Nasıl? Cinsel durumlar, çocukların doğumu hep bu anlayışlardan oluşmuş ve son yıllara kadar geleneklerimiz ve düşünce tarzımızı etkilemiş. Sakın sola dönüp yatmayın, başınıza neler gelir, bilemiyorum.
Zaten ben okçu olmak istemem ki, davulcu olurum daha iyi…
Geçenlerde sağ ve sol ellerimizle ilgili çok derinlemesine araştırılmış ve yazılmış bir kitap bana hediye edildi. Doğduğumda solak olup “cici” elimi kullanamadığım için fevkalade çok ve uzun bir süre eziyet görmüş olduğumdan eseri merakla inceledim, bugün artık sağ elimle yazı yazıyorum ama geri kalan her şeyde solağım. Yediğim dayaklardan ötürü beynimde hasar görmüş olduğum da ayrı bir gerçek. En hafifi beş yaşıma kadar konuşamamış olmam. On üç yaşıma kadar da kekemeliğimi örtbas etmekle uğraşmışlar. Çok şükür, artık iyiyim ve de çok ciciyim.
Hertz kafa yormuş
Bilmem bilir misiniz, saygın sosyolog Durkheim ve tüm ekibi genç yaşlarda 1. Dünya Savaşı’nda birer birer yaşamlarını kaybetmişlerdi. Hatta, Durkheim’in kendisi 1915 yılında bir Bulgar hastanesinde aldığı kurşun yaralarından dolayı vefat etmişti.
Antropoloji ve sosyoloji bilimlerinin sınırlarını zorlayan bu harika ekip, “önce ver, sonra al ve karşılıklı yaşa” düsturu ile dünyanın çeşitli yerlerinde kabilelerin aile yapısını ve gelenekleri incelediler. Bu bilim adamlarının en parlak isimlerinden Hertz, “Gözünün önünde cereyan eden ve günlük yaşamdan kesitleri alıp ve bu en belirgin olayları inceleyin” diyerek sağ el, sol el konusuna eğilmiş.
17. yüzyılda başlayan el sıkma âdeti, dostluk, sevgi, kutlama, karşılama gibi duyguları simgeliyordu. Araştırmalara göre, bu âdetin İngiltere’de başladığı sanılıyor, zira Flaubert’in romanı Madam Bovary’de âşıklar ayrılırken “İngilizler gibi yapalım, el sıkışalım”, “Evet İngiliz modasına uyalım” derler. 1909 yılında Hertz’in yazdığı “Sağ Elin Üstünlüğ” adlı eserinde sağ ve sol ellerin taşıdıkları anlamları şöyle ayırıyor:
Onur taşıyan her şey, ödüller, diplomalar sağ elle sağa verilirken, sol el kendi başına bir “hiç” olup taşıyıcı veya destekçi olarak kabul edilir.
Sağ sağdır, aristokrasiyi temsil eder. Sol da halkın elçisi, yoksa asillerin hizmetkârı mıdır?
Çeşitli kabilelerin geleneklerini araştıran bu ekip, doğum sırasında yapılan bir töreni şaşkınlıkla izlemişler: yeni doğan bebek oğlan ise papaz eliyle derhal bir horozu boğup yere bırakıyor. Eğer horozun sağ ayağı solun üstünde kalmışsa, “yaşadık” çocuk uzun mutlu ve sağlıklı bir hayat sürecek. Kız çocukta zaten horoz boğazlamak değil, horoza gerek yok. “Sol ayağı nerede?” diye sorsanız, o da önemli değil.