Hiç dikkat etmediğimiz bir konudur, ‘çocuklarımızın yetişme ortamları’.
Uzun yıllar çocuklar doğanın içinde yetiştiler.
Çocukluğumu anımsıyorum.
Yaşıtlarımla çıktığımız ‘erik hırsızlığı’nı.
Dalından kopardığımız kirazları.
Ağaçtan silkelediğimiz dutları.
Ellerimize batan dikenlere aldırmadan koparıp yediğimiz böğürtlenleri.
Oynadığımız hayvanları, köpekleri, kedileri, kaplumbağaları, kurbağaları.
Doğayla dostluk içinde yetişirdi çocuklar.
Derelerden atlardık, göllerde yüzerdik, ormanlarda gezerdik.
Nasıl da özgür bir çocukluk olduğunu şimdi daha iyi anlıyorum.
Artık çocuklar büyük ‘alışveriş merkezleri’nde büyüyor.
Suları fıskiyelerden fışkırtılınca görüyor.
Meyveleri marketlerde tanıyor.
Hayvanları oyuncak olarak seviyor.
Artık yaşanan ‘Kapalı Mekânlar Çocukluğu’dur.
Gençler de ‘kapalı mekânlar’da.
Kafeler, barlar, internet kafeler.
Sohbet, muhabbet, geyik.
Küçük yaştan önlerine bir ekran konuyor.
Önce oyun, kaçma-kovalama, izleyip vurma, geleni yok etme oyunları.
Sonra çetleşme, geyik muhabbeti, özel internet dilini öğrenme.
Cep telefonu vitrinlerine takılma, ‘olur mu ağbi?’ ağızları.
Bir salla gitsin muhabbeti.
‘Kapalı Mekânlar Çocukluğu’.
‘Digital Dünya Gençliği’.
Reklamların hiç bitmeyen egemenliği:
‘En Yenisini Al’.
‘İste, senindir’.
‘Dünü düşünme, yarını bekleme, gün bugündür, an bu andır’.
Sanal cennette yaşa.
Yarından bekleyeceğin bir şey yok.
***
Çocuk-genç etkileşiminin iki koordinatı var: Dikey etkileşim ekseni, yatay etkileşim ekseni.
Dikey etkileşim ekseninde, anne babalar var, öğretmenler var, kitaplar var, anlatanlar var, söyleyenler var.
Dikey etkileşim, denetimi, ölçüleri, sınırları, doğruları, yanlışları öğretir.
Daha önce bu eksen etkindi ve çocuk-genci yetiştirmek için gerekli bir ortamı oluştururlardı.
Bu eksenin etkinliği giderek azaldı, daha da azalacak gibi görünüyor.
Yatay etkileşim ekseninde, yaşıtlar var, akranlar var, arkadaşlar var, kankalar var, gençlik grupları var.
İnternet, çetleşme, facebook, bloglar yatay etkileşimi çok güçlendiriyor.
Bu eksen dürtüleri, hemen yapıvermekleri, düşünmeden hareket etmeyi önerir.
Bu eksen çok güçleniyor ve dürtü kontrolü çok zayıflıyor.
Ortam giderek yatay etkileşim eksenini daha da etkin kılıyor.
Anne babaların çaresizliği artıyor.
Okullar etkinliğini kaybediyor.
Klasik kültür, kitaplar, çoksesli müzik, klasik felsefe bütünüyle dışlanıyor.
Günümüz gençliğinin artık yeni bir yaşam felsefesi var: Hiçbir şeye aldırmayan, hiçbir şeyi umursamayan, yansız, yönsüz, amaçsız hedefsiz bir yaşam biçimi.
Neo-nihilizm diyorum buna: Yeni-hiççilik.
Günümüzün çocuk yetiştirme ortamına çok dikkat etmemiz gerekiyor.
Gençlerimizin yaşama ortamlarını daha iyi tanımamız gerekiyor.
Ve hiç unutmayalım:
Zaman geçip gidiyor.
erdalatak@gmail.com erdalatak@superonline.com www.erdalatabek.com