Yazar / Nedim Atilla

Beni niye sevmiyorsunuz? Evet ya… Beni niye sevmiyorsunuz? Hiç sevmediniz, ama niye? Bu sorum siyasetçilere, medyaya, acil > servisteki hasta yakınları na, belki de size… Eğer cevap verebiliyorsanı z evet bu sorum size de.

Ben kim miyim? Ben sade bir vatandaş ve basit bir doktorum. Ne sağlıklı yaşam kitabı yazdım. Ne Uzakdoğu’dan tamamlayıcı tıp yöntemleri getirdim. Ne de medyatik birinin özel doktoruyum. Bu yüzden mi sevmiyorsunuz beni? Ama ben on yıl üniversite düzeyinde okudum. O yıllarla birlikte, otuz yıldır mikroplarla, balgamla, kötü kokularla sağlı ksız ve havasız ortamlarda yemek ve uyku zamanları m size hiç benzemeden yaşı yorum. Her an sizler ızdırap içinde kapımı çalacaksınız diye bekliyorum. Benim işim bu.

Nasıl anlamadım? Kapımı hiç çalmayacak mısınız?
Siyasetçi, kabadayı, basın  mensubu, bankacı, işadamı olduğunuz için bana hiç ihtiyaç duymayacak mısı nız? Emin misiniz?
Ben ne Doğu’ya gitmem dedim ne Boğaz’da villalar istedim ne de size saldırdım, yumruk attım. Bu kadar zor, pis, sorumluluk taşıyan işim için, sizlerin ağrılarını gidermenin karşılığında, ben sadece; bir evim bir arabam olsun, beni okutan anama babama bayramlarda güzel bir hediye alabileyim,  ben de çocuklarıma bana verilen imkanları verebileyim,  eşimin yanında gururla  dolaşabileyim istedim. Ben Doğu’ya pratisyen olarak gidip daha da zor
koşullarda, yokluk içinde çalışayım ama iki sene sonra istediğim ihtisasa  girip uzman olmak istedim. Uzman olduktan sonra da Doğu’ya gideyim ama iki sene sonra kendim ve ailem için istediğim yerlerde çalışacak bir hastane istedim.
Üniversitelerde kariyer yapmak için öğretim üyelerinin çantasını taşımak istemedi m. Çalıştığım hastanede hastalarıma en az 15 dakika ayırmak ve başarılı olmak istedim. Sizlerden hastane istedim. Muayenehane açmak ve ille de bana muayene olmak’ isteyenlere meslek odamın asgari ücretlerinden  hizmet vermek istedim. Bu değerler üzerinden vergi vermek istedim.

Hastalarımla aramda para olmasın, ben paramı hastamın kurumundan,sigortası ndan almak istedim. Benden günde yüz hasta bakmamı istemeyen başhekimler ya da özel hastane sahipleri istedim. Kapasiteme ve görevime göre bana işimi istekle yapabilmem  için huzur vermenizi, güvenliğimi sağlamanızı,mesleğ im için gerekli alet edevatları istedim sadece. Çoğunuz benim ellerimde hayata veda edeceksiniz.
Ben tüm mesleğim boyunca sayısız hata yapacağım, yapacağım ki sizler öleceksiniz. Belki benim elimde öleceksiniz ama hiç düşündünüz mü bir elimde sizin başınız varken diğer elimin boş ve imkansızlılarla dolu olduğunu..
Ben Tanrı değilim, ölümsüzlük sırrını bulamadım daha. Ama benim ellerimde doğanlar ve şifa bulup sevdiklerine kavuşanları hiç görmediniz,  yazmadınız. Hep son nefesini verenleri gördünüz. Bana yumruk attınız. Hiç mi hatam olmadı? Elbette oldu. Sizlerin hiç hatanız yok mu?
Benim her hatamda yüzüm kızarır yere bakarım. Ya siz? Siz pişkin bir doktorun sokaklarda
yürüyebildiğini gördünüz mü? Sahi siz beni neden  sevmiyorsunuz? Kim olursanız olun sokakta başınıza düşen bir saksı, bir milimetrelik bir yağ zerresi sizi bir takside bana getirecek. O zaman sevdiğiniz birini görmek istemez misiniz karşınızda. O zaman sevdiğiniz birini seçme şansınız olacak mı ?

Sevin beni… Ben sizi seviyorum.
Benim işim bu…