Zeynep Oral’ın, 2000-2010 yılları arasında köşesinde yayımlanan yazıları kitaplaştırıldı.

 

Cumhuriyet Gazetesi yazarı, gazeteci Zeynep Oral’ın 2000-2010 yılları arasında “Esintiler” başlıklı köşesinde kaleme aldığı yazıları, aynı adla kitaplaştırıldı. İstanbul Kültür Üniversitesi Yayınevi tarafından yayımlanan kitabın önsözünü şair, yazar Sunay Akın kaleme aldı. Fırtınaya dönüşen esintilerden bir seçki var bu kitapta. Oral; “Seçimimi gönlümün yelkenlerine göre yaptım” diyor kitabına koyduğu “Sunu”da. Sunu “Esintiler” benim gazetecilik yaşamımda köşeme verdiğim başlık…

Şu son on yıl boyunca biriktirdiğim “Esintiler”, içimde öyle bir büyüdü, öyle bir çoğaldı ki, fırtınaya dönüştü. Fırtınaya dönüşen esintilerden bir seçki var bu kitapta. Seçimimi gönlümün yelkenlerine göre yaptım. ”Esinti” küçük bir rüzgar , minik bir hava akımı demek… Buz tutmuş yürekleri bir damlacık olsun ısıtabilmek için, çöl sı­cağında kavrulmuş dillerin bağlarını birazcık olsun çözebilmek için, hepimizin, ılık küçük bir rüzgâra, bir esintiye gereksinimiz olduğuna inanıyorum.

“Esin” aynı zamanda ilham demek… Ancak ülkemizde kö­şe yazınızı yazmak için, inanın, ilham ya da esin perilerine hiç mi hiç gerek yok. Türkiye’nin gündemi öylesine dolu ve öylesi­ne çabuk değişiyor ki ve aynı zamanda öylesine hiç değişmiyor ki!!! Bu harikulade, bu müthiş, bu korkunç, bu zavallı, bu de­ğerli, bu çok gülünç ve bu çok acıklı yaşantımızda esin perileri­nin peşine takılmaktansa, gerçeklerin peşine takılmayı yeğle­dim. Ben bu yazıları yaşadıklarımızı kav­ramak, anlamak, yorumlayabilmek için… tanıklık etmek, tepki göstermek için… duyguları ve düşünceleri paylaş­mak, paylasa paylasa çoğalmak için… anımsamak ve anımsat­mak için… belleklerimizi yitirmemek için… sıradanlığa, hoyratlığa, duyarlılığı­mızın körelmesine engel olmak için yazdım. En çok da insanı “insan” yapan değerlere sahip çıkmak, bu değerleri yüceltmek için…Yüreğimi pupa yelken doldurup çıktığım bu yolculukta , pusulam, okurlarımdı. Özellikle genç okurlarım. Onlara teşekkürüm sonsuz…

Zeynep Oral   15 Şubat 2011

Sunay Akın’ın Esintiler’de yer alan yazısı Bir Müze Kitap!…

Dönemin en sert eleştirmeni, İzlenimci ressamların açtığı ilk sergiyi görmek için adımını salondan içeri attığında, ziyaretçiler, klasik resim anlayışının bu önemli temsilcisinin kısa sürede oradan ayrılacağını, hem de eserler hakkında çok ağır sözler söyleyeceğini düşünürler…

Eleştirmen, tüm resimleri uzun süre inceledikten sonra, ayrılırken kendine meraklı gözlerle bakanlara sadece şunu söyler: ”Esinti var!..”

İzlenimci ressamların resim sanatına kattığı yenilik gibi, Zeynep Oral’ın “Esintiler” adlı köşesindeki yazıları da düşünce ve bilgi dünyasının ufkunu genişletmiş, kumaşını uygar dünyaya doğru yol alan gemiye yelken yapanlara rüzgar olmuştur.

Aydın insan ve nehirler arasında bir benzerlik vardır: onlar akıp giderler ve herkes kabının genişliği kadar su alır… Zeynep Oral’ın ayrıcalığı, akıp giderken, tası küçük olanlara daha büyük tas yapmayı da öğretmesidir.

Esintiler bir müze kitaptır. Sadece Türkiye’nin değil, tüm insanlığın aydınlanma tarihinde büyük bir bellektir.

Uygarlık denilen satranç oyununda, bilim ve sanat adına yeni hamleleri doğuracak olan bir taştır, Esintiler… Elbette görmesini, hamle yapmasını bilene!

Onca yazısıyla Esintiler, Nuh’un Gemisidir; hayatın tüm karamsarlığına, fırtınalı günlerine rağmen, aydınlık, güzel günlere olan inancı taşır yıllarca…

Esintiler’deki yazılar, nice sanatçıya esin perisi olmuş, sözcüklerden dikilen elbisesini çıkararak notalara, renklere, filmlere dönüşmüştür.

Don Kişot zırhını giyip, atının sırtına oturduğunda şövalye olmamıştır… Don Kişot’u ölümsüz kılan, yeldeğirmenleri kendini paralayıp yere yıktığında, acılar içinde de olsa yeniden ayağa kalkmasıdır. Don Kişot’u, Don Kişot yapan, yerden doğrulduğu andır. Zeynep Oral gazetecilik hayatında nice hüzünler yaşamış olsa da, düşleri için her seferinde ayağa kalkmasını başarmıştır.

O, hala savaşıyor kalemiyle, yaralarına aldırmadan…

Bir Zeynep Oral olmasaydı, hayatımızda pek çok şey yarım kalacak, pek çok adımımızı da karanlığa doğru atacaktık.

Sunay Akın