Oscarlar Milyoner’e!
Sinema dünyasının heyecanla takip edip aylar öncesinden konuşmaya başladığı Oscar ödül töreninde heykelcikler bu yıl Milyoner / Slumdog Millionaire filmine gitti. 10 dalda Oscar’a aday olup, bunların 8’ini kazanan film masal kıvamında sıra dışı bir hikâye anlatıyor.
Filmin senaristi, Vikas Swarup’ın kitabından uyarladığı senaryoyla, “En İyi Uyarlama Senaryo” ödülünü alan Simon Beaufoy. Beaufoy neredeyse yeniden kurguladığı orijinal hikâyeyi başarılı bir dille sinemaya aktarabilmiş. Zaten Milyoner‘in anlatım gücünü gördüğünüzde ödüle hak vermemeniz imkânsız. Oscar’ın yanı sıra BAFTA töreninden 7 ödülle dönen, bunun yanında birçok önemli festivalde de başarı kazanan Milyoner, yetenekli bir ekibin elinden çıktığını herkese gösteriyor.
Milyoner‘in yine ödül alan kurgusu da muhteşem. Filmi izlerken, başarıyla kotarılmış hikâyenin içine çekildiğinizi hissediyorsunuz.
Filmin görüntüleri ise sinematografik yönden keskin bir etkileyiciliğe sahip. Çarpıcı sahneler, baştan çıkarıcı renkler, heyecanlı geçişler ile bize gözümüzü kırpmadan dâhil olacağımız bir seyirlik sunuyor. Tüm bu başarının arkasındaki isim ise Oscar’da “En İyi Görüntü Yönetmeni” ödülünü kazanan Anthony Dod Mantle’den başkası değil. Sanatsal yönden kuvvetli bir yeteneğe sahip olan Mantle, zaten önceki yıllarda özellikle Lars von Trier ile yaptığı çalışmalar ile adını duyurmuştu.
Filmin başarısının arkasındaki sır
Milyoner sinema dünyasındaki en büyük ödülleri toplamakla yetinmedi, gösterime girdiği günden beri ABD ve İngiltere listelerinde de üst sıralardaki varlığını haftalardır koruyor. İnsanların filmi sevdiğine şüphe yok. Peki, Hindistanlı bir sokak çocuğunun zengin olup olmaması bizi neden bu kadar ilgilendiriyor?
Milyoner, Jamal Malik’in çileli yaşamından yola çıkan, ama her sahnesinde ayrı bir toplumsal yarayı yüzümüze vuran bir film. Güçlünün zayıfı ezdiği, rant sağlamak isteyen bir takım güçlerin din çatışmalarını ve saldırıları tetiklediği, küçücük çocukların sakat bırakılarak sırtlarından para kazanıldığı, genç kızların sermaye, genç erkeklerin tetikçi olarak kullanıldığı, aslında hepimizin az çok bildiği, kötü bir dünya bu dünya. Üstelik bir kez ezilenler arasına girmişseniz, kendinizi o bataklıktan kolay kolay çıkaramayacağınız bir dünya.
Jamal ve abisi de dünyanın zalimliğinden paylarını alır, çıkan bir dini saldırıda annelerini ve evlerini kaybederler. Sokaklarda yaşamaya başlayan iki çocuk bir tesadüf sonucu kendileriyle aynı yazgıyı paylaşan Latika’yla karşılaşıp, onu da aralarına alırlar. Bu üç kişinin hayatları ve kaderleri artık birbirine kenetlenmiştir…
Biz Jamal’la polis merkezinde işkence görürken tanışıyoruz. Olayların paralel olarak verildiği filmde oraya nasıl geldiğini öğrenmemiz uzun sürmüyor. Yalnızca Latika’ya ulaşmak isteğiyle katıldığı, Hindistan’ın en çok izlenen yarışma programı “Kim Milyoner Olmak İster?” Jamal’ı milyonerden önce suçlu yapıyor! Yarışmanın başında çaycılık yaptığı için alay edilen, ilk soruda eleneceğine kesin gözüyle bakılan bir çocuğun tüm sorulara seri halde cevap vermesiyle başa çıkmak kolay olmuyor tabii. Program sunucusu Prem Kumar da ondan kurtulmak için her yolu deniyor, hiçbir şey kar etmeyince de son çareye başvuruyor, onu polise teslim etmek! Elbette, sırf sokaklarda yaşamak zorunda kaldığı ve eğitimden yoksun bir yaşam sürdüğü için bir çocuğun potansiyel suçlu olarak kabul edilmesinden daha kolay ne var ki?
Jamal ise polis tarafından yapılan tüm işkencelere rağmen gerçeklerden biran olsun sapmıyor. Sonunda anlatmaya başladığı hikâyesiyle polise ve seyirciye doğru cevaplarının sırrını da açıklamış oluyor.
Filmin birazcık eleştirilebilecek tek yönü, geneline baktığımızda ayrıksı duran sonundaki iyimserlik. Romantik komedi filmlerini aratmayan ve her şeyin pürüzsüzce halledildiği “mutlu” sonuyla, Milyoner’in başından itibaren bu kadar sert vermeye çalıştığı gerçeklikten bir parça uzaklaştığını düşünüyorum. Aslında içinde çok derin toplumsal mesajlar saklayan bir filmken, ani bir çalımla dönerek seyirciye “acı bir dünyada yaşıyoruz, ama bu salonu mutlu terk edeceksiniz!” mesajı veriyor. Belki de iyi yapıyordur, belki de filmin bu kadar sevilmesinin nedeni, insanlara hala bir umut olduğunu söyleyebilmesidir…
Ne olursa olsun, Milyoner, aldığı her ödülü sonuna kadar hak ediyor, inanın! Yılın en iyi filmlerinden biri olan bu Hint masalını sakın kaçırmayın!