Kadınlar depresyondan kaçamıyor
Türkiye Psikiyatri Derneği’nin yaptığı çalışmada depresyon ve anksiyete bozukluklarının kadınlarda çok daha sık görüldüğüne dikkat çeken Yrd. Doç. Dr. Ayşe Devrim Başterzi, yaşam boyu depresyon görülme sıklığının kadınlarda yüzde 20, erkeklerde ise yüzde 12 olduğunu belirtti.
Türkiye Psikiyatri Derneği’nin yaptığı çalışmada depresyon ve anksiyete bozukluklarının kadınlarda çok daha sık görüldüğüne dikkat çeken Yrd. Doç. Dr. Ayşe Devrim Başterzi, yaşam boyu depresyon görülme sıklığının kadınlarda yüzde 20, erkeklerde ise yüzde 12 olduğunu belirtti.
Başterzi, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla kadınların ruh sağlığı hakkında yaptığı değerlendirmede, dünyada sık görülen ruhsal hastalıklardan depresyon ve anksiyete bozukluklarının kadınlarda çok daha sık görüldüğüne dikkat çekti. Yaşam boyu depresyon görülme sıklığının kadınlarda yüzde 20, erkeklerde ise yüzde 12 olduğunu belirten Başterzi, major depresyonun yıllık sıklığına bakıldığında kadınlarda yüzde 12, erkeklerde yüzde 7 olduğunu belirtti.
Başterzi, şunları söyledi: “Şiddete uğrayan kadınların yüzde 20’si intihar girişiminde bulunmaktadır. Travma sonrası stres bozukluğu dünya üzerinde sık görülen ruhsal hastalıklardan birisidir. Her 12 erişkinden biri yaşamının bir döneminde travma sonrası stres bozukluğuna yakalanmaktadır ve kadınlarda erkeklerden 2 kat sık görülmektedir. Erkeklerde ise kadınlara göre daha sık alkol ve madde kullanım bozuklukları görülmektedir.” Doğum sonrası depresyon sıklığı artıyor Başterzi, kadınlarda düşük gelir, düşük eğitim seviyesi, evlenmemiş olma ve işsizlik gibi sosyoekonomik faktörlerin doğum sonrası depresyonu artırdığını vurgulayarak, “Bu faktörlerden etkilenen kadınlarda, etkilenmeyen kadınlara göre doğum sonrası depresyon sıklığı 11 kat artmaktadır” dedi.
Başterzi, doğum sonrası depresyonu olan annelerin çocuklarında, çocukluk çağı astımı görüldüğüne dikkat çekerek, şunları dile getirdi: “Hamilelik döneminde depresyonu olan kadınların depresyonu olmayan kadınlara göre çocuklarında büyüme gelişmelerinde duraklama ve düşük kiloda olma sıklığı 4 kat artmaktadır. Özellikle okul öncesi çağdaki çocukların annelerinde ruhsal hastalık varsa, bu çocuklarda da okul döneminde ruhsal hastalık görülme sıklığı artmaktadır.”
Başterzi, annede doğum sonrası görülen depresyonun, çocuğuyla bağ kurmasını zorlaştırdığını anlatarak, “Doğum sonrası erken dönemde depresyonu olan anne, çocukların güvenliği ile ilgili daha az önlem almakta, çocuklarıyla daha az ilgilenmekte, daha az konuşmakta, daha az oynamakta, daha çok TV izletmekte ve daha sert cezalar vermektedir” dedi.
Başterzi, Türkiye Psikiyatri Derneği olarak, kadınların ruh sağlığını etkileyen sosyoekonomik faktörlerde düzenlemeler yapılması gerektiğini vurguladı. Başterzi, kadınların eğitim alma hakkını engelleyen kişiler hakkında hukuki yaptırımların işletilmesi gerektiğini belirterek, tüm kadınların eğitim kurumlarından devlet güvencesi altında yararlanması gerektiğini söyledi.
Başterzi, şunları dile getirdi: “Kadın, erkek ve çocuk tüm vatandaşların sosyal güvencelerinin olması, sağlık hizmetlerine engelsiz ulaşılması, herhangi bir katkı payı ödemeksizin bu hizmetlerden yararlanması sağlanmalıdır. Kadınların ekonomik durumlarını iyileştirmek için etkin çalışmalar yapılmalı, ev içi karşılıksız emeğin karşılıksız ve güvencesiz bırakılmaması için uğraşılmalıdır. Kadına yönelik istihdam programları arttırılmalı ve teşvik edilmelidir. Tüm kadınların ekonomik alanlarda yaşadığı adaletsizliklerin giderilmesi için zorlayıcı yasal düzenlemeler getirilmelidir.”