Her şey İtalya’da ortaya çıkan yavaş yemek (slow food) fikriyle
başladı. Giderek yaygınlaşan hızlı yemek (fast food) ve hızlı yaşam
alışkanlığına karşı, yöresel yemek türlerinin azalmasını önlemek ve
insanların yedikleri yiyeceklerin nereden geldiğine, lezzetine
duydukları ilgiyi tekrar arttırmak amacıyla, 1989 yılında başlatılan
bu akım şu üç temel ilkeyi benimsiyor: Küçük, basit ve sürdürülebilir
olma.

Ancak bu akım daha sonra basit bir girişim olmaktan çıkıp yavaş,
dikkatli, doğru ve keyifli yaşam prensibine dönüştü. Bu fikir gündelik
hayatımızdaki birçok işte uygulanabilir.

Yavaş Ev (Slow Home)

Yavaş Ev (Slow Home) önerisinin sahibi, mimar John Brown. “Ucuz ve
kolay ama bir o kadar da yetersiz ve sıkıcı olan banliyö hayatı, tıpkı
hızlı yemek (fast food) gibi giderek yayılıyor,” diyen Brown Yavaş Ev
akımı hakkında şunları söylüyor: “Adını, yemek endüstrisinde bir tepki
olarak gelişen yavaş yemek hareketinden alan bu akım; insanların,
yedikleri yiyecekler hakkında bilgi sahibi olmasını destekleyen yavaş
yemek hareketine benzer bir yolla, kişilerin tek bir kalıptan çıkmış
gibi görünen ve birbirinden hiçbir farkı olmayan evlerin hızlı
dünyasının bir adım gerisinde durup, tasarımlar hakkında bilgi sahibi
olmalarını sağlıyor.” John Brown ideal yavaş evi bulmak için 10
aşamaya dikkat edilmesini öneriyor. Bu aşamalar arasında, yerellik,
yeşillik, küçüklük ve sadelik de var.

Yavaş Şehirler (Slow Cities)

Yine yavaş yemek fikri üzerinden gelişen Yavaş Şehirler akımı da
İtalya’da başladı. Der Spiegel’e göre, Yavaş Şehirler, küçük kentlerin
yerel değerlerini korumalarını ve bunun için de bir takım kurallara
uymaları gerektiğini savunuyor. Bu kurallardan bazıları şunlar: Kent
merkezlerine araba girişi yasaklanmalı, kent halkı sadece yerel
yiyecekleri tüketmeli ve sürdürülebilir enerji kullanmalı. Bu
kentlerde süpermarket zinciri ya da McDonald’s aramak anlamsız.

Yavaş Seyahat (Slow Travel)

İsveç’te başlayan yavaş seyahat hareketi kapsamında, bu yaz 8.000 tren
seferi sözleşmesi yapıldı. Tren seferlerinin biletlerini sadece
hevesli, ekonomik seyahat meraklıları değil, uçma korkusu yüzünden
şimdiye kadar hiçbir yere gidememiş olan kişiler ve çocukluklarındaki
uzun tren yolculuklarının nostaljisini yaşamak isteyen emekliler de
aldılar.

Yavaş Uçuş (Slow Flying)

Çok daha az yakıt harcayan ve daha aşağıdan uçan uçaklar geri döndü.
50 yıl önce Avrupa’dan New York’a uçabilmek için Gander, Reykjavik ve
Shannon’da durmanız gerekirdi. Yavaş ve alçaktan uçarak ancak bir gün
içerisinde New York’a ulaşırdınız. Yavaş yaşam prensibini bu alanda
uygulayabilmek için uçmaya bir son vermemiz gerekmiyor ama uçuşu
yavaşlatarak tadını çıkarabiliriz.

Yavaş Tasarım (Slow Design)

Gastronomi kökenli atası gibi, yavaş tasarım da tamamen dizginleri
biraz geriye çekerek, işleri, sorumluluk bilinciyle ve daha iyi
yapabilmek için biraz zaman ayırmakla ilgili. Bu sayede hem tasarımcı,
hem satıcı, hem de kullanıcı bu işten keyif alabiliyor.

Yavaş yemekte olduğu gibi, burada da işin özünde yerel malzeme
kullanımı, sosyal ve çevresel yükümlülüğü de göz önünde bulundurarak,
malzemeyi bir araya getirmek ve üretmek amaçlanıyor. Hepsinden
önemlisi, yavaş tasarım hareketi, büyük bir hızla yaşamakta olduğumuz
21. yüzyılda, gündelik hayatın temposunu kontrol edebilmemiz için,
tasarımların özenli, sistemli ve yavaş üretilmesinin ve tüketilmesinin
önemini vurguluyor.

Yavaş Moda (Slow Fashion)

Hızlı moda, stili demokratikleştiriyor. Pistlere yönelen bakışlar,
Target, Old Navy ve H&M bütçesiyle, müşterileri için modayı
olabildiğince çabuk kopyalıyor. Marc Jacobs gibi tasarımcılar, ikinci
ve üçüncü bayiliklerini açarak, kitlelere bir parça hüner satın alma
fırsatı sunuyorlar. Modanın ömrünün kısalmasıyla birlikte,
kıyafetlerin dayanıklılığına duyulan ihtiyaç da azalıyor. Bu durum
üretim fazlasına ve tek kullanımlık giyim alışkanlığına sebep oluyor.
Yemekte olduğu gibi, modada da kıyafeti kimin, nasıl yaptığı ve buna
bağlı olarak sosyal ve çevresel etkileri önem kazanıyor.

Yavaş yemek hareketi, bir lokma yemeğin büyümesine, tadına
odaklanarak, tüketicilerin insan ve çevre ile ilgili tercihlerini,
kaynakların şeffaflığı üzerinden yansıtmamıza yardımcı oluyor. Londra
Tasarım Haftası’nda da, Estethica sergisindeki tasarımcılar, benzer
bir dil kullanarak tasarım ve üretim süreçlerini anlattılar. Yavaş
moda, bilinçli tercihlerin başladığı giyim ve aksesuarların iyi ödeme
yapılan tasarımcılar tarafından hazırlanması ve yıllarca
kullanılabilir olması anlamına geliyor.

Yavaş Arabalar (Slow Cars)

Petrolün en yoğun kullanıldığı ve küresel ısınmanın patlak verdiği bu
zamanlarda, belki de yavaş yemek akımı gibi, bir de daha küçük ve daha
yavaş arabaların kullanılacağı, yavaş araba akımına ihtiyacımız
olduğunu söyleyebiliriz. Yeni teknoloji ürünü, hidrojen arabalarına ya
da yolları pelteye çeviren büyük SUV lastiklere ihtiyacımız yok, daha
küçük, düşük hızlı ve iyi arabalar yeterli.

Kaynak:
http://www.arkitera.com/h36870-hayatimizi-degistirebilecek-7-yavas-akim.html