Bir Psikiyatristin Günlüğü

Psych-Istanbul, Cinema-Philia, Tiyatroseverler ve Hayata Dair Ayrıntılar…

"Sara BESKARDES" tarafından yazılmış yazıları görüntülüyorsunuz

Anayasa Mahkemesi Tam Gün Yasası’nı kısmen iptal etti.

CHP’nin Tam Gün Yasası ile ilgili iptal başvurusunu inceleyen Anayasa Mahkemesi, üniversite öğretim üyelerinin bu görevleri dışında muayenehane açması ya da özel sektörde çalışmasını engelleyen düzenlemeyi iptal etti.

Anayasa Mahkemesi’nden üniversitelerdeki öğretim üyelerine “Tam Gün Yasası” konusunda müjdeli haber geldi. Yüksek Mahkeme, CHP’nin başvurusu üzerine yasanın üniversitelerdeki öğretim üyelerinin muayenehane açmasını engelleyen maddesini iptal etti. Yasa devlet hastanelerinde çalışan doktorlara 30 Temmuz’a, üniversite hastanelerinde çalışanlara ise 30 Ocak 2011’e kadar “ya hastane ya muayenehane” seçme zorunluluğu getiriyordu. Bu tarihe kadar seçimini yapmayanlar istifa etmiş sayılacaktı.

CHP, yılbaşında Meclis’te kabul edilen tüm hekimlerin “tam gün” çalışmasını düzenleyen 21 maddelik yasanın 11 maddesinin iptali için Anayasa Mahkemesi’ne başvurmuştu. Hekimlere, “Ya muuayene ya hastane” seçeneği getiren yasanın Anayasa Mahkemesi’ndeki görüşmeleri dün sona erdi. Başvuruyu iki gün inceleyen Anayasa Mahkemesi’nden üniversitelerdeki öğretim üyeleri için sevindirici karar çıktı. Şimdi muayenelerini kapatmak istemeyen Sağlık Bakanlığı hekimleri de dava açmaya hazırlanıyor. Devlet hastanelerinde çalışan doktorların muayenehane ya da tam gün çalışma seçeneği için 15 gün süresi kaldı.

ÖZEL MUAYENEHANE AÇABİLECEKLER

İptalin ardından üniversitede çalışan doktorlar 8 saatlik mesainin ardından muayenehane ya da özel hastanelerde çalışmaya devam edebilecekler. Mahkeme, yasanın 7’nci maddesinin ‘a fıkrası’ndaki “tabipler, diş tabipleri ve tıpta uzmanlık mevzuatına göre uzman olanlar, aşağıdaki bentlerden yalnızca birindeki sağlık kurum ve kuruluşlarında mesleklerini icra edebilir” şeklindeki birinci tümcesinde yer alan ”…aşağıdaki bentlerden yalnızca birindeki… “ibaresini Anayasa’ya aykırı bularak iptal etti.

DOKTORLAR DAVA AÇACAK

CHP yasanın sadece üniversite görevlileri ile ilgili kısımlarının iptali için başvurmuştu. Şimdi üniversite hastaneleri dışındaki örneğin Sağlık Bakanlığı hastanelerinde çalışan hekimler, eşitsizlik olduğu gerekçesiyle Danıştay’a dava açmaya hazırlanıyor. Çünkü bu hekimler yasanın 7’nci maddesinin a fıkrasındaki değişikliğin “Tam Gün”ün özünü ifade ettiğini belirterek, iptalin kendilerine de uygulanması gerektiği görüşünde. Türk Tabipleri Birliği (TTB) de bu konuda gerekli hukuki desteği vereceğini, doktorlardan gelen dilekçeleri Danıştay’a göndereceğini açıkladı.

Döner sermaye de iptal

Ayrıca Yüksek Mahkeme, Sağlık Bakanlığı’na bağlı sağlık kuruluşlarında çalışan personele, döner sermayeye ek olarak performansa göre para ödenmesine ilişkin maddeyi iptal etti.

Bakan: Yasanın omurgası duruyor

Sağlık Bakanı Recep Akdağ, “Yasanın ana omurgası duruyor. CHP, üniversite hastanesine giden bir vatandaş hocanın muayenehanesine gitmek zorunda bırakıldığında bunun hesabını veremez. Alınan kararı doğru bulmuyorumama uygulamak zorundayız” dedi. Akdağ, kararla ilgili HABERTÜRK’e şu değerlendirmeyi yaptı: “Tümdoktorları kapsamıyor. CHP, bu yasanın 11 maddesinin iptali için Anayasa Mahkemesi’ne gitti. 4maddesi iptal edildi. Halkçı bir partiye yakışmıyor. Altında Kemal Kılıçdaroğlu’nun imzası var. Niyete bakmak lazım. Büyük ayıp. Kılıçdaroğlu, çokmeşgul olacak ki bu konudaki seslenişimi duymuyor. Önemli birmeseleyi gözden kaçırıyor. Türk Tabipleri Birliği (TTB) ve CHP mızrağı çuvala sığdıramazlar. Kamuda çalışan hekimlermuayenehane çalıştıramazlar. Üniversitedeki doktor akşam17.00’den sonramuayenehane çalıştırabilecek. YÖK’ün bu konuda nasıl bir tutumu olacak bilmiyoruz.”

GAZETE HABERTURK/ HT EKONOMİ/ DENİZ BİLİROĞLU

Zaman herşeyin ilacı -Mustafa Namdar,Bolu Gündem Gazetesi

Çok yazıldı, çok konuşuldu. Sandıkta sepette kirli temiz ne kadar çamaşır varsa, ortaya döküldü. Zaman oldu kurucuları inciten sözcüklerle yüreklere ateş düşürüldü. Tüm olumsuzluklara karşın toprağa saçılan tohum karanlıktan gün yüzüne çıktı, meyveye dönüştü.

Şu Bağışçılar Vakfı. Bolu’da yaptıkları işlerle, kişilikleriyle, davranışlarındaki güvenilirliği ve dürüstlükleriyle herkes tarafından bilinen insanların bir araya gelerek kurdukları vakıf, kuruluş aşamasından sonra bir dizi etkinliklerde kazanın kulpundan tutmuş, şimdi eğitim-öğretimde ilk adım olan okul öncesi eğitim ünitesinin laboratuvarı konumundaki Anaokulu’nun temelini atmıştır.

Abant İzzet Baysal Üniversitesi alanında Eğitim Fakültesi anaokulu sınıfı öğretmenlerinin uygulama okulu şeklinde olacak bu okulda, dünyanın kabul ettiği en son eğitim modelleri, en yeni ders donanım malzemeleriyle uygulamaya koyacak öğretmenlerimiz, aldıkları bilgi donanımıyla alanlarında ülke genelinde ışık olarak geleceğin aydınlık düşüncelerine yol vereceklerdir.

Tarih 01.07.2010. Yer Abant İzzet Baysal Üniversitesi Kapalı Yüzme Havuzu yanında 1500 m2’si kapalı 7000 m2 alanda anaokulu temel atma törenindeyiz.

Bolulu deyimiyle, püfür püfür esintili bir havada böylesi bir güzelliğin temel atma töreninde olmak büyük mutluluk veriyor diye başlıyor sözlerine Bolu Bağışçılar Vakfı Başkanı Sn. Şerafettin Erbayram.

-Bolu Bağışçılar Vakfı dört yıl önce kuruluş çalışmalarına başladı, iki yıl önce de resmen kuruldu.

-Bolu Vakıf konusunda tecrübeli. Bu konuda İzzet Baysal Vakfı yolumuzu aydınlatıyor.

-Bu vakıf küçük büyük bağış sistemini olgunlaştırıp hayata geçirilmesi için kurulan bir vakıf. Bolu’nun daha güzel bir Bolu olması için bireysel düşünceden kollektif bir yapıya geçişi sağlamak amacımızdır. 3.sektör vakfından bu konuda yararlandık. Yol haritasının çiziminde yardımcı oldular.

-Şuana kadar şartlı şartsız burs sistemiyle öğrencilere burs verilmektedir. Üniversite toplulukları aktivitelerine katılıyor, onlardan gelen ciddi projelere destek sağlıyoruz.

-Bu arada okul öncesi programı projesi geldi. Uzun soluklu bir işe başlandı. Bu güzellik yirmi yıl sonrasının işaret fişeği gibi. Burada okul öncesi eğitimi için Araştırma Geliştirme Merkezi oluşturulacak. Burası ana, baba, çocuklar için laboratuvar konumunda olacak. Bu bina 1.7 milyon TL’ye malolacak.

Bu arada bir başka işimiz daha var. Başladık devam ediyoruz. Toplum Ruh Sağlığı Merkezi onarım ve tadilat işi. Toplumun ruh sağlığına yapılan bu hizmet için çok büyük destek ve katkılar aldık.

Doğu Marmara Kalkınma Ajansıyla bir araya gelip daha büyük projeler yapmalıyız dedi.

Temel atma töreninde, protokolün dışında Amerikadan gelen konuklar da vardı. Projeye önemli katkı sağlayan Haldun Taşman ve muhterem anneleri de bu mutlu günde Bolulu hemşehrilerinin yanlarındaydılar.

Protokol konuşmalarında projenin teknik ve mali konumu hakkında bilgilendirme yapan Sn. Uğur Tunçok, bu ve benzer projelerde küçük bağışlarla büyük işler yapılacağına işaret ederek, insanları dayanışmaya davet etti.

Sırasıyla konuşmalar yapıldı. Haldun Taşman’ın konuşmasından sonra (Onun konuşmasını ayrıca yazacağım) sırasıyla

Milli Eğitim Müdürümüz Sn. Recep Sezer.

-Bugün çocuklar kadar şen ve mutluyuz. Çocuklarımızı iyi yetiştirirsek, dünyayı avuçlarının içine alacaklarına inanıyorum.

-Fiziki yapıda tüm yatırımlarıyla noksanımızı tamamlayan İzzet Baysal’ı rahmetle anarken, kurduğu vakfın başkan ve üyelerine teşekkür ederim. 2000 civarında okul öncesinde okuyan çocuk var.

Bunlardan beş yaş grubunda %83’ü, dört yaş grubunda %22’si, üç yaş grubunda ise %5’ini okutabilecek okullaşmaya sahibiz.

-Çocuklar bizim en önemli sermayemizdir. Bu eser ülkemize örnek olacak.

AİBÜ Rektörü Prof.Dr. Sn. Hayri Coşkun.

-Bugün Üniversitemize yeni bir eser kazandırmanın mutluluğu var. Haldun Taşman ve ailesine hoşgeldiniz diyor, katkıları nedeniyle teşekkür ediyorum.

-Okul öncesi eğitim- çocuğun gelişiminde önemlidir. Erken eğitim insan gelişiminin önemli başlangıcıdır.

-Bu okulda yeni metodlar uygulanacak. Bu konuda zincirin tek bir halkasının bile kırılmasına müsaade etmemeliyiz.

İzzet Baysal Vakfı Başkanı Sn. Ahmet Baysal.

Ben bu konuşmaya neden davet edildim bilemiyorum. Ama bir maksat için çağrıldığımı tahmin ediyorum.

-İzzet Baba herkes kendi hayrını kendi yapsın düşüncesiyle kendi vakfını kurdu ve bağış istemedi. O bu konudaki katkıyı Bolulular’dan bekliyor. Bağışçılar Vakfı’nın bu başlangıcı böyle bırakılamaz, bırakamazsınız.

Belediye Başkanı Sn. Alaaddin Yılmaz

-Kendimi Türkiye’nin en mutlu ve en rahat Belediye Başkanı olarak görüyorum. Doğası güzel, insanları güzel ve İzzet Baysal’ı ve Baysallar gibi hayırsever insanları var.

-Böyle bir yerde bir vakıf daha kuruluyor, Bağışçılar Vakfı. Benim görevim böylesi güzellikler içinde halkıma hizmet etmek oluyor. (Törende bulunan öğretmen okulundan Matematik öğretmenine teşekkür ediyor.)

Vali Sn. İbrahim Özçimen.

-Bu güzellikte lokomotif görevi üstlenen Haldun Taşman beye teşekkür ederim.

-Bizim tarihimizde bu topraklarda yaşayan insanların dünyaya vakıf felsefesini öğreten insanlarla dolu olduğunu yazar.

-Ben Denizli’nin Çivril İlçesindenim. Buranın insanları gündüz eğitim almış, kalan zamanlarda keçi almış, tavuk alıp alıp satmış.

Şimdi İstanbul’da Çivrilli Kuyumcular ağırlıkta. Hepsi de hayırsever insanlardır. Devletin yanında onlar da doğdukları yere sahip çıkmaktalar. Millet, devlet el elenin en güzel örnekleri verilmekte.

-Bağışçılar Vakfı bir işaret fişeğini de üniversitede atmış, verdikçe daha mutlu olunuyor. Hayırlı olsun.

 Damlaya damlaya göl olur sözünü gerçeğe dönüştürmenin güzelliği yaşanıyordu Anaokulunun temel atma töreninde. Bağışçılar Vakfı’na yaptığı katkı ve verdiği cesaretle tanıdığımız Sn. Haldun Taşman, Amerika’dan gelmişti temel atma törenine. Sözün eyleme dönüştüğünü görmenin mutluluğu vardı yüzünde. Şunları söyledi temel atma töreninde Sn. Taşman: -Benim sadece 12 yılım Bolu’da geçti. Annemin ve merhum babamın yetişmemizdeki katkıları çok büyüktür. Huzurunuzda annem Zehra Taşman’a üstün annelik vizyonu ve emekleri için şükranlarımı sunuyorum. -Sizlerle paylaşmak istediğim 7 husus var. “1- ABD’de yerleşik Türklere hizmet veren “Türk Filantropi Vakfı” Yönetim Kurulu Başkanı olarak çok kişi Filantropi’nin anlamını soruyordu. Filantropi: “İnsan sevgisi”dir. Geniş anlamda; bireylerin, şirketlerin, vakıfların topluma katkısı demek. Türkçede en yakın eş kelimesi “Hayırseverliktir.” Vermek yalnızca parayla olmaz. Gönüllülük esası ve zamanı gönüllü olarak vermek de çok kıymetlidir. 2- Değişen dünyada filantropi de değişmekte. Yeni bağış sistemleri yeni bağışçılar var. Bağış arayanlar çoğalırken, rekabet yüzünden güçlü vakıf ve dernekler büyürken, zayıflar yok olma durumuna düşüyorlar. Bağışçılar da artık güven veren, hayallerini gerçekleştirebilecekleri kurumlara yöneliyorlar. 3- Elinde en çok imkan ve kaynakları olanların sosyal sorumlulukları da o derecede büyüyor. 4- “Yaşarken Ver” prensibi. Çoğu insan öldükten sonra öbür dünyaya getiremediği mallarla hayır yapmayı düşünebilir. Günümüzde bazı insanlar da aklı ve enerjisi yerindeyken hayır yapma yolunu seçiyor. Eşim Nihal Hanımın önerisi ile ben de bu ikinci yolu seçtim. Bu yüzden hayatımın en zevkli ve mutlu devresini yaşıyorum. Böylece uzun yılların çabası sonucunda elde ettiğim kıymetleri toplum yararına değerlendirmek vazife ve onuru gene bana düşüyor. 10 yıldır bu sektörün içindeyim. 5- “Ne ekersen, onu biçersin.” Hayır yapanların şu veya bu şekilde maddi manevi kazancı olduğu unutulmamalı. 6- Akıllı bağışçılar sosyal yatırım düşüncesiyle “Çok sayıda insanın yararlanacağı projelere ve bu projeleri hayata geçiren kurumlara kaynak aktarıyorlar.” Projelerin bir parçası oluyorlar. Hesap soruyor, şeffaflık istiyor, süreklilik arzuluyor. Netice peşinde koşuyorlar. İş dünyasındaki disiplini, prensipleri vakıflarda arıyorlar. 7- Filantropi insanlarının, kurumları birleştirerek ortak çalışmayı sağlama gücü vardır. Bugün bizleri de bir araya getiren güç bu güçtür.” Bu vesileyle bu şahane projeye destek veren, verecek olan herkese, bilhassa Ahmet Baysal ağabeyime, Şerafettin Erbayram, Uğur Tunçok ve Bağışçılar Vakfı Mütevelli üyeleri ve yönetimine teşekkür ediyor, başarılar diliyorum. Yolumuz açık olsun diyerek konuşmasını sonlandırdı. Fotoğrafın kareleri güzelliklerle doldukça, şüphe ve kaygıların zaman içinde eriyeceğine inanıyorum. Çünkü zamanın her şeyin ilacı olduğunu düşünüyorum.

ABD’nin Ellis Adasında, Ünlü Kalp Cerrahı Mehmet Öz ve Türk Filantropi Fonu Yönetim Kurulu Başkanı İş Adamı Haldun Taşman’ın Aralarında Bulunduğu 100 Amerikalı’ya “Ellis Adası Onur Madalyası” Verildi.

ABD’nin Ellis adasında, ünlü kalp cerrahı Mehmet Öz ve Türk Filantropi Fonu Yönetim Kurulu Başkanı iş adamı Haldun Taşman’ın aralarında bulunduğu 100 Amerikalı’ya “Ellis Adası Onur Madalyası” verildi.

ABD’ye 1892 ve 1954 yılları arasında göç eden ve Avrupa’dan gemilerle gelen yaklaşık 12 milyon göçmenin ABD’de ayak bastığı ilk yer olan Ellis adasında düzenlenen törende, “Ulusal Etnik Koalisyonu” adlı Sivil Toplum Kuruluşu tarafından, değişik kökenlerden gelen 100 Amerikalı’ya onur madalyası takdim edildi.

Her yıl yeni isimlere verilen madalyanın özellikle hem mesleki hem de hayırseverlik faaliyetlerinde son derece başarılı kişilere verildiği belirtildi. (Anadolu Ajansı) 11.05.2008

Eğer siz de tüm gün bilgisayar karşısında çalışıyorsanız, yaşamınızın bir döneminde boyun ağrısı çekmeniz kaçınılmaz. Günlük hayatta alınabilecek basit önlemlerle boyun ağrılarının oluşmasını önlemek mümkün.

 Araştırmalar, Amerikalılar’ın yüzde 50’sinin her yıl boyun ağrısı şikayetiyle hekime başvurduğunu gösteriyor. Neyse ki boyun ağrıları, bu kişilerin sadece yüzde 10’un günlük faaliyetlerini etkiliyor.

e-kolay’ın haberine göre boyun ağrısı özellikle birçok ofis çalışanının şikayeti. Tüm gün bilgisayar karşısında çalışmak, günlük iş hayatındaki gerginlikler boyun ağrılarının artmasına neden olan etkenlerden. Boyun ağrıları, basit ağrı kesicilerle giderilebildiği gibi gün içinde uygulanan sıcak-soğuk kompresler de işe yarayabilmektedir. Bunun için ağrılı bölgeye 20 dakikalık sürelerle buz torbası veya havluya sarılmış buz parçaları ile kompres yaptıktan sonra ılık bir duş almak veya sıcak su torbası uygulamak yeterli olmaktadır. Bu yöntemler var olan ağrıların giderilmesi için kullanılır. Günlük yaşamda alınabilecek bazı önlemlerle ağrıların önüne geçmek de mümkün.
 

İşte uzmanlardan öneriler:

1. Yüzüstü yatmaktan kaçının. Bu pozisyon boynunuza fazladan yük bindirmektedir. Boynunuzun doğal kıvrımını destekleyecek bir yastık seçin.

2. Dişlerinizi sıkmamaya gayret edin. Bu hareket boyun kaslarınızı gerebilir.

3. Olabildiğince faal olun. Düzenli fiziksel aktivite yapan bireylerin tekrar eden boyun ağrısı geliştirme olasılığı çok daha azdır.

4. Zihinsel stres oranını düşürmeye çalışın. Boyun bölgesindeki gerilmeler kas zorlanmalarına neden olabilir. Dahası, olumlu bir yaklaşım takınmak boyun ağrınızla ilgili endişe etmenize veya sinirlerinizi bozmanıza engel olacaktır.

5. Aracınızdaki kafa desteğini ayarlayın. Doğru ayar, başınızı ve boynunuzu daha iyi destekleyecektir.

6. Telefonda konuşurken ahizeyi kafanız ve omzunuz arasında sıkıştırmaktan kaçının. Telefonda çok konuşuyorsanız kafanıza yerleştireceğiniz bir kulaklık-mikrofon tertibatı edinin.

7. Ekran göz hizasına gelecek şekilde çalışma masanızı, koltuğunuzu ve bilgisayarınızı ayarlayın.

8. Masabaşı işiniz varsa sık sık gerinin. Omuzlarınızı yukarı doğru kulak hizasına kadar yükselttikten sonra düşürebildiğiniz kadar düşürün. Bunu beş defa tekrar edin. Kürek kemiklerinizi birleştirin ve beş saniye süreyle öyle durduktan sonra gevşeyin. Yan boyun kaslarınızı esnetmek için oturur pozisyonda sol elinizle koltuğunuzun oturağına tutunarak güvde ve boynunuzu zıt tarafa doğru eğin. Ardından bu hareketi sağ elinizle tekrar edin.

9. Uzun süreler araç kullanıyor veya bilgisayar başında çok zaman geçiriyorsanız sık sık mola verin. Boynunuza fazladan yük bindirmemek için kafanızla omurganızı düz bir çizgi halinde tutmaya gayret edin.

F vitamini ile 30 yaş gençleşin

Prof. Dr. Mehmet Öz, kansere karşı koruyan ve gençleştiren besinleri sıraladı.

 Bitkilerle tedavinin asırlardır uygulandığını söyleyen Mehmet Öz, bugün kullanılan ilaçların birçoğunun bitkilerden oluştuğunu ancak hangi bitkinin nasıl kullanılacağını bilmenin önemli olduğunu söylüyor.

Bitkisel tabletlerinin alınmasının sakıncalı olduğunu belirten Öz şunları söyledi: “Çünkü içindeki maddeler kuvvetli olduğu için ilaç gibi tesirli değiller. Bitkisel takviyelerle birlikte bir hastalıkta kullanılan ilaçlar aynı anda alındığında pek çok yan etki yapabiliyor. Örneğin, sarı kantoron bitkisi depresyona iyi gelir. Doğum kontrol hapı ile birlikte sarı kantoron alınırsa, hamile kalınma riski artar.”

Akşam gazetesinin haberine göre; uyku için papatya çayı, mide ağrıları için zencefil, baş ağrıları için ise lavanta günlük hayatta rahatlıkla kullanılabilir.

– F vitamini, İngilizcede ‘friendship’, yani dostluk ve arkadaşlık anlamına geliyor. F vitamininin insanlar üzerindeki etkisi nedir?

Bizler kendi kendimizi ayrı ayrı değil de birlikte değerlendirip, daha sıkı dostluk ve arkadaşlık ilişkisi içinde olduğumuzda, vücudumuz oksitoksin ve prolaktin hormonları salgılıyor. Bunlar bizi sakinleştiren, stresimizi azaltan ve insanların birbirleriyle bağlarını kuvvetlendiren hormonlardır. İnsanların aile bağları, arkadaşlık bağları kuvvetlenirse ve sosyal ilişkileri iyi ise o zaman pek çok hastalığa karşı bağışıklık sistemi daha güçleniyor. Bu bilimsel olarak doğruluğu ispatlanmış bir konu. Yani F vitamini mutluluk ve gençlik vitaminidir.

– P vitamini nedir? Yararları nelerdir?

P vitamini, yani ‘patlıcan’ çok faydalı olan koyu renkli bir sebzedir. Kendini güneşten nasıl koruyorsa sizi de güneşin kötü etkilerinden öyle korur. Patlıcan, şeker hastalığı riskini azaltır. İçinde bulunan bioflovin maddesi arterleri genişletir, damarları açar. Tansiyonu (kan bansıncını) ve kötü kolestrolü %30 oranında düşürür. Patlıcanın kızartma hariç tüm çeşitleri yenebilir.

Patlıcan, unutkanlığa da iyi gelir ama aslında unutkanlığa iyi gelen baharatlar hardal, köri ve sarı safrandır. Bu baharatların Alzheimer hastalığına yakalanma riskini yüzde 25 oranında azalttığı bilinmektedir.

Belinizin ölçüsünü alın

Boyunuzun ölçüsünün yarısı sizin maksimum bel ölçünüz olmalıdır. Yani boyunuz 1.70 cm ise bel ölçünüz 85 cm’i geçmemelidir. Erkeklerde bel ölçüsü 100 cm’yi,  kadınlarda ise 92 cm’yi geçmemeli.

Diyet ürünlerinin sakıncaları

‘Diyet ürünler kimyasallar içerir. Eğer bir yemeğin içine tatlandırıcı koyuyorsanız ve kendinizi rahatlatıyorsanız aslında beyninizi aldatıyorsunuz ve kilo almaya devam ediyorsunuz.

Alışveriş sepetinde asla olmaması gereken 5 yiyecek:
– Beyaz şeker
– Mısır şurubu içeren içecekler: Renkli meşrubat, gazlı içecekler ve diyet ürünler
– Donmuş yağlar: Et yağı ve tereyağı
– Trans yağlar
– Lifsiz besinler: Beyaz ekmek ve makarna.
F vitamini 30 yaş gençleştiriyor

Belki daha önce siz de ‘F vitamini diye bir şey hiç duymadım’ diyenlerdensiniz! Ancak hepimizin en azından bir tane dostu vardır ve F vitamini dediğimiz sağlık iksirinin kaynağı da dostlardır… Bazen sizde stres yaratan işlerin bir listesini yapıp, onlardan kurtulmanız gerekebilir. Bazen evdeki işlerinizi bir kenara bırakıp, en yakın arkadaşınızla dışarı çıkıp eğlenmeye ihtiyaç duyabilirsiniz. ‘Vitamin F’nin (Friendship – Türkçesi arkadaşlık- kelimesinin baş harfi olduğu için ‘F’) sağlığınıza faydaları saymakla bitmez.
 

Bir dost yeter

Yapılan son araştırmalara göre; güçlü sosyal iletişim içerisinde olanlarda depresyona girme ve ölümcül krizlerin oluşma riski azalıyor. Düzenli F vitamini kullanmak, sizi gerçek yaşınızdan 30 yaş daha genç hale getirebilir. Çünkü bu sayede stresten uzak bir yaşamınız olur. Dostluğun sıcaklığıyla, gergin olduğunuz zamanlarda bile kan damarlarınızda pıhtılaşma ve kalp krizi geçirme riskiniz yüzde 50 azalır.

 

Sağlık deposu besinler

Böğürtlen, yaban mersini, koyu renkli meyve ve sebzeler, brokoli, roka, maydonoz, sarımsak, domates ve zeytinyağı.