3G ile artık cepten konuşurken birbirimizi de görebileceğiz.


Kulak”tan sonra bir de “göz”ümüz oldu, ne mutlu…


Bunun ekonominin canlanmasına da katkısı olacaktır bilirim ben. Her sabah 3G’yi açmadan önce bir koşu kuaföre gidecektir Nebahat…
24 saat makyaj, gece konuşmaları için yeni gecelikler, sabah konuşmaları için çiçekli sabahlıklar, renkli bluzlar, arka dekor için duvar kâğıdı-çerçeve derken…
Nasıl değişiyor insanın hayatı.
*
Diyelim ki yalan söylemek artık daha zordur.
Karısına “Toplantıdayım” diyenler, ayakları havada pozisyondan çıkıp bir toplantı dekoru bulmak zorundalar.
Üstü kravatlı-ceketli, alt tarafı bir kaçamak yatağının içinde donlu sahneler geliyor gözümün önüne.
“Madem toplantıdasın, müdürü göster o zaman…” diyor diyelim ki karısı…
“Göz” orada çünkü…
*
“Kulak”a “göz” eklendi…
Ufaklıklar için “Okuldayım anne” yok artık…
Keza “Hastayım, üşütme geldi şefim” olmayacak. Şef “O zaman kumsalda mayo ile oturmak iyi gelmez Nuri” diyecektir.. .
Âşıkların işi daha da zor…
Tuvalette oturup “Şu anda balkonda sallanan koltuğumda, bulutlara bakıp seni düşünüyorum sevgilim” olamayacak.. . Çünkü “sallanan koltuğun” klozet olduğunu görecek duygulanan sevgilinin “göz”ü…
Ya da iş hayatında; “Dairenizin her şeyi mükemmel oldu, şu an hazır” diyen müteahhide soracaktır “göz” sahibi müşteri:
“Hani duvarları yok mu?..”
*
Tamam, iyi yönleri vardır…
Ama yaşamın en değerli şeyi özgürlüğümüzü biraz daha aldılar elimizden…
Kendi dünyamıza her gün biraz daha el koyuyorlar, bize bir şey kalmıyor…
Özel anlarımız, gizli dünyamız, yalanlarımız, günahlarımız, yüzümüz, gözlerimiz, saçımız-başımız, sevinçlerimiz, kahkahalarımız, ağlayışlarımız, pazara sürüldü…
Güçlü küresel sermaye, bizi bize satıyor…
Anlamıyor musunuz?..