POZİTİF PSİKOLOJİ NEDİR?

Pozitif psikoloji insan doğasında yanlış olan noktaları düzeltmekten ziyade olumlu olan özellikleri vurgulamayı ve kişinin hem topluma fayda sağlamasını hem de doyumlu bir hayat sürmesini amaçlar.

Bu alan psikolojinin her hangi bir alanına rakip olmayı ya da eleştiri getirmeyi hedeflemediği gibi, var olan sisteme katkıda bulunmaya çalışır. Bireyin güçlü yanları, yetenekleri, kişiliği ve olumlu özellikleri üzerine eğildiğimiz zaman çok daha verimli ve mutlu olmasına katkıda bulunuruz. Kişi de dünyaya o konuda en çok fayda sağlayabilecek şahıs olduğunu düşünerek kendini önemli ve mutlu hisseder. Bu etki sadece çok yetenekli ve yaratıcı kişiler için geçerli değildir. Herhangi bir insanın olumlu yönlerine eğildiğimizde de bir deha yaratmamız mümkündür.

Sanatçı kumaşı olan çocuklardan mühendis, mühendis olabilecek gençlerden doktor, doktor olacak gençlerden avukat yapmaya çalışan toplumlar pozitif psikolojiden faydalanabilirler. Bir diğer deyişle pozitif psikoloji, insan ziyan etmektense insanın kıymetini bilmek üzerine yoğunlaşır.

Son yıllarda artan ” kişisel koçluk” faaliyetleri pozitif psikolojinin uygulandığı alanların başındadır. Danışanın güçlü yanları üzerinde yoğunlaşarak kendisiyle barışması, güçlü özellikleri sayesinde hayata karşı daha olumlu yaklaşması sağlanır. Bugün bir kitapçıya gitseniz raflarda bulacağınız binlerce kişisel gelişim kitabı pozitif psikoloji ilkesine göre hazırlanmıştır. Bu kitaplarının bu denli popüler olmasında, bireyin olumlu yanlarını kullanarak hayatının anlamını bulmasına yardımcı olması yatmaktadır. Güçlü özelliklerine yoğunlaşan insan artık kendini değersiz, işe yaramaz değil; özgün ve becerikli hisseder.

Pozitif psikoloji çalışmaları insanın yalnızca yetenekli olduğu alandaki becerilerinin farkında olmasını sağlamakla yetinmez. Hepimizin insan olmaktan gelen bir takım ortak becerileri vardır. Strese karşı belirli düzeyde dayanıklı olmak, bazı hastalıklarla mücadele edebilmek, yeni bir ortama uyum sağlamak ve zaman içerisinde üzüntüyle baş edebilmek gibi. Hepimizde bu tip yaşam becerileri var olsa da, diğer sosyal etmenler sayesinde gelişebileceğini veya zayıflayabileceğim söyler.herkeste aynı derecede gelişmiş değildir.

Bazen stresle başa çıkmak için mücadele etmek yeterli olmayabilir. Dahası, stresli olduğumuz zamanlarda verdiğimiz tepkileri değiştirmek için çalışmak bazı kişilerde bu davranışın yerleşmesine sebep olabilir. Bireyin zayıf yönünü güçlendirmek için doğrudan müdahale etmektense, kendisini değerli ve becerikli hissetmesini sağlamak stresle başa çıkmasına etkili biçimde yardımcı olacaktır. Örneğin ölüme yaklaşan kanser hastalan üzerinde yapılan bir çalışmada hastaların yetenekleri keşfedilerek onların üzerine eğilmeleri sağlandığında, hastalıklarının eskiye kıyasla daha yavaş ilerlediği görülmüştür. Bu kişiler kendilerini ölmek üzere ve işe yaramaz kişiler olarak değil, yetenekli ve faydalı bireyler olarak hissettikleri için mücadele güçleri artmıştır.

Bu alan, psikolojinin hep insanların zayıf yönlerini güçlendirmek, hastalıklarını iyileştirmek ya da dezavantajlı grupların refahını artırmak için çalışan bir bilim olduğunu düşünenlerin tam tersine çalışmalar da yapıldığını kanıtlayan bir alandır.

 POZİTİF PSİKOTERAPİ

Pozitif Psikoterapi; insancıl, psikodinamik ve davranışçı terapinin sentezi olup çatışmaların, sorunların pozitif yönlerine ağırlık veren kültürlerarası bir yaklaşımdır. Pozitif Psikoterapi 1960’ların sonlarından başlayarak Prof. Nossrat Peseschkian ve çalışma arkadaşları tarafından Almanya’da geliştirilmiştir. Peseschkian, İran’da doğup büyümüş, tıp eğitimini Almanya’da aldıktan sonra bu ülkeye yerleşerek çalışmalarını burada sürdürmüştür. Peseschkian’ının yaşamındaki bu kültürel değişimler, Pozitif Psikoterapiyi geliştirirken onu kültürlerarası bir kuram geliştirmeye yönlendirmiştir.

Pozitif Psikoterapi; psikodinamik yaklaşımlar, varoluşçu-humanistik yaklaşımlar, davranışçı yaklaşımlar ve kültürel terapi yaklaşımları olmak üzere dört ana yaklaşımın etkileriyle ortaya çıkan bütüncül bir yaklaşımdır. Pozitif Psikoterapi bu teorilerin hepsinin bir tedavi planında organize edilmesini sağlamaktadır. Böylelikle Pozitif Psikoterapi danışanın gelişimini ve kaliteli yaşamasını desteklemek için kullanılacak uygun terapötik stratejilerin seçilebilmesi için bir alt yapı sunmaktadır.

Pozitif Psikoterapi’nin insana bakış açısı pozitiftir ve insanın dört temel kapasite ile gelişmeye müsait olduğuna inanır: fiziksel, zihinsel, sosyal ve manevi. Pozitif Psikoterapide ruhsal bozukluklar yeni ve olumlu bir şekilde yorumlanmaktadır.

Pozitif Psikoterapide temel amaç bireyin asıl kapasitelerini geliştirmesine yardımcı olmak ve günlük yaşamında dengeyi sağlamasına yardımcı olmaktır. Pozitif Psikoterapide danışan belirli bir terapi sürecinden geçtikten sonra, sonlandırmadan önce, hem kendisi hem de ailesi ve çevresi için kendi kendine yardım süreçlerini kullanmak konusunda cesaretlendirilir. Bu noktada kişi, danışan rolünü bırakır ve kendi kendine yardım için kullanabileceği olanakların farkına varır ve adeta kendi kendisinin terapisti olur.

Pozitif Psikoterapi orijinal bir yaklaşıma sahiptir: Hem terapist, hem de hasta tarafından kolaylıkla anlaşılabilmesi için günlük yaşamda kullanılan ifadelerden oluşan temel kavramları, söyleyişleri, hikayeleri kullanmaktadır.

Hikayeler, atasözleri ve farklı kültürlerin olaylarla nasıl başa çıktığı örnekleri yoluyla ifade edilen bilgelikler terapist ve hasta arasında aracı olarak kullanılır; çatışma çözümlemede fanteziyi kullanmaya cesaretlendirmede ve gelecek durumlar için hatırlatıcı yardım olarak kullanılır.

Pozitif Psikoterapinin yüksek oranda etkin olduğu yapılan çalışmalarla gösterilmiştir. Avrupa Psikoterapi Birliği tarafından psikoterapi metodu olarak onaylanmıştır.

Denge Modeli

İnsan yaşamını, insan varlığının 4 boyutu açısından kavramsallaştırılmıştır: Vücut/sağlık, İş/Başarı, İlişkiler ve gelecek /maneviyat. Çatışmalar ortaya çıktığında, problemle baş etmek için belli bir boyuta yönelme eğilimi gösterilir. Bazı bireyler ise fiziksel semptomlar geliştirerek tepki verirken, bazıları içe yönelir, bazıları sosyal etkileşimlerden kaçar ya da sosyal etkileşimler kurar ve bazıları fantezilere sığınır. Pozitif Psikoterapi kişinin bu dört alanda dengeli biçimde enerjisini ayırdığı takdirde optimum fonksiyonda bulunacağına inanır ve terapide bu denge durumunun oluşturulmasını hedefler.

 

İyimserlik ve Öğrenme :

İyimserlik ve ilham öğrenme ile bağlantılıdır.

 

“İyimserlik çaresizliğin antitezidir ve umut, sorumluluk ve hayata genel bir olumlu eğilimi vurgular.”   (Hoy, 2008)

 

 

Kaynaklar

Peterson, C, “Reclaiming Children and Youth”, Positive Psychology, Cilt 8, Sayi 2, s. 3-7,2009. Seligman, M. E. P. ve Csikszentmihalyi, M., “Positive psychology: An introduction”, American Psychologist, Cilt 55, Sayi 1, s. 5-14,2000. Sheldon, K. M. ve King, L” “Why positive psychology is necessary” American Psychologist, Cilt 56, Sayi 3, s. 216-217,2001.

Spiegel, D” Kraemer, H., Bloom, J” & Gottheil, E (1989). Effect of psychosocial treatment on survival of patients with metastatic breast cancer, [doi: 10.1016/S0140-6736(89)91551-1]. The Lancet, 334(8668), 888-891