynski) ile kapılarını çalan ve her halleriyle “iyi çocuk”lara benzeyen Peter (Frank Giering) ve Paul (Arno Frisch) arasında ciddi bir fark yok gibi. Gençlerin bu zararsız aileye düşman olması için de bir neden yok. Zaten düşman değiller, sadece oyun oynuyorlar – komik bir oyun. Doğrusu, adıyla bu kadar çelişen film az bulunur. Funny Games 1970’lerin en amansız “evi işgal” filmlerini bile mumla aratıyor.

O filmlerle arasındaki fark ise, Haneke’nin filmindeki şiddet nedensiz olduğu halde insana son derece gerçekçi gelmesi. Aslında, başlangıçta Anna gibi biz de kapıyı çalan Paul’dan hiç şüphelenmiyoruz, biz de aldanıyoruz. Çünkü hem daha sonra yapılanların bir gerekçesi yok, hem de Paul’u oynayan Arno Frisch yakışıklı bir delikanlı. Aslında Funny Games’ten beş yıl önce, henüz 17 yaşındayken gene Haneke’nin yönettiği ve aynı derecede rahatsız edici olan Benny’s Video’ya adını veren karakteri de oynamıştı ama biz o filmleri genellikle daha sonra gördük. Funny Games, bir seyircinin hayatındaki “Unutulmayacak film” tecrübelerinden biri. Gerçi Peter ve Paul zaman zaman kameraya, yani seyircilere hitap ediyorlar, hatta bir sahneyi baştan oynatmayı bile talep ediyorlar ama bu Brechtiyen girişimler bile işin gerçekliğine sekte vurmuyor. Tam tersine, sanki daha da vurguluyor. Şiddet olaylarının biz görmezken meydana gelmesi ise gerginliği daha da arttırıyor. Haneke, sarsmak istediği seyirciyi çok iyi tanıyor, onun eğilimlerini biliyor. Filmde son derece çarpıcı gerilim anları var, zaten filmin tamamı bir gerilim kafesiyle örtülmüş gibi. Haneke kara mizah örnekleri bile sunmuş. Oyuncuların iyi performansları da filmin etkisini arttırıyor. İnsanın “korku filmi” demeye dili varmıyor ama, yönetmeninin seyircileri şiddet eğilimleri yüzünden cezalandırmak için yaptığı Funny Games, seyircisini korkutan bir film.