“Issız Adam”, çağımız ilişkilerine bakışı, kadınların, erkeklerin, insanların yalnız, bencil, hazin halleri kadar şarkılarıyla da son günlere damgasını vurdu. Milliyet’ten Asu Maro, bu filmle yeniden hatırnana 0 5 değerli sesi yazdı:
İstiklal Caddesi‘nin bir ucundan diğerine yürüyene kadar çok sayıda “Anlamazdın” feryadına rastlıyorsunuz…
Sinemadan çıkan, filmi konuşmaya doyamayan, anlaşılmamaktan mustarip ruhlar birbirini bu şarkıyla teşhis eder oldu. Bu tabii final parçası olduğu için ilk akılda kalan… Ardından “Bana Yalan Söylediler”, “Yalnızım Ben”, “Tutsana Ellerimi” ve “Yalnız Adam”… Bir yalnızlık senfonisinin beş teması… Ve bu şarkılara ses veren beş kadın…
Filmin Most Production imzalı soundtrack albümü de çıktı.
Peki kimdi bu beş kadın? O şarkıların sahipleri ve yaşam öykülerinin özeti bu yazının devamında: >>
SEMİRAMİS
Sesi, Ajda’yı andıran bu kadın kim?
Filmde ilk duyduğumuz şarkı, “Bana Yalan Söylediler”. Jose Feliciano’nun “Gipsy” şarkısının Türkçe versiyonu ve Esin Engin’in düzenlemesiyle daha ilk notasında çarpıyor. Sonra o hem tanıdık hem farklı kadın sesi ve tabii ki anlamlı sözler… En basit görünen aşk şarkısına bile bir yaşam dersi sıkıştırmayı beceren Fikret Şeneş’ten:
“Bir aleme indim yalnız / Yerde toprak, gökte yıldız / Bir yan susuz bir yan deniz / İki el, bir baş verdiler / Bir çift göz ağlar da güler / Dört bir yanda benim gibiler / Doğru söz içinmiş diller / İşte kalbin sev dediler / Bana yalan söylediler / Kaderden bahsetmediler…”
70’lerin Türk pop müziğine özel olarak ilgi duymayanların “Kim bu kadın, sesi Ajda Pekkan’ı andırıyor ama onun böyle bir şarkısı olduğunu bilmiyorduk…” duygusuyla dinlediği kadın, Semiramis Pekkan.
Ercüment Karacan’la evlendi
Yıllardır Ajda Pekkan’ın kız kardeşi, Gulu Lalvani’nin eski eşi olarak adı sadece Londra’daki sosyetik yaşamı, Phuket adasındaki “saray yavrusu” evi, oğlu Zoran’ın gazetecilere tepkisi gibi konularla anılan Semiramis Pekkan bir zamanlar ünlü bir şarkıcıydı. Hem de ablasından hiç aşağı kalmayacak kadar iyi.
Hatta Ajda Pekkan’ın, yeteneğinden şüphe duymadığı kız kardeşinin müzik dünyasına atılmasına pek de bayılmadığı söylenir. Kendisine bu kadar benzeyen bir rakip istemedi belki. Nitekim Semiramis Pekkan da 1968-1975 arasında 20 kadar kırkbeşlik, üç uzunçalar çıkardıktan, pek çok filmde oynadıktan sonra Ercüment Karacan’la evlenerek Londra’ya yerleşti, çekildi bu alemlerden.
Sosyetik üçgenden önceki günler
Oğlu Emir’i 5 yaşındayken lösemiden kaybetti, daha sonra Hint asıllı İngiliz işadamı Gulu Lalvani ile evlenip ikinci oğlu Zoran’ı doğurdu. Bu arada belki kendisi bile yedi yıllık müzik ve sinema hayatını unuttu, giderek neden ünlü olduğunu bilmediğimiz isimlerden biri oldu.
O yedi yıldan geriye, bazısını sonradan ablasının da söylediği unutulmayan şarkılar kaldı. “Bana Yalan Söylediler” bunların en sevilenlerinden biri. 1974’te 45’lik olarak yayınlanan şarkı “Issız Adam” ile yeniden dillerde…
Bir zamanlar ablasının karşısında değil yanında yer alacağı bir hayatı seçen Semiramis Pekkan, hatta birçok albümde kullandığı haliyle Semiramis; Londra-Phuket-Göltürkbükü sosyetik üçgenine girmeden önceki haliyle, kendisi olarak hatırlanıp keşfediliyor bu sayede.
NİL BURAK
Filmde ilk randevuda Ada’nın Alper’e hediye ettiği albüm
“Issız Adam”ın kilit şarkılarından biri, “Yalnızım Ben”. Türk popunun çok kendine özgü seslerinden birinin, Nil Burak’ın 1979 tarihli uzunçaları “Benim Adım Şarkıcı”yı Ada Alper’e hediye olarak götürüyor ilk yemek yedikleri akşam. Ve yemekten sonra oturup dinliyorlar gözlerini kapatarak…
“Yalnızım ben, çok yalnızım / Buymuş benim alın yazım / İster uzak, ister yakın / Anılar beni rahat bırakın…”
Asıl adı Nihal Munsif olan, sahne adı Zeki Müren tarafından takılan Kıbrıslı Nil Burak, 12 yıl ara verdiği müziğe geçen yıl dönmüştü zaten, Ossi Müzik’ten çıkan “Bir Numaramsın” adlı albüm ile. Aslında onun “yeniden doğuş”u bir diziyle, “Avrupa Yakası”nda Şahika’nın söylediği “Olmaz Olmaz Deme” ile olmuştu. Şimdi de “Issız Adam”, adıyla sanıyla, nadir bulunan plağıyla Nil Burak’ı yeniden soktu hayatımıza.
Müziği bırakıp otel açtı
Burak’ın şarkıcılık serüveni Kıbrıs’ta amatör olarak başlamış, 1975’te tatil için geldiği İstanbul’da yön değiştirmişti. Arkadaşlarıyla gittiği Playboy gece kulübünde Sadri Alışık’ın davetiyle sahneye çıkıp
10 şarkı söylemişti, çıkış o çıkış… Kulüp kapılarını sonuna kadar açtı o gece bu genç şarkıcıya.
Ardından Maksim gazinoları ve aynı yıl Altın Plak kazanan ilk 45’liği geldi. Hâlâ en ünlü şarkısı sayılabilecek “Tatlı Tatlı” bu plaktaydı. Altı 45’lik, beş uzunçalar, birkaç da kaset çıkardı; en çok da sözleri kendisine, müziği Cem Karaca’ya ait olan 1989 tarihli “Sen de Başını Alıp Gitme” ile iz bıraktı ve 1996’da müziği bırakıp Kıbrıs’a dönerek bir butik otel açtı.
Filmde hüngür hüngür ağladı
“Yalnızım Ben”, Nil Burak’ın 1978 tarihli son 45’liğinin Yaşar Güvenir imzalı hit şarkısı. Filmde hüngür hüngür ağladığını söyleyen Nil Burak, en çok adamın böyle bir aşkı bulmuşken “sefil” bir hayat uğruna onu kaybetmesine üzülmüş. Öte yandan, onun parladığı yıllarda okul çağına bile gelmemiş bir çocuğun çektiği film ona iki haftada 12 yıl öncede bıraktığı şöhreti geri getirdi.
Eski şarkılarını topladığı “En İyileriyle Nil Burak” albümünün satışları da şimdiden artmış. Tıpkı şarkıdaki gibi… “Olmaz olmaz deme hiç, olmaz olmaz sevgilim… / Zaman neler gösterir, belli olmaz sevgilim…”
HÜMEYRA
Sadece 2 bin 222 tane basılmıştı
“Issız Adam”ın beş kadını arasında 40 senedir dur durak bilmeyen tek isim Hümeyra. Oyunculuğu biliniyordu ama bu film, onun aslında yola müzikle çıktığını bilmeyen yeni kuşağa şarkıcı Hümeyra’yı tanıtıyor nihayet.
Alper’in annesiyle sohbeti sırasında derinden derinden gelen o şahane ses var ya, o Hümeyra’nın ta kendisi işte. “Sana bu karanlık, bu gürültü içinde / Ellerimi uzatıyorum… Sen bu karanlık, bu gürültü içinde, görmüyorsun…”
Çağan Irmak’la sinemada altın çağını yaşayan, “Babam ve Oğlum”da da, “Ulak”ta da oynayan Hümeyra, 1980’li yılların başında besteledi bu Müştak Erenus şiirini.
O zaman Ömer Kavur’la evli olan Hümeyra, besteyi Erenus’a evlerine davet ederek dinlettiğini, onun da şarkıyı çok sevdiğini anlatıyor.
Filmde kullanıldığı sahneyi de ayrıca sevmiş. Çağan Irmak’ı “Oyuncuyu vezir eden yönetmenlerden” diye tanımlıyor. “Issız Adam”ı da çok beğenmiş ama birçok kadın gibi “özdeşleşerek” değil, belli bir mesafeden bakarak:
“Belki yaşım gereği, benim kendi öz hikayem için biraz geçmiş geldi. Sadece buruk bir tebessümle seyrettim, ‘Evet benim de başıma gelmişti bu’ diye. Ve eminim 20 sene sonra, 40 sene sonra yine birinin başına gelecek. Hep bu Adalar olacak, hep de bu Alperler olacak.”
“2 bin 223’üncüyü isteyen yoktu”
Sahafta bulduğunda Alper’in çığlık atmasına neden olan 1984 tarihli “Benim Şarkılarım”, cidden çok zor bulunan bir plak. Hatta Hümeyra’da yok mesela, çok seviniyor bu vesileyle bu şarkı CD’ye geçti diye. Plak sadece 2222 adet basılmış vaktinde, çünkü Hümeyra ile yakın bir arkadaşı arasında bir sevgi işaretiymiş 2 rakamı. “İstedim ki hep sevgi, sevgi, sevgi olsun o albümde” diyor ve her zamanki matrak üslubuyla bitiriyor sözü: “Zaten ortalık yıkılmıyordu, 2223’üncüyü alalım diyen olmamıştı. Aynen o kadar sattı, şimdi meşhur oldu, ben ne yapayım… Ya ben çok erken gidiyorum, ya onlar çok geriden geliyor… Ben zamanlamayı tutturamıyorum…”
SİBEL EGEMEN
O artık sadece bir dinleyici ve üniversite hocası
1970’lerin ortalarında hoş bir genç kız olarak parladı, 90’lara gelmeden müziği bıraktığı için de akıllarda hep öyle kaldı Sibel Egemen… Önce “Hayret, güneş nasıl parlıyor hâlâ?” derken dinledik onu…
Araya başka şarkılar, albümler, yıllar girdi… Sene 1981 oldu, TRT ekranlarında bir sokak lambası altında söylediği “Yalnız Adam” hit oldu. Yıl 2008, 16 sene önce bıraktığı müzik onun peşinden geldi ve Sibel Egemen yine “Yalnız adam, tek başına” diye sesleniyor “Issız Adam” izleyicilerine.
Bugün İzmir’de yaşayan, Ege Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde ders veren Sibel Egemen, tatilde olduğu için henüz göremediği film hakkında konuşulan, yazılan, çizilenleri heyecanla izliyor şu sıralar. Ossi Müzik’in sahibi Hakan Eren’in hatırı, çok beğendiği Çağan Irmak’ın ismiyle birleşince gözü kapalı izin vermiş şarkısının filmde kullanılmasına.
“Yalnız Adam”ı sahneden indirdiler
Şarkının söz ve müziği, o zamanlar Egemen’in vokalisti olan Aynur Aksel’e ait. Aksel’in kocası, kendisinin de menajeri olan Orhan Şevki’nin şarkıyı ona ilk dinletişini, Maksim’de pardösü giyerek “yalnız adam” kılığına bürünen vokalistin sahneye çıkan bir yabancı sanılarak indirilmeye çalışılmasını dün gibi hatırlıyor.
“Yalnız adam hoş bir cümleydi bana göre” diyor, “Kelimeler değil, hakikaten büyük bir cümle o.” Ve yine o dönemin pek çok şarkısının sözleri gibi eskimeyen bir cümle…
“Ben artık sadece çok iyi bir dinleyiciyim. Eskide kalan bir isim olarak yenilerden de bazı şarkıları seviyorum ama eskilerin yerini hiçbiri tutmaz çünkü karbon kağıdı değil. Şu anda hepsi birbirine benziyor ve dikkat ediyorum genç sanatçı evlatlarım da artık eski şarkılara remiks yapıyorlar” diyen Sibel Egemen, son derece planlayarak, Türk sanat müziği bestecisi dedesi Muzaffer İlkar’ın parçalarını söyleyip bıraktığı müziğe dönmeyi hiç düşünmüyor. Onun için “Issız Adam” fırtınası da hoş bir nostaljik esintiden ibaret.
AYLA DİKMEN
Öldükten 18 yıl sonra “Anlamazdın” fırtınası koptu
Ve final, Türk pop müziğinin en karizmatik kadınlarından birinin, kısacık hayatıyla dünyaya bir kuyrukluyıldız gibi çarpıp geçmiş Ayla Dikmen’in…
1944’te babanın piyano ve ud, annenin keman çaldığı bir evde doğan, müzikle iç içe büyüse de şarkı söylemeye bir çay partisinde onu tesadüfen dinleyen İlham Gencer’in yüreklendirmesiyle başlayan Ayla Dikmen’in hayatı Şerif Yüzbaşıoğlu ile tanışmasıyla değişmiş.
1965’te birlikte Balkan Melodileri Festivali’nde seslendirdikleri “Niksarın Fidanları” kadar, gazetelerin “şahane tuvaleti içinde hakiki bir Türk lokumu” diye tanımladığı Ayla Dikmen de çekmişti dikkatleri.
22 yıl boyunca nişanlı kaldı
İlk plağı 1966’da çıktı. Ama en çok Mustafa Alpagut imzalı iki şarkının, “Alyanaklım” ve “Yanan Mum”un yer aldığı üçüncü 45’liği ses getirdi o dönem. Birinci şarkı bir maç tezahüratı olarak ölümsüzleşirken, ikincisi hazin sözleriyle yer etti akıllarda. “Son saatim çok erken çalsın istemiyorum” diyordu Ayla Dikmen ve fazlasıyla erken çalacaktı son saati. Halbuki hayat dolu, gülmeyi ve güldürmeyi seven, hayatla dalga geçebilen bir yapısı vardı; hoş sohbetiyle, şakalarıyla, hikayeleriyle bilinirdi.
Ve de aşklarıyla… Önce kanuncu Coşkun Erdem’le, ardından ömrünü beraber tamamlayacağı Enis Berki’yle nişanlandı. Çiftin 1968’de başlayıp Ayla Dikmen’in 1990’daki vakitsiz gidişine kadar süren 22 yıllık “uzatmalı” nişanlılık hali, magazin basınının bir numaralı konularından oldu hep. Enis Berki ise en ünlü şarkılarından biri “Aşk Defteri” olan Dikmen’in gönül sayfalarındaki en belirgin, belki de tek isim…
Arabesk yüzünden müziği bıraktı
“Issız Adam”ın final şarkısı “Anlamazdın” sadece Ayla Dikmen’in değil, Türk pop müziğinin de en özel şarkılarından. Fikret Şeneş’in en sağlam sözlerinden birine sahip ayrıca.
1978’de son 45’liği “Onu Bunu Bilmem Kararlıyım”ı yapan, ardından önce yükselen arabeskin kurbanı olarak müzikten kopan, 20 Ağustos 1990’da ise uzun bir hastalık sürecinin sonunda bu dünyadan ayrılan Ayla Dikmen, pırıl pırıl sesi, güçlü yorumuyla İstiklal Caddesi’ni tavaf ediyor şimdi. Uzaklardan bir yerlerden, bütün “sevilirken bilmeyenler” için söylüyor: “Dilerim ki mutlu ol sevgilim… / Ben olmasam bile hayat gülsün sana / Günahım boynunda / Ağlayan bir çift göz bıraktın arkanda…”