İNTERNET BAĞIMLILIĞI
Günümüzde teknolojik gelişme ile beraber internet, cep telefonları, bilgisayar yaşamımızın vazgeçilmezleri arasına girmişlerdir.
İnternet iletişimi kolaylaştırarak ,sosyalleşmeyi arttırır gibi görünürken, iletişimin yakınlığını bozarak, iletişimin kalitesini düşürmekte ve sosyal izolasyona yol açabilmektedir.
İnternet bağımlılığı ilk kez 1995 yılında Goldberg tarafından patolojik kumar bozukluğuna benzetilerek tanımlanmıştır. Patolojik kumar model alındığında, patolojik internet kullanımı da bir tür dürtü kontrol bozukluğu olarak düşünülmektedir.
Sanal seks bağımlılığı, aşırı ve mantık dışı oyun tutkusu, sosyal iletişim sitelerinde aşırı zaman tüketimi, internet üzerinden dayanılmaz bir kumar oynama ya da alışveriş yapma isteği internet bağımlılığı sendromunun alt grupları olarak değerlendirilmektedir.
Internet bağımlılığı tanısını koymak için internet karşısında geçirilen zamandan ziyade, internette geçirilen sürenin iş, evlilik, okul hayatında sorunlar yaratması, depresyon, içe kapanıklık, anksiyete, kaygı ataklarını tetiklemesi önemlidir.
*Yanlışlığını bildiği halde internet tutkusunu frenleyememek,
* Giderek daha fazla zaman harcamak,
*Aile, eş ve arkadaşların ihmal edilmesi,
*Bilgisayardan ayrılınca sinirlilik, huzursuzluk, anksiyete, kaygı duygularının hissedilmesi,
*Bilgisayar başında tüm sorumlulukları unutarak, kendini dış dünyadan soyutlayarak kendini iyi hissetme hali,
*Yalan söyleme,
*Davranış kontrolünü yitirme söz konusuysa internet ve bilgisayar bağımlılığının patolojik sınıra kaydığını söyleyebiliriz.
İnternet bağımlılığı her yaşta ve cinsiyette görünen bir rahatsızlık olmasına rağmen diğer bağımlılıklara göre daha erken yaşlarda başlamaktadır. Özellikle 12-18 yaşları riskin en yüksek olduğu dönemler olarak görülmektedir.
Cinsiyetler arası farka bakıldığında ise internet bağımlılığının erkeklerde kızlara göre 2-3 kat fazla olduğu görülmektedir. Ayrıca erkekler ve kızlar arasında internette geçirilen zamanın içeriği açısında da bazı farklar vardır. Kızların daha çok okuyarak ya da chat programlarında sohbet ederek zaman geçirirken, erkeklerin spor ve şiddet oyunlarını tercih ettiği görülmektedir.
İnternet bağımlılığının toplumda görülme olasılığı %1.8′dir. Bu rakamlar bize internet bağımlılığının toplumda sık görülen ve tedavisi gerekli bir rahatsızlık olduğunu söylemektedir.
İnternet bağımlılığı adı altında pek çok bağımlılık türünden bahsetmek mümkündür.Örneğin;Telefonla konuşmak, SMS mesaj göndermek, İnternet, Bilgisayar, Playstation , İpod vb.
İnternet bağımlılığı anksiyete, depresyon, kaygı bozuklukları yaşayan kişilerde sıklıkla görülmekte olup, bu kişiler içsel dünyalarındaki sıkıntı verici düşünce ve kaygılarından uzaklaşmak için internetin sanal öğelerini kullanmaktadırlar.
Alkol, madde, sigara ve seks bağımlılarının yüzde ellisinden fazlasında internet bağımlılığı da gözlenmektedir.İnternet bağımlılığı saptanan hastaların yüzde sekseninden fazlasında zihinsel sağlık problemleri de gözlenmiştir.
İngiltere ve İrlanda’da yapılan bir araştırmada tüm internet kullanıcılarının yüzde 5-10’nda bağımlılık derecesinde patoloji saptanmıştır.Uzakdoğu Asya ülkeleri, internet bağımlılığının en sık rastlandığı ülkelerdir.Amerika ve Kanada’da boşanmayla sonuçlanan evliliklerin yüzde 30’nda, internet bağımlılığının etkisi olduğu saptanmıştır.
Dünya çapında internet bağımlılarının günde ortalama 8-9 saat, haftada en az 25-30 saat internette kaldıkları görülmektedir.
İnternette geçirilen zaman tek başına bir kriter olmasa da, bağımlı kullanıcılar haftada 40-80 saat arası, bir oturumda ise 20 saatin üzerinde internette zaman harcayabilmektedirler. Bu sebeple hem uykuya gereken zamanı ayıramamakta, hem de ertesi sabah iş/okul ile ilgili sorun yaşamaktadırlar.
Uç vakalar kafein tabletleri alarak uyku saatlerini internette geçirmektedirler. Bu durum ise immün sistem sorunlarına yol açarak hastalık riskini arttırmaktadır. Ek olarak bilgisayar ekranı başında hareketsiz geçirilen uzun saatler, göz sorunları, bel ağrısı, karpal tünel sendromu gibi bedensel sorunlara da sebep olmaktadır.
İnternet bağımlılığı, madde bağımlılığı ile karşılaştırıldığında ise benzer mesleki, ailevi ve akademik sorunlara yol açtığı görülecektir.
Patolojik internet kullanımında Young’un ‘’PİK Kriterleri” şöyledir:
-İnternet ile ilgili aşırı zihinsel uğraş. (Sürekli olarak interneti düşünme, internette yapılan aktivitelerin hayalini kurma, internette yapılması planlanan bir sonraki etkinliği düşünme vb.)
-İstenilen keyfi almak için giderek daha fazla oranda internet kullanma ihtiyacı duyma.
-İnternet kullanımını kontrol etme, azaltma ya da tamamen bırakmaya yönelik başarısız girişimlerin olması.
-İnternet kullanımının azaltılması ya da tamamen kesilmesi durumunda huzursuzluk, çökkünlük ya da kızgınlık hissedilmesi.
-Başlangıçta planlanandan daha uzun süre internette kalma.
-Aşırı internet kullanımı nedeniyle aile, okul, iş ve arkadaş çevresiyle sorunlar yaşama,eğitim ve kariyer ile ilgili bir fırsatı tehlikeye atma ya da kaybetme.
-Başkalarına (aile, arkadaşlar, terapist vb.) internette kalma süresi ile ilgili yalan söyleme.
TEDAVİ
Bilgisayarı ve interneti tamamen yasaklamak çözüm değildir. Amaç kişinin bilgisayar ve internet kullanımını kontrol altında tutabilmeyi öğrenmesidir.
Diğer bağımlılıklarda olduğu gibi internet bağımlılığında da ailenin ve kişinin bilgilendirilmesi ve uyarılması bağımlılığın önlenmesinde önemlidir. Bu sebeple tüm ailenin tedaviye katılımı gerekmektedir.
Tedavide bütüncül psikoterapi kapsamında öncelikle bilişsel davranışçı terapiler uygulanmaktadır. Bilişsel davranışçı terapilerle istenen değişim sağlanamıyorsa altta daha derin dinamik etkenler olabilir ve daha derinlemesine çalışmalar için psikodinamik psikoterapiler uygulanabilir.
Tedavide esas amaç bir yandan kişinin internet kullanım sebeplerini ortaya çıkararak bu sebepler üzerinde çalışmak, bir yandan da kişinin hayatını programlamak ve internet başında geçireceği zamanı azaltmak için dışsal kontroller geliştirmektir.