Şizofreni çoğumuzun adını duyduğu bir hastalıktır. Bu hastalık insanları ürpertir. Şizofreni hastaları televizyonda, sinemada ve kimi zaman basında tehlikeli, şiddet kullanan ve suç işleyen insanlar olarak sunulur. Yanlışlarla dolu olan bu önyargı şizofreni hastalarıyla toplum arasında kalın bir duvar oluşturarak şizofreni hastalarının dışlanmalarına neden olur. Bu yaklaşım nedeniyle hem şizofreni hastasının hem de ailesinin tedavi için toplumsal desteğe duyduğu gereksinim karşılanamaz.
Şizofreni nedir?
Şizofreni, kısaca insanın yaşadığı gerçeklikten uzaklaşarak kendine özgü bir dünya yarattığı bir durumdur. Çevresinde olup bitenleri değerlendirme biçimi, olaylara bakışı, diğer insanlarla ilişkisi hastalığın etkisiyle tekrar şekillenir. Hepimiz uykuda çeşit çeşit rüyalar görürüz. Rüyalarımızdaki dünya, başka bir dünyadır. Kimi zaman üstün yeteneklerle donanmışızdır. Çocukluk yıllarımıza ya da geleceğe ait zamanın içinde kendimizi buluruz. Kimi zaman birileri ya da gerçek dışı yaratıklar peşimizdedir. Rüya dünyası hem hoş hem de kötü sürprizlerle doludur. Ama biliriz ki, rüya dünyası ayrıdır ve uyanınca gerçek dünyadayızdır. Şizofrenide ise kişi adeta gerçek dünyayla rüya dünyasını aynı anda ve uyanıkken yaşar. Alışılagelmiş algılama ve yorumlama biçimleri onun için yabancılaşır. Daha önce değer verdiği kavramlar anlamsız hale gelirken kendi dünyasında yarattığı değerler, korkular ve düşünceler ön plana çıkar.
Şizofreni nasıl bir hastalıktır?
Şizofreni hastaları yüzyıllardır farklı isimlerle, o kültüre özgü değerler doğrultusunda, kimi zaman ayrıcalıklı insanlar olarak, kimi zaman ise cezalandırılması gereken ve kötü ruhların etkisindeki insanlar olarak tanımlanır. Şizofreni hastalarında görülen belirtilerin farklı şiddette olması bu hastalığın tanımlanmasını güçleştirir. Hastalığın şiddeti kişiden kişiye değişiklik gösterir. Kimi zaman ise aynı kişide krizler arasında dönemsel artışlar da olabilir. Son yıllarda yapılan araştırmalarla şizofreniye ait genel bir tanımlama oluşturuldu ve belirtilere göre farklı alt gruplara ayrıldı. Şizofreni genellikle 45 yaşın altında ortaya çıkar. Kadınlarda ve erkeklerde aynı oranda görülür. Genellikle maddi güçlükleri olan ailelerde daha sık olduğu ileri sürülür, ancak bu konu henüz netlik kazanmadı. Şizofreni güç fark edilen, sinsi başlayan, kronik bir hastalıktır.
Şizofreni hastalığı yaygın mıdır?
Şizofreni sanıldığının aksine yaygın bir hastalıktır. Ülkemizde hastalığın yaygınlığı araştırılmadı, ancak ülkemizdeki oranların yurtdışında yapılan araştırmalardaki oranlarla benzer olduğu düşünülüyor. Araştırmalara göre yaşam boyu her 100 kişiden biri bu hastalığa yakalanır.
Şizofreni hastalığına yatkınlıktan bahsedilebilir mi?
Kalıtsal yatkınlığın şizofrenide önemli bir rolü vardır, ancak yapılan araştırmalardan elde edilen genel kanı kalıtsal yapının, kişinin beyin hücrelerindeki kimyasal bozuklukların, olumsuz çocukluk yaşantılarının, viral hastalıkların, annenin gebelik döneminde ve doğum sırasında yaşadığı sağlık sorunlarının farklı oranlarda etkili olduğudur.
Yoğun stres ya da üzüntü şizofreniye neden olur mu?
Yaygın yanlış inanışlardan biri de hastalığın yaşanan kötü bir olay nedeniyle ortaya çıktığı düşüncesidir. Bu düşünce ailenin gereksiz yere kendisini ya da çevreyi eleştirmesine ve suçlamasına yol açar. Stres ve üzüntü sağlıklı kişilerde şizofreniye yol açmaz, ancak bardağı taşıran son damla etkisi yaparak yatkınlığı olan kişilerde hastalığın ortaya çıkmasına neden olabilir.
Şizofreni hastalığı nasıl başlar?
Hastalığın başlangıcı ani ve şiddetli olabileceği gibi sinsi de olabilir. Bu dönem özellikle aile ve yakın çevre tarafından fark edilir. Kişi çevreye karşı isteksizdir, fazla konuşmaz, içine kapanmaya, önceleri zevk aldığı etkinliklerden uzaklaşmaya başlar. Arkadaşlarını ve ailesini ihmal edebilir. Okulda ya da işyerinde ilgisizdir, başarısı düşmeye başlar. Kişi kendini gittikçe tuhaf, şaşkın ve amaçsız hisseder. Çabuk sinirlenmeye ve olaylara karşı eskisine göre daha aşırı tepkiler göstermeye başlar. Manevi ve dini konulara ilgi artışı sıkça görülür. Toplumdan uzaklaşıp eve kapanabilir. Evde huzursuz ve dağınıktır. Korkular, şüpheler yaşamaya, garip davranışlar göstermeye, mantıksız düşüncelerle meşgul olmaya başlayabilir. Kıyafetlerine özensizlik, bedensel temizliğine ilgisizlik, uyumsuz giyinme gibi davranışlar olabilir. Bu bulgular günler içerisinde olabileceği gibi haftalar hatta yıllar içerisinde yavaş yavaş da gelişebilir.
Şizofreni hastalığının zekayla ilişkisi var mıdır?
Halk arasında zeki insanlarda ruhsal rahatsızlık olmayacağı yönünde bir yargı vardır. Şizofreni hastalığıyla zeka geriliği arasında bir ilişki yoktur. Ancak kişide hastalığın etkisiyle olaylara bakış ve yorum değişir. Zekada bir kayıpsa söz konusu değildir.
Şizofreni hastalığı nasıl seyreder?
Şizofrenide hastalık dalgalanmalar gösterebilir. Genel içe kapanmanın olduğu dönemler ve kriz dönemleri nöbetler halinde ortaya çıkabilir. Genel içe kapanma döneminde kişi dikkatsizdir. Çevresiyle ilişkilerinde arkadaşlarına ve ailesine karşı sorumsuz ve ilgisiz olabilir. Eğlencelere karşı ilgisi azdır. İşine ya da okuluna devam etmez. Temizliğine ve kıyafetine özensizdir. Kıyafet değiştirmeyebilir, banyo yapmayabilir. Tekdüze bir yüz ifadesi vardır, duygularını mimikleriyle ifade edemez. Konuşması azdır, sesindeki duygusal tonlamalar silinir. Basit cümleler kurmaya başlar. Kriz döneminde ise kişinin gerçekle ilgili algısı büyük oranda bozulur. Çevresindeki olayları ve kişileri olduğundan farklı görür ve yorumlar. Bu dönemde çevresinden kendisine yönelik düşmanlık yapıldığını ve bundan zarar görebileceğini, insanların kendi düşüncelerini etkilediklerini, yakınları ve sevdikleri tarafından ihanete uğradığını, insanüstü ya da dini özelliklere sahip olduğunu düşünebilir. Aslında var olmayan sesleri duyabilir ve bu sesleri dinleyerek bunlara yanıt verebilir. İnsanlar, kendi kendisine konuştuğunu fark eder. Gözünün önüne görüntüler, burnuna kokular gelebilir. Bu dönemde düşüncelerini toplaması ve aktarmasında güçlükler ortaya çıkabilir. Dağınık, saçma ve garip konuşmalar yapabilir. Tuhaf davranışlarda bulunabilir.
Şizofrenler saldırgan olurlar mı?
Şizofreni hastalarında kendisine ve çevresine zarar verici davranışlar kimi zaman ortaya çıkabilir. Bu davranışlar hastalığın kriz döneminde sık görülür. Gerçekten kopma nedeniyle hasta şaşkın ve sinirli olabilir. Çevresinde olan olayları yanlış yorumlar, gerçek dışı seslerin etkisiyle ve sıklıkla kendisine gelecek bir zarardan kurtulmak için savunmaya geçer. Kriz döneminde hastaya yönelik eleştiri, bağırma, azarlama, hareketlerini kontrol etmeye çalışma gibi yaklaşımlar saldırgan davranışın ortaya çıkmasını kolaylaştırabilir. Soğukkanlı davranmak, eleştirmeden sakin, açık, basit ifadeler kullanarak konuşmak, kriz döneminde saldırgan davranış riskini azaltır. Yapılan araştırmalar şizofreni hastalarıyla ruhsal rahatsızlığı olmayan insanlar arasında suç işleme oranı açısından farklılık olmadığını ortaya çıkartır. Yani şizofreni hastaları daha çok ve sık suç işlerler yargısı çoğu araştırmacı tarafından çürütülür.
Şizofreni hastalığı nasıl ilerler?
Şizofreni kronik bir hastalık olmasına rağmen, erken dönemde tanı konulduğunda ve tedaviye başlanıldığında hastaların yüzde 60’ının belirgin düzeyde ya da tam olarak iyileştiği tespit edildi. Hastanın sosyal çevresindeki destek tedavi başarısını etkiler. Hastaların bir kısmında ise yıllar içerisinde çevreye uyum zorlaşabilir, içe kapanma derinleşebilir. Düzenli tedavi görmeyen hastalarda kriz dönemleri sıkça ortaya çıkabilir.
Şizofreni hastalığı nasıl tedavi edilir?
Tedavide doktor, hasta ve hasta yakınlarının işbirliği yapması gerekir. Tedavide kullanılan ilaçlar her geçen gün yenileniyor ve bu alanda başarılı sonuçlar elde ediliyor. İlaç tedavileri kriz döneminde daha yoğun olmak üzere diğer zamanlarda da uygulanır. İlaç düzenlemesinin uygun bir biçimde yapılabilmesi için hasta-doktor ve hasta ailesi işbirliğinin sürekli olması gerekir. Kimi zaman hastanede yatarak tedavi gerekebilir. İlaç tedavisi dışında terapi ve eğitim amaçlı görüşmeler hasta ve ailesi için önemlidir. Ailenin içten, sıcak tutum ve olumlu yaklaşımları hastalığın seyrini iyi yönde etkiler, kriz dönemlerinin sıklığını azaltır. Şizofreni tedavisi uzun süreli ve fedakarlık gerektiren bir süreçtir. Umudun canlı tutulması, hastanın dünyasını anlama çabası önemlidir.
Önemli noktalar
Şizofreni insanın yaşadığı gerçeklikten uzaklaşarak kendine özgü bir dünya yarattığı bir durumdur. Sıklıkla güç fark edilen, sinsi başlayan, kronik bir hastalıktır.
Araştırmalara göre yaşam boyu her 100 kişiden biri bu hastalığa yakalanır. Hastalığın başlangıcı günler içerisinde olabileceği gibi haftalar hatta yıllar içerisinde yavaş yavaş da gelişebilir. Şizofrenide hastalık dalgalanmalar gösterebilir. Genel içe kapanmanın olduğu dönemler ve kriz dönemleri nöbetler halinde ortaya çıkabilir.
Şizofreni kronik bir hastalık olmasına rağmen, erken dönemde tanı konulduğunda ve tedaviye başlandığında, hastaların önemli bir bölümünün belirgin düzeyde ya da tam olarak iyileştiği görülür. Şizofreni tedavisinde hasta, doktor ve aile işbirliği çok önemlidir. Şizofreni tedavisi uzun süreli ve fedakarlık gerektiren bir süreçtir. Hastanın ve ailesinin umudu canlı tutulmalı, hastanın dünyasını anlamak için çaba gösterilmelidir.