Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Su Ürünleri Fakültesi Temel Bilimler Bölüm Başkanı Prof.Dr. Mustafa Alparslan, her balığın mevsiminde tüketilmesi gerektiğini belirterek, taze tüketilen balığın vitamin ve mineral kaybına uğramadığını söyledi

Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Su Ürünleri Fakültesi Temel Bilimler Bölüm Başkanı Prof. Dr. Mustafa Alparslan, tüm deniz canlılarının üreme ve yaşama mevsimleri olduğu gibi tüketilme mevsimlerinin de olduğunu bildirdi.

Prof.Dr. Alparslan, balıkların avlandıkları ve tüketilmesi gerektiği aylara ilişkin şu bilgileri verdi: ”Ocak ayında uskumru, lüfer, palamut, istavrit lezzetlerini muhafaza eder. Kefal ve hamsi tam yağlı durumdadır. Çinekop, kofana, minakop boldur. Midyenin mevsimi başlamıştır. Tekir, kırlangıç fazla miktarda avlanır. Şubat ayına gelindiğindeyse, pahalı sofraların önemli karakteri olan kalkan mevsimi başlar, mayıs sonuna kadar devam eder. Tekir bu ayda bol çıkar. Uskumru, lüfer, palamut ise bu ayda yağını kaybetmeye başlar. Gümüş balığı, kefal, dere pisisi ve midye lezzetle yenir. Mart ayında kefal, levrek ve kalkanın en lezzetli zamanıdır. Uskumru ise çiroz olmaya başlar. Nisanda kalkan lezzet bakımından yine liste başında gelir ve en bol zamanıdır. Mercan, levrek, kılıç, kırlangıç bolca çıkmaya başlar. Dolayısıyla diğer aylara göre bu ayda balık türü daha boldur. Mayıs ayına bakılınca ıstakoz, levrek, barbunya, dil balığı, tekir, kılıç, kırlangıç, pavurya, karides, iskorpit bolca çıkar, zevkle yenir. Kalkan yavrusu ve gelincik balıkçı ağlarına yüz göstermeye başlar.”

Haziran ayında balıkların az tutulduğunu ve geçici olarak Karadeniz’e gittiklerini bildiren Prof.Dr. Alparslan, şöyle devam etti: ”Dip balıkları da yumurtalarını dökmüş olduklarından dolayı dağınık gezerler. Bu sebeple haziran ayı verimsizdir. Temmuzda sardalyanın mevsimi başlamıştır. Ekim ayı sonuna kadar lezzetini devam ettirir. Tekir, barbunya yine tadını devam ettirir. Istakoz, pavurya, böcek bol miktarda çıkar. Ağustos çingene palamudu mevsiminin açtığı aydır. Sardalya, kılıç, mercan, sinarit, ıstakoz ve pavurya yine nefis lezzetlidir. Eylülde sardalya, kılıç nefasetini devam ettirir. Palamut irileşmiş olup çeşitli yemeği yapılır. Lüfer, kolyoz, izmarit, kırlangıç bolca çıkar. Ekim ayında geçici balıkların yazın Karadeniz’de beslenip Marmara’ya dönüşe başladığı aydır. Bu, balığın her çeşidinin bollaşması demektir. Kasım ayında ekim ayındaki balıkların bolluğu ve lezzeti devam eder. Pisinin en nefis olduğu aydır. Torik akışa başlar, lakerdası yapılır. Aralık ayında ise uskumru, lüfer, palamut, torik yağlı olduklarından her türlü yemeği yapılır. Bu ayda tekir boldur, hamsinin de tam lezzetli zamanıdır.”
 

Balığı nasıl pişirmeli?

Halkın balık pişirme konusuyla ilgili olarak bilinçlendirilmesi gerektiğini belirten Prof.Dr. Mustafa Alparslan, ”Balığın doğru zamanda ve doğru yöntemlerle pişirilmesi halk sağlığı ve halkın beslenmesiyle de çok yakından ilgili olan bir konudur. Balıklar özellikle diğer yemeklerde olduğu gibi pişirme sırasında kesinlikle yanlarından ayrılmamamız gereken besin maddeleri” dedi.

Balıkların pişirilmesi esnasında, aşırı sos ve katkı maddelerine başvurulmaması gerektiğini dile getiren Alparslan şunları kaydetti: ”Balığı sağlıklı bir şekilde pilaki ve mümkünse kızgın yağda pişirilmeden, ızgara, fırın ve mevsimin yeşillikleriyle beraber doğaçlama bir şekilde pişilmesi uygundur. Ancak pişirilmesi konusunda en önemli olan etken balığın içine sevgi katılarak pişirilmesidir. Bu mevsimin balığı olan lüfer özellikle daha büyük boyutlarda iri kofana ve sırtı kara cinsteyse harika bir şekilde pilaki yapılabilir. Balığın insan sağlığı ile doğrudan ilişkili ve günlük beslenmemizde çok önemli bir vitamin ve mineral kaynağı olduğunu unutmamalıyız. Sonuç itibariyle balık, zevkle tüketilen hayvani gıdalarımızın en başında gelen önemli bir üründür”. Alparslan, balığın mevsiminde tüketilmesi gerektiğini, taze tüketilen balığın, vitamin ve mineral kaybına uğramadığını sözlerine ekledi.