Güngör Mengi
 
 İnkâr çağına veda özlemiVeda filmi övgüyü hak ediyor. Başta Livaneli emeği geçen herkese teşekkür ediyorum.

Bu gecikmiş bir film kritiği değil, bir sitem bir isyan yazısıdır.

Veda bir Atatürk filmi. Atatürk’e aklının ve kalbinin gözüyle bakabilen seçkin bir sanatçının saygılı, dengeli ve gerçekçi çabası baştan sona kendini gösteriyor.

Atatürk’e saldırma heveslerinin teşvik gördüğü bir inkâr devrinde yaşıyoruz maalesef ve bu çirkinlik çok uzadı.

Zülfü Livaneli’nin filmi, inkâra ve inkârcılara sanatın soylu diliyle verilmiş doğru bir cevaptır. Mutlaka görün..

Atatürk’ün abartılı övgülere ihtiyacı yok. Kadir, kıymet bilen bir ruh, sanatın ve teknolojinin böyle yapıtlar için talep ettiği özveriyi cevaplasın, bu yeter!

Veda yalnız güzel bir senaryoya dayanmıyor, son teknolojiyi kullanarak bu alanda çağdaş kaliteyi de yakalıyor.

Oscar ödüllerinin dağıtıldığı gece Veda ekibinde çalışan Aldo Signoretti ve Vittorio Sodano yönetimindeki makyaj ekibinin “İl Divo”daki performansları ile Oscar’a aday gösterildiğini bilmem kaç kişi fark etti?

Dikkat ettiyseniz filmi kötüleyenler, yapıtın teknik kalitesindeki üstünlüğü bile kabul edemediler. Çünkü etkilediklerini düşündükleri insanların filmi merak etmelerine fırsat vermemek gibi bir misyon taşıdıklarına inanıyorlar.

Dağ eteğindeki fareler

Livaneli Atatürk’te olmayan kusurları üretse, bazı insani zaaflarını büyütse kuşkusuz yaklaşımları farklı olacaktı.

Kır fareleri, borçlu oldukları dağların yüceliğinden şikâyet edebilirler. Ama insanlar bağımsız bir devletin onurlu vatandaşları olma imtiyazını borçlu oldukları atalarına fareler gibi bakabilir mi? Bakabiliyor.

İşte Veda yüzünden bu inkârcı ve kindar zavallıların kendilerinden geçtiklerini izliyoruz.

Atatürk’e sevgiyle bağlı bir ülkede yaşadıklarını unutuyorlar, ifade özgürlüğünü iftira atma ve halkın değerlerine küfür etme özgürlüğü sanıyorlar.

Dine dayalı bir rejim özlemi içinde olanların Atatürk düşmanlığını anlamak mümkündür. Türkiye’ye zarar vermek istiyorsanız Atatürk’e saldıracaksınız.

Nitekim ırkçılığa dayalı bölücülük yapanlar da aynı yolun yolcusudurlar.

Bunların hiçbir ahlâkî gerekçeleri olamaz.

Hele kendilerini demokrat ve solcu liberal diye tarif eden insanların hiç olamaz.

Düşmanlık kör etmiş

Bunlardan biri geçen gün “Zülfü beyin yaptığı, çağını kapatmış, yalan ve efsaneyle örülmüş bir hikâyeyi canlandırma çabası” demiş.

O nasıl çağını kapatmış yalan bir hikâyenin kahramanıdır ki yüzüncü doğum yıldönümünü UNESCO dünyada Atatürk Yılı kabul etmiş ve tarihi kararında onu şu nitelikleriyle değerlendirmiştir:

“Uluslararası barış ve anlayış yolunda çaba harcamış üstün bir kişi; Olağanüstü bir devrimci; Sömürgecilik ve emperyalizme karşı savaşan ilk önder; İnsan haklarına saygılı, dünya barışının öncüsü, insanlar arasında hiçbir renk, din, ırk ayrımı gözetmeyen eşsiz devlet adamı; Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu.”

Atatürk çağını kapatmış değil çağını aşan bir liderdir.

ABD Başkanı Obama Türkiye’ye geldiğinde onun ufuk açıcı liderliğinin bugün bile insanlığı aydınlattığını söyledi.

Rusya’ya, Almanya’ya, İtalya’ya gitse parlamentolarında Stalin, Hitler, Mussolini için söyleyebilir mi aynı şeyi?

Atatürk inkârcılığı üreten hastalığa ve inkâr çağına veda edeceğimiz günlere özlemle…