On yıl kadar önceydi, kızım beni bir doktora götürdü, yaşlanıyorum ya.. Muayenehaneye girdiğimizde ilk şikâyeti şu oldu: “Doktor bey, annem her gün çikolata yer… Ne olur bir şeyler söyleyin..” Adamcağız “Aman, hemen keselim” dedi. Doktorun yasağına, yemin ederim, birkaç yıl uydum. Sonra bir yerde okudum, sağlığa zararlı değil ve o gece perhizi bozdum.
Çikolatanın öyküsü MÖ 1500 yıllarında Yücetan Yarımadası’nda yaşayan Olmekler ile başlıyor. İlk onların kitaplarında ‘Kakao’ ismine rastlanıyor. Sonraları MÖ 400’den itibaren Mayalara geçiş dönemi var bu bölgede, kakao ismi artık kalmıyor, kaynar su üzerinde pişirilen meşrubata ‘Çikolata’ diyorlar ve gökten inmiş bir hediye olduğuna inanıyorlar.
Âdettir, yeni bir yere taşınana veya mülk sahibi olana ev hediyesi götürülür. Ben bu geleneği çok severim. Yaratıcı olmak isterim ama bazen de beni kurtaran çikolata olur. Bir kap, tabak, tepsi, fincan ne olursa bir tane seçip içine bir de çikolata koyup kurdeleyi de bağladık mı, rahat ederim. Keseye bereket… Geçenlerde Beymen Home’dan bir tabak aldım, bakındım, Neuhaus çikolataları var. İşim bitti, ama paketi beklerken gerçekten çikolatayı ne kadar çok sevdiğimi bir kez daha anladım.
On yıl kadar önceydi, kızım beni bir doktora götürdü, yaşlanıyorum ya.. Muayenehaneye girdiğimizde ilk şikâyeti şu oldu: “Doktor bey, annem her gün çikolata yer… Ne olur bir şeyler söyleyin..” Adamcağız “Aman, hemen keselim” dedi. Sigaradan daha güç geldi akşamları yediğim çikolataları kesmek. TRT’de çalışırken alışmıştım, içi fıstıklı bir kare çikolataydı, galiba Damak’tı. Her prodüksiyon yayımlandıktan sonra oturur bir bütün paketi yerdim. Kulakları çınlasın, prodüktörlerim o zaman çok genç, Bilgesu Duru Erenus ile Batu İşmen çikolatayı hazır tutarlardı. Bir ‘Şükürler olsun’ çikolatasıydı.
Krizleri alıp götürüyor
Doktorun yasağına, yemin ederim, birkaç yıl uydum. Sonra bir yerde okudum, sağlığa zararı değil faydası olduğunu ve o gece perhizi bozdum. Şimdi canım çektikçe bir tane ağzıma atıyorum, ofisteki dolabımda kutular var, çıkarıp çalışan arkadaşlarıma da ikram ediyorum, ohh, bir iyi geliyor ki, hiç sormayın, sanki krizlerin tümü üzerimizden akıp gidiyor.
Ben şahsen Belukal Neuhaus’u severim ama üzülmeyin, evinizde ne varsa onu yerim. Benim için o markanın önemi, tarihçesi. Brüksel’de önce 1895’ten itibaren eczanesini şekerleme ve çikolata dükkânına çeviriyor, sonra oğlu Jean, tek lokmalık çikolatayı, pralini keşfediyor. Daha sonra da o lokmaları yan yana bir kutuya diziyor, inanamayacaksınız ama üzerine de ince bir kâğıt yerleştirip ikinci kez pralinleri de koyuyor ve çikolataları böyle satışa sunuyor. Yani bugünkü gibi..
Çikolatanın öyküsü tabii ki daha eskidir. Kristof Kolomb ile Herman Cortes 16. yüzyılda Amerikaya yaptıkları gezilerden kakao çekirdeklerinden oluşan bir içecekle döndükleri az çok bilinir. Aztek dilinde “acı içki” anlamına gelen en iptidai haliyle içilen baharatlı soğuk bir meşrubat, İspanyolların şeker ilavesiyle biraz daha içilebilir hale gelmiş. Sonraları, 18. yüzyılda, İngilizler sütlü, bildiğimiz kış mevsiminde tercih edilen meşrubatı oluşturmuşlar.
Göğe yükselen kakao ağaçları dört yaşından sonra yılda iki kez ürün verir. Ana dallara yakın noktalarda çıkan meyve torbalarından 40’a yakın tohum veya kakao çekirdeği çıkar. Fabrikalarda kakao çekirdekleri önce kavrulur, sonra öğütülür.. Çıkan macun gibi sıvı çikolata yapımında kullanılır. Çikolata mayalama, kurutma, fırınlama ve ayıklama olarak 4 kademeden geçer.
Gökten inmiş bir hediye
Çikolatanın öyküsü MÖ 1500 yıllarında Yücetan Yarımadası’nda yaşayan Olmekler ile başlıyor. İlk onların kitaplarında “Kakao” ismine rastlanıyor. Sonraları MÖ 400’den itibaren Mayalar’a geçiş dönemi var bu bölgede, kakao ismi artık kalmıyor, kaynar su üzerinde pişirilen meşrubata “Çikolata” diyorlar ve gökten inmiş bir hediye olduğuna inanıyorlar.Kakao çekirdekleri henüz keşfedilmemiş bu yeni kıtada, Amerika’da, paraya dönüşebilen en büyük nimet. Örneğin; Meksika’da bir hamalın günlük yevmiyesi 100 çekirdek, pazarda bir tavşan 30 çekirdek. Ağaçları köleler yetiştirdi, çekirdekleri gemilere yetiştirdiler, zenginler tüketti ve bugün kitlelerin “sevgili” çikolatası ortaya çıktı.. Kızım affetsin, ve “sevgili” mi dediniz? En çok benim.