Otizm, her 150 çocuktan birini etkiliyor. Erkek çocuklardaki yaygınlık, kızlardan 3-4 kat daha çok. Çocuklar arasında en hızlı yaygınlaşan nörolojik bozukluk olarak tanımlanan otizmin bilinen en etkili tedavisi, yoğun bireysel eğitim. Bu özel eğitimin, yoğun ve kesintisiz olarak, yılda 12 ay, haftada en az 20, ideal olarak da 40 saat uygulanması gerekiyor.

Cumhuriyet / Hafta Sonu– 2 Nisan “Dünya Otizm Farkındalık Günü” olarak ilan edildi. Birleşmiş Milletler tarafından alınan bu karar, tüm dünyada, otizm konusunda farkındalık yaratmayı ve otizm ile ilgili sorunlara çözüm bulmayı amaçlıyor. 2 Nisan’da başlayan “Otizm Farkındalık Ayı” çerçevesinde otizmle ilgili araştırmaların teşvik edilmesi, erken teşhis ve tedavinin yaygınlaştırılması hedefleniyor.

Türkiye’de otizm alanında çalışan 16 sivil toplum kuruluşunun bir araya gelmesiyle oluşan Otizm Platformu, “Otizm Farkındalık Ayı”nda, herkesten, otizm alanında yeterli eğitim ve sosyal hakların elde edilmesi için uğraş veren dernek ve vakıflara destek istiyor.

Günümüzde her 150 çocuktan birini etkileyen otizm, dünya genelinde hızla yaygınlaşan bir hastalık olarak görülüyor. İstatistiklerin, genetik temelli olduğunu gösterdiği otizm, ülke, ırk, kültür ya da sosyo-ekonomik fark gözetmiyor.

Türkiye’de, 450 bin otizmli yetişkinin ve 0-14 yaş grubunda 125 bin otizmli çocuğun bulunduğu tahmin ediliyor.

Erken teşhis ve tedavinin önemi

Otizm tanısı, 12 aylıktan itibaren konulabiliyor. Otizmin bugün için kabul edilen en önemli tedavi aracı, erken yaşta verilmeye başlanan yoğunlaştırılmış ve bireyselleştirilmiş özel eğitim. Bu eğitimin, uzman-eğitimci-aile üçgeninde bir ekip oluşturularak uygulanması gerekiyor.

Dış görünümleri ile diğer çocuklardan farklı olmayan otizmli çocuklar, sosyal ilişkilerde güçlük çekmeleri, iletişim zorlukları ve davranış takıntıları ile diğer çocuklardan ayrılırlar.

Belirtiler neler?

• Çocuğunuz sizinle ve başkalarıyla göz kontağı kurmuyorsa,

• Adı söylendiğinde ya da çağrıldığında dönüp bakmıyorsa,

• Söyleneni işitmiyor gibi davranıyorsa,

• Konuşmada yaşıtlarının gerisinde kalmışsa,

• Başkaları ile söyleşiyi başlatma ya da sürdürmede belirgin bir bozukluğu varsa,

• Basmakalıp, yineleyici ya da özel bir dil kullanarak garip konuşuyorsa,

• Anlamsız gülme ya da ağlama krizleri varsa,

• Parmağıyla istediği şeyi işaret ederek göstermiyorsa,

• Oyuncaklarla oyun oynamayı beceremiyorsa,

• Yaşıtlarının oynadığı oyunlara ilgi göstermiyorsa,

• Ellerini kanat gibi çırpma, parmak uçlarında yürüme, kendi çevresinde ya da eşya etrafında dönme, sallanma, çırpınma şeklinde garip ve yineleyici hareketleri varsa, zaman kaybetmeden Çocuk Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı bulunan üniversite hastanelerine ya da Çocuk Ruh Hastalıkları Uzmanı ya da Çocuk Nörologu bulunan devlet hastanelerine başvurmalısınız.