Bilim adamları; kutuplar eriyor diyor. Arılar kayboluyor, toprak bitiyor, sular zehirleniyor diye de ekliyorlar.

Stephen Hawking kendimize yeni bir gezegen aramamız gerektiğini bildiriyor.

Söylediklerinin onda biri doğru olsa bile felaket kapıda demektir.

Çünkü insanoğlu uyarıları dinlemedi, devletler, hükümetler bu konudaki sağduyulu seslere kulaklarını tıkadılar:

Sağduyulu sesler dedim de aklıma geldi: Bakın daha 1959 yılında neler yazılmış:

“Öyle meselelerimiz var ki onları savsaklamak bize çoğa mal olacak. Bir ölüm dirim işi bu. Var olmak ya da olmamak.

Ormansız toprak olmaz. Birkaç dikili ağacımız kalmış, onu da bitirmek, tüketmek için büyük çabamızı görüyor musunuz? El ele verip milletçe birleştiğimiz tek şey ormanlarımızı bir an önce yok etme çabası değil mi?

Köylü toprağından kopuyor, şehirleri gecekondular dolduruyor. İnsanlar böyledir; daha iyi bir yaşama geçmek için yerlerini terk ederler.

Bizimkiler ölmüş, çoluklarını çocuklarını yaşatamayan topraktan kaçıyorlar. Arkanda toprak olmayınca ne kadar büyük endüstri kurarsan kur, onu sürdüremezsin… Bu gidişle topraklarımızın üstünde aç, sefil, ekmeğe, bir dilim kuru ekmeğe muhtaç sürüneceğiz.

Bu memleket halkını göçebe olmaktan kurtaralım. Daha o kadar elimizden çıkmış değil topraklarımız.”

***

Bu satırları 1959 yılında Yaşar Kemal yazmış.

Bir ülke daha açık bir dille nasıl uyarılır? Daha ne söylenebilir?

Ama gördüğünüz gibi bu uyarılara kulak tıkanmış; gündelik politika ile kâr hırsının zehirli kıskacında yıllar heba edilmiş.

***
Yaşar Kemal dünyanın belli başlı bütün dillerine çevrilen kitaplarında, konferanslarında, yazılarında avazı çıktığı kadar haykırdı ve herkesi yaklaşan büyük felaket karşısında uyarmaya çalıştı.

Hem de 60 yıl önce.

Daha bugünkü felaketlerin belirtisi bile yokken.

Ona göre kapitalizm doğayı bitiriyordu; akarsularımızı ve havamızı kirletiyor, toprağımızı yok ediyor, ormanlarımızı elimizden alıyordu.

Dünya kaçınılmaz bir çevre felaketine doğru gitmekteydi ve bu gidişin sonu iyi değildi.

Çukurova’nın değişimini izledi önceleri, sonra Marmara’ya bakıp “Deniz Küstü” dedi, ülkeyi baştanbaşa dolaşıp yok olan ormanların, toprağın, suyun ağıdını yazdı.

Dünyada milyonlarca insan bu ağıdı anladı da bir tek hükümetler anlamadı.

Hükümetler de insan değil mi diyeceksiniz.

Bence değil.

Onlar da değil, vahşi kapitalizmin gözü dönmüş küresel liderleri de…

Olsaydı dünya bu hale mi düşerdi.

***

Profesör Albert Einstein bir gün arılar kaybolursa dünyanın sonu gelir demiş.

Hazret keşke Türkçe bilip de Karacoğlan’ın yüzyıllarca önce söylediği şu dizeleri anlayabilseydi.

“Arılar da konmaz oldu pürene

Şükür olsun bu sevdayı verene”

Şükür olsun ki biz de insanlığın vicdanı olmuş yazarlar, şairler yetiştirmişiz