EMPATİ NEDİR?Sık sık lâfı edilen bir kavramdır bu empati…
Türkçe’de eşduyum veya duygudaşlık diye bir karşılık uyduruldu ve tuttu da… Ben ise empati kelimesinin bir ıstılah (terim) olarak aynen kullanılmasından yanayım çünkü herkes aynı şeyi anlamıyor…
Menşei Kadim Yunanca’daki ἐμπάθεια (empatheia), “fizikî duygulanma, ihtiras, kısmen” demek, bu da ἐν (men),”içinde, orada” + πάθος (pathos),”ihtiras” veya “ıstırap”…
Daha sonra Rudolf Lotze ve Robert Vishner Almanca Einfühlung (içine doğru hissetmek, nüfûz etmek) kelimesini ortaya attılar, Edward B. Titchener da kelimeyi İngilizce’ye empathy olarak tercüme etti.
Meselâ kişinin kendisinin ve / veya başkalarının duygularını anlayamaması hâline de gene kadîm Yunanca’dan aleksitimi λέξις (lexis) and θύμος (ruh hâli, duygu) kelimesi zuhur etti. Bu da “emosyonlar için kelime olmaması” şekline tahvil edildi. Bu kişiler kendilerinin ve /veya başkalarının duygularını anlayamıyorlardı . Genel olarak otistik spektrumdaki kişiler, Asperger sendromu vak’aları aleksitimiktirler.
Ama günümüzün insan tabiatına aykırı, aşırı rekabetçi ve başarıya odaklı, bireyselciliğ in ortadan kaldırıldığı sözüm ona Liberal çalışma hayatı ve onun elîm hediyesi olan “sâhici olmayan sosyal ilişkiler” sonucunda, klâsik anlamda Nörotik, mutsuzluğunu farkında olmayan insanlar türedi! Bunlara da çok sık rastlıyoruz; âdeta “Zarurî Otistikler” bunlar… Somatotimi hâli içerisinde psişik sorunlarını bedensel şikâyetler hâlinde yaşıyorlar… Ekserisi ciddi derecede depresif ama bunun farkında değiller. Tedaviyle düzelince de, eski “yırtıcılıkları”, “ben-merkezcilikleri”, kısaca şişmiş narsisizmleri budanıyor ve vahşi ortama ayak uydurmakta başka türlü sorunlar ortaya çıkıyor. Bunları da akıllıca psikoterapilerle rahatlıkla düzeltebiliyoruz.
Empatiyi asla sempati ile yâni merhamet edip acımakla (pity), empatik aşırı tarafgirliktle (empathic concern) karıştırmamalıdır.
İnsanî, (humane) genel bir sevecen tavır zâten sağlıklı ve diğerkâm (altruist) kişilerin genel özelliğidir.
Sempatide ise kendilik sınırları flûlaşır, meselâ terapist hastayı anlamak değil, onu savunup onunla beraber ağlamak veya sevinmek durumuna geçer. Hastalarıyla aşırı duygusal bağ kuran terapistlerin, bilhassa da psikiyatrları n veya psikologların asla düşmemeleri gereken tuzaklardır bunlar. Çünkü objektivite kaybedilir, duygusal hâttâ erotik transfer (transference) riski doğar. Bu ise, günümüzde, dünyanın her yerinde etik dışı olarak kabûl edilmektedir.
Başkalarının acılarından veya ıstıraplarından haz duyma ise zihinsel veya bedensel sadizme açılabilen aşırı ve gayriahlâkî (immoral), hastalıklı empatiye örnektir. Sokakta yürürken kayıp düşen birisine gülmek bunun belki de sıhhâtlilik sınırlarındaki en klâsik örneğidir.
Bir hastanın anlattıklarından tedirginlik ve ona karşı antipatikçe hisler besleyen bir terapistin durumu da yolunda gitmeyen bir şeylere delâlet eder: Ya hasta manipülatiftir (antisosyallerde olduğu gibi), ya hekim kendindeki olumsuzlukları bilinçli veya bilinçdışı olarak danışanında görmektedir (hemcinssel eğilimleri olan bir terapistin hemcinssellerden “gıcık kapması” veya onları yaftalaması, tedavi etmeye kalkması gibi homofobik tutumlar), ya da başka bir olumsuz bulaşıklık vardır.
Sonuçta, kabaca iki tip empatiden bahsedebiliriz:
1-Entellektüel veya kognitif (bilişsel) empati;
2-Duygusal (emotional) empati.
Bu iki ucun tıpkı içgörü (nüfû-u nazâr: insight) ile ne kadar benzer olduğu dikkat çekicidir. Bunun için daha önceki bir yazıma da bakabilirsiniz: http://www.keremdok sat.com/2007/ 07/11/empati- sempati-antipati -transfer- kontr-transfer/.
Bu ikisinin de etik sınırlarda hastadan hastaya, terapistten terapiste değişerek kullanılması an akıllıca olandır.
Moralist değil terapist olduğumuzu asla unutmamalıyız ama birer Cyborg da olmadığımızı unutmamalıyız…
Unutmayalım ki, evrimsel psikoloji ve psikiyatrinin bize çok net olarak anlattığı, gösterdiği gibi, evrimsel skalada yükseldikçe “zihin okuma” artar. Tıpkı hayatının ilk 8-9 ayındaki bebekler gibi; sizin içinizdekini tâ amigdalasından okur!
Bir kedi veya köpek en büyük “empatizanları nızdır”; sizinle beraber üzülür, ağlar, sevinirler; sizi mutlu etmek için çırpınırlar…
Psikanaliz değil ama bal gibi terapi yaparlar…
Evrimsel psikoloji ve psikiyatri açısından onlardan öğreneceğimiz ve tatbikata dökeceğimiz yeni ve çok daha etkili olacak transandan terapi teknikleri yolda, geliyorlar…
En temel evrimsel yedi emosyonumuz, kendilerini teşkile eden alt sekonder emosyonlarla beraber RAM’larımızda (Random Access Memory) her an çalışmaktadır: Sevme, eğlenme, şaşırma, sürpriz, öfke, hüzün, korku…
Bakın Çinliler empatinin en önemli basamağı olan dinlemeyi ne güzel resmetmişler:
Son ilâve etmek istediğim husus ise şu:
Memleketimizdeki bu işleri en iyi bilmesi gereken meslek gruplarında, ezcümle psikiyatrlar ve psikologlar arasında ciddi empatisizlik, antipati ve kaçınılmaz olarak husumet, ayrılma (splitting) ve ötekileşmenin arttığını hüzünle müşahede etmekteyim.
Bâri biz öyle yapmayalım, olmayalım!
Bu muhabbete daha sonra devam ederiz.
Sevgiyle…