Cumhuriyet Gazetesi yazarı Hikmet Çetinkaya, kuruluşunun 86. yıldönümünde Cumhuriyet’i kaleme aldı.

Hikmet Çetinkaya

 Yıllar bir ırmak gibi akıp gidiyor…
Cumhuriyet’te çalışmaya başlayalı 44 yıl olmuş.
Her şey daha dün gibi…
Aynaya bakmasam, geçen yılları saymasam, diyorum içimden.
Ne sevinçler, ne acılar, ne hüzünler yaşadım 44 yıl içinde…
Cumhuriyet bugün 86. yaşına giriyor…
Cumhuriyet Vakfı’nın resmi senedinin girişini okudum yeniden…
Cumhuriyet’in 7 Mayıs 1924’te yayımladığı ilk sayısında kurucusu Yunus Nadi’nin yazdığı yazı var bu bölümde:
“Cumhuriyet yalnız Cumhuriyet’in bilimsel ve yaygın anlatımıyla demokrasinin savunucusudur. Ülkemizde her anlamıyla gerçek bir demokrasi kurulması için bütün varlığıyla çalışacaktır.”

Cumhuriyet 86 yıldır Atatürk devrim ve ilkelerinin açtığı “aydınlanma yolunda”, aklın bağnazlıktan, bilimin dinden bağımsızlaşması, laiklik ilkesinin toplumda benimsenmesi için çaba gösterdi…

Yunus Nadi, Nadir Nadi, Berin Nadi ve İlhan Selçuk
Saydığım bu dört ad, Aydınlanma Devrimi’ne sahip çıkarken İnsan Hakları ve Temel Özgürlükler Bildirgesi’ni demokrasinin evrensel anayasası olarak benimsediler.
Cumhuriyet dün olduğu gibi bugün de, yarın da aynı yolda yayın yaşamını sürdürecek!
Cumhuriyet’te bireyselik değil, çoğulculuk vardır… Tüm siyasal partilere eşit uzaklıktadır…
Cumhuriyet bugüne değin tüm güçlüklere karşın yayın çizgisinden ödün vermemiş, çoğulcu demokrasiyi savunmuştur.

***

Cumhuriyet amaçlarına Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşlarının canlarıyla kanlarıyla kurduğu Türkiye Cumhuriyeti’nin bağımsızlığı ve tümlüğü kapsamında ulaşılacağını temel ilke sayar.

İlhan Selçuk bir yazısında şöyle yazar:
“Cumhuriyet okurunun yaşı yoktur…
Muhabirinin, yöneticisinin, yazarının, çizerinin de nüfus kâğıdı yok.
Doğmadan önce başlayan, öldükten sonra da sürecek olan tarihsel zamanın bilincinde yaşamak, insanın tükenmeyen gençliğidir.”

Kimliğini, ilkelerini ve amaçlarını, bu uzun süre içinde belirleyen Cumhuriyet’i aynı yörüngede yaşatmak, topluma, okurlarına karşı bir ödev niteliğine dönüşmüştür.
Cumhuriyet laik demokratik Cumhuriyetin yanındadır!
Darbelere, darbecilere karşıdır!
Cumhuriyet yurtseverdir, ulusalcıdır!
Cumhuriyet demokrasiyi ve özgürlükleri bir yaşam biçimi olarak görür, din, dil, ırk, renk, mezhep ayrılığı gözetmez!
Cumhuriyet ezenden değil ezilenden yanadır!
Düşünceyi ifade özgürlüğünü savunur!

***

Mayıs ayların en güzelidir…
Göğün mavisi, doğanın yeşili, kır çiçekleri Mayıs’ta gösterir kendini.
Şiirler Mayıs’ta yazılır, aşklar Mayıs’ta başlar:
“Belkide bugünkü kadar hiç / duyumsamadık avuçlarımızda / bize özgürlük getiren / kızarmış ellerin sıcaklığını.”

Cumhuriyet’in öldürülen yazarları, işkenceden geçen, zindanlarda çürüyen çalışanları saymakla bitmez!

Cumhuriyet’in geçmişi geleceğinin güvencesidir!

Ben ne zaman İlhan Selçuk’u hastanede ziyaret etsem şöyle demiştir:
“Cumhuriyet Vakfı gazetenin sahibidir.
Yayın Kurulu, gazetenin yayınlarının vakıf senedinde belirlenen temel ilkelere uygun olması için genel yayın yönetmenine destek olan, önerilerde bulunan bir danışma kuruludur. Kesinlikle icra kurulu değildir. Yayında tek yetkili genel yayın yönetmedir. Sorumlu odur.

Genel yayın yönetmeninin yaptığı gazete eleştirilebilir. Ancak uygulamaya ve alınan kararlara kimsenin karışma hakkı ve yetkisi yoktur. Sadece Vakıf yönetim kurulunun atadığı şirket yönetim kurulu, icradan yetkili ve sorumludur. 
Senden ricam, yazarıyla çizeriyle tüm yazıişleriyle, tüm çalışanlarıyla  İbrahim Yıldız’a destek verin ve onun yanında olun.”

Cumhuriyet, laik demokratik cumhuriyetten, bağımsızlıktan, temel hak ve özgürlüklerden yana olan çizgisini ödün vermeden sürdürecektir…