Aşk lider tanımaz. Her gün ‘Sevgililer Günü’ diyenler için ideal bir okuma şöleni, aşkın derin sularında dolaşmayı sevenlere…

İyi ya da kötü tarihte iz bırakmış liderlerin yaşadıkları aşk ve birlikteliklerin, onların hayatları üzerindeki rolüne eğilen bir çalışma olan Tarihi Liderler ve Aşkları İkaros Yayınları (Şubat 2010) tarafından okurla buluştu. Kitap liderlerin aşkları paralelinde tarihin akışına, yıkılan ve kurulan imparatorluk ve krallıkların serüvenine, modern devletlerin katmanlarına da ayna tutmaya çalışıyor. Yaşanan aşkların liderlerin özel hayatlarını, bireysel dünyalarını nasıl etkilediğinin yanı sıra devletlerin ve toplumların aşkın yarattığı fırtınalardan aldıkları etkileri de ihmal etmemeye çalışıyor.

Bundan önce Dâhiler ve Aşkları kitabında olduğu gibi bu defa yine Özcan Erdoğan’ın hazırlamış olduğu Tarihi Liderler ve Aşkları kitabı ile bir araya gelen Türk yazınının değerli şair ve yazarları, sağlam kaynaklara dayanan anlatımlarıyla eşsiz bir çalışmaya imza attı. Kitabın en önemli özelliği, daha önce yayımlanmış olsun veya olmasın ilgili kitaplarda aşk özeline girilmemiş Vladimir İlyiç Lenin, Winston Churchill, Josef Stalin, Lev Troçki, Benito Mussolini, Fidel Castro, Eva Peron, John F. Kennedy, Nelson Mandela gibi liderlere ait bu yönlerin ilk defa böyle bir toplamda bir araya getiriliyor olması.

Aşk’ın ve İktidar’ın sorgulanmasının yanı sıra bu kitapla oldukça etkileyici bir tarih yolculuğuna da çıkabiliyorsunuz. “Aşk mı, iktidar mı?” sorusuna verilen “yaşanmış yanıtlar”ın bulunduğu kitapta, kronolojik bir tarih dizini ile yer alan liderler ve bunları kaleme alan yazarlar şöyle: Nefertiti  (Emel İrtem),  Ramses (Halim Şafak), Gotama Buddha (Semra Çeçen), Büyük İskender (Halim Şafak), Spartaküs (Halim Şafak), Cleopatra – Jül Sezar – Marcus Antonius (Funda Aksüt), Neron (Yakup Öztürk),  Attila (A.Galip), Jüstinyen – Theodora (Ferhat Uludere), Cengiz Han (A.Galip), II. Edward ( Korkmaz Uluçay), VIII. Henry Anne Boleyn (Burcu Ağırdemir),  Kraliçe I. Elizabeth (Ceren Şanlıdağ), Kanuni Sultan Süleyman – Hürrem Sultan (Melike Koçak), Şah Cihan – Mümtaz Mahal (Atakan Yavuz), Çar I.Petro – I. Katerina – Baltacı Mehmet Paşa (A.Galip), Napoleon Bonaparte (Derya Önder), Abraham Lincoln (Elif Bereketli), Kraliçe I. Victoria (Barış Behramoğlu), Mahatma Gandhi (Özcan Erdoğan), Vladimir İlyiç Lenin (Aziz Kemal Hızıroğlu), Winston Churchill (Özlem Bayat), Josef Stalin (Halim Şafak), Lev Troçki (A.Galip), Mustafa Kemal Atatürk  (Fatma Gizem Asiltürk), Benito Mussolini (Nicola Verderame), Adolf Hitler (Özcan Erdoğan), Mao Zedung (Asuman Susam), Juan Domingo Peron – Eva Peron (Ceren Şanlıdağ), John F.Kennedy (Cenk Gündoğdu), Nelson Mandela (Gonca Özmen), Şah Muhammet Rıza Pehlevi – Prenses Süreyya (Makuble Aras), Fidel Kastro (İzlem Oral), Che Guevera (Nihat Ateş), Prenses Diana (Sibel Oral).

Özcan Erdoğan’ın Önsöz’de yazdığı “Dünya üzerinde yapılmış kaç gerçek savaşın arka planında aşk vardı? Yoksa gerçekten gizli aşklar, aşk bahaneleri mi barındırıyordu savaşların çoğu? Bu bir dışavurum muydu?”,  “bütün bir kadın dünyasının barış dolu o insancıl yapısı ile erkeklerin oluşturduğu o iktidar ve şiddet dolu dünyalarının bu ilişkileri belirlerkenki birbirinden o çok farklı rollerinin altı özellikle çizilmelidir.” şeklinde çıkarmış olduğu sonuçlar, kitaba farklı bir açıdan bakmamız gerektiğini de gösteriyor: “İktidar ve erkeklik libidosu”. Bu bağlamda kitapta Adolf Hitler’in aşk ilişkisi yaşamış olduğu yedi kadından yedisinin de intihar etmesi, yine Benito Mussolini’nin iktidar süreci, aşk ve faşizm ilişkisi üzerine bireysel ve toplumsal yönden birçok tahlilin yapılması gerektiğini anlıyoruz.

Yağız bir atın bir savaş kazandırdığı çağlarda, bir aşkın daha fazlasını başarabildiği örnekler -kaleme alanların çoğunun edebiyatçı olmasından olsa gerek- bunların birer düş gibi algılanmasını sağlıyor. Halbuki içine masal diye daldığımız gerek o aşkların olsun, gerekse halkların çektikleri hep gerçek acılar aslında. Aşkın olduğu yerde trajedi hiçbir zaman eksik olmuyor, buna bir de iktidar ilişkileri eklendiği zaman orada savaş ve ölüm kaçınılmaz oluyor. Birçoğumuz için bu kitap; tarihe mal olmuş bu kişiliklerin, tarih sahnesinde oynadıkları roller ve olayların perde arkasını görebilmek bakımından yeni izler ve farklı bakış açıları sağlayacaktır.

Özel hayatlar üzerinden tutku dolu kronolojik bir tarih okumasına sahip olan Tarihi Liderler ve Aşkları daha önce hazırlanan Dâhiler ve Aşkları ile birlikte kütüphane raflarında mutlak suretle bulundurulması gereken kitaplar arasında şimdiden yerini aldı.