Bir Psikiyatristin Günlüğü

Psych-Istanbul, Cinema-Philia, Tiyatroseverler ve Hayata Dair Ayrıntılar…

“Hayat Rüya Gibi” albümü yine sizi 70’li yılların sahil çay bahçelerinde apartman topuklu ayakkabılarıyla gezdirecek. Çok bilindik, çok tanıdık şarkıları Göksel’in sesinden tekrar dinlerken, hayatın en gerçek rüya olduğunu anlayacaksınız.

2009 yılında çıkan “Mektubumu Buldun mu?” cover albümü ile eski şarkılara yeni bir soluk getiren Göksel, “Hayat Rüya Gibi” albümünde de 70’li yılların unutulmaz şarkılarını söylemeye devam ediyor. Göksel, dinleyicilerinin arzu ve beklentileri üzerine, büyük bir heyecanla hazırladığı devam niteliğindeki yeni albümü “Hayat Rüya Gibi”yi AVRUPA MÜZİK markası ile yayınlıyor.

Prodüktörlüğünü Cengiz Erdem ve Deniz Erdem’in üstlendiği albümde Göksel, Bora Ayanoğlu (Deli Etme Beni Aşk), Fecri Ebcioğlu (Eylül’de Gel), Fikret Şeneş (Seninleyim, Palavra), Hulki Saner (Kıskanıyorum), Hüseyin Turgut Yarkent (söz), Saadettin Yücel Öktenay (müzik) (Sevil Neşelen), Oktay Yurdatapan (Ah Nerede?), Orhan Gencebay (Kabahat Seni Sevende), Sezen Aksu (İçime Sinmiyor), Şanar Yurdatapan (Ölsem de Bir, Olmaz Olsun), Ülkü Aker (Başıma Gelenler, Tek Başına), Yalçın Tura (Hasretinle Yandı Gönlüm) gibi büyük ustaların klasikleşmiş şarkılarından oluşan yepyeni repertuarını binlerce şarkı arasından seçti.

“Hayat Rüya Gibi”de Göksel ilk kez bir Orhan Gencebay eseri olan “Kabahat Seni Sevende”yi seslendirdi. Albümün bir başka sürprizi, sözleri Fikret Şeneş’e müziği Giovanni Ferrio’ya ait “Palavra” isimli şarkıdaGöksel’’e eşlik eden sesin sahibi ünlü rock müzik sanatçısı Teoman.

14 özel şarkıdan oluşan “Hayat Rüya Gibi” albümü ile Göksel, dinleyicileri bahar tadında rüya gibi bir nostalji yolculuğuna çıkarıyor. Düzenlemeleri orijinaline sadık kalınarak hazırlanan albümde başarılı sanatçı, kendine has güçlü yorumu ile eserlere taptaze bir renk verdi.

Albümün kayıt ve mixleri İhsan Apça ve Özgür Özkan Mete, süpervizörlüğü Orkun Tunç tarafından Stüdyo Ada’da yapıldı. Müzik direktörlüğü ve aranjörlüğünü ise Serhat Ersöz üstlendi. Enstrümanların canlı çalınıp kaydedildiği albümde oldukça geniş bir müzisyen kadrosu Göksel’e eşlik etti. Albümün fotoğrafları Büyükada’da Barış Aktınmaz tarafından çekilirken, sanat yönetmenliğini Emel Kurhan üstlendi.

Albümdeki Eserler
  1. Sevil Neşelen
    Söz: Hüseyin Turgut Yarkent     Müzik: Saadettin Yücel Öktenay
  2. İçime Sinmiyor
    Söz & Müzik: Sezen Aksu
  3. Başıma Gelenler
    Söz: Ülkü Aker     Müzik: Neal Hırsch
  4. Palavra
    Söz: Fiket Şenes
  5. Ölsemde Bir
    Söz & Müzik: Şanar Yurdatapan
  6. Kıskanıyorum
    Söz & Müzik: Hulki Saner
  7. Ah Nerede
    Söz: Oktay Yurdatapan     Müzik: H. Joachim & Ilan Cohen
  8. Deli Etme Beni Aşk
    Söz & Müzik: Bora Ayanoğlu
  9. Hasretinle Yandı Gönlüm
    Söz & Müzik: Yalçın Tura
  10. Kabahat Seni Sevende
    Söz & Müzik: Orhan Gencebay
  11. Olmaz Olsun
    Söz & Müzik: Şanar Yurdatapan
  12. Tek Başına
    Söz: Ülkü Aker     Müzik: Giancarlo Colonnello & Luigi Albertini
  13. Seninleyim
    Söz: Fikret Şenes     Müzik: Lucio Battisti
  14. Eylül’de Gel
    Söz: Fecri Ebcioğlu     Müzik: Marc Aryan
Yaşamak şanstır, kullanmayı bil,
Yaşamak fırsattır,değerini bil,
Yaşamak hüzündür,aşmayı bil,
Yaşamak şarkıdır,söylemeyi bil,
Yaşamak servettir,korumayı bil,
Yaşamak oyundur,oynamayı bil,
Yaşamak bilmecedir,çözmeyi bil,
Yaşamak mutluluktur,tatmayı bil,
 
Yaşamak güzelliktir,kıymetini bil,
Yaşamak trajedidir,göğüslemeyi bil,
Yaşamak aşktır,keyfine varmayı bil,
 
Yaşamak maceradır,göze almayı bil,
Yaşamak rüyadır,gerçekleştirmeyi bil,
Yaşamak verilmiş sözdür,tutmayı bil,
 
Yaşamak hazinedir ,israf etmemeyi bil,
 
Yaşamak mücadeledir kabullenmeyi bil,
Yaşamak hakkındır,uğruna savaşmayı bil,
Yaşamak kutsal görevindir,tamamlamayı bil…

Wall Street Journal gazetesi, Kemal Kılıçdaroğlu’nun, CHP Genel Başkanlığı’na getirilmesinin, Türkiye’deki “siyasi manzarada potansiyel bir transformasyon yarattığı”nı belirtirken, Baykal döneminde “adeta önemsiz bir duruma düşen partiye yeni bir hayat enjekte ettği” yorumunu yaptı.

New YorkKemal Kılıçdaroğlu‘nun CHP liderliğine seçilmesi ve bunun Türk siyaseti üzerindeki olası etkileri, yabancı medyada haber ve yorumlara konu olmayı sürdürüyor. Wall Street Journal gazetesi, Kılıçdaroğlu’nun, CHP Genel Başkanlığı’na getirilmesinin Türkiye’deki “siyasi manzarada potansiyel bir transformasyon yarattığı”nı belirtirken, Baykal döneminde “adeta önemsiz bir duruma düşen partiye yeni bir hayat enjekte ettiği” yorumunu yaptı. Gazete, “61 yaşındaki Sayın Kılıçdaroğlu, lider seçilmesinin ardından Türkiye’nin yumuşak sözlü Mahatma Gandi lakabına meydan okudu. İktidardaki Adalet ve Kalkınma Partisi veya AKP’yi yolsuzluğa batmış ve dikta olarak resmederek iğneleyici bir saldırıda bulundu” diye yazdı.

ABD’nin en çok satan gazetesi Wall Street Journal, Türkiye muhabirini Marc Champiom imzasıyla yayımladığı haber analizde, “Türkiye’nin ana muhalefet partisi, hafta sonunda yeni bir lider seçerek, Avrupa ile Ortadoğu’yu bağlayan ve önemi gideren artan bu ülkedeki siyasi manzarada potansiyel bir transformasyon yarattı” yorumunu yaptı.

CHP’nin, “Büyük bir hevesle yapılan Kurultay’da, seks skandalının ardından istifa eden eski lider Deniz Baykal döneminde adeta önemsiz bir duruma düşen bir siyasi harekete yeni hayat enjekte ettiği”ni de değerlendirmesini yapan gazete, “61 yaşındaki Sayın Kılıçdaroğlu, lider seçilmesinin ardından Türkiye’nin yumuşak sözlü Mahatma Gandi lakabına meydan okudu. İktidardaki Adalet ve Kalkınma Partisi veya AKP’yi yolsuzluğa batmış ve dikta olarak resmederek iğneleyici bir saldırıda bulundu” ifadelerini kullandı.

WSJ, bu çerçevede Kılıçdaroğlu’nun “yedi yıldız otellerde yaşıyor, cipler kullanıyorlar” yönündeki sözlerine yer verdiği haberinde Kılıçdaroğlu’nun, iki üst düzey AKP’linin istifasına yol açtan yolsuzluklara karşı yürüttüğü kampanyasına da dikkat çekti.

Baraj indirme sözü

Kılıçdaroğlu’nun, Kurultay’da yaptığı konuşmada son dönemdeki CHP politikalarıyla ilgili bazı önemli değişikliklerin olabileceğini ortaya koyduğunu kaydeden gazete, bu çerçevede “Beklenmeyen bir çıkışla” Kılıçdaroğlu’nun, iktidara gelmesi halinde yüzde 10 barajını indirmeye söz verdiğini belirtirken “Bu, Türkiye’nin büyük Kürt azınlığını temsil eden partilerin ana bir talebidir. Şimdiye kadar hem hükümet hem de CHP, yüzde 10’luk barajı düşürmeyi reddetmişlerdi” diye yazdı.

ABD’li gazete, Kılıçdaroğlu’nun, yoksullar ve emeklilere yönelik olarak “sosyal demokrat mesajlarına odaklanmasını” da diğer önemli değişiklik olarak niteledi. “Türkiye’nin laik-İslami bölünmesinden de konuşmaktan kaçındı” diyen gazete, bu kapsamda AKP’nin, ifade ve din özgürlüklerine ilişkin sert yasalarda değişiklik yapılmasını benimsendiğini, CHP’nin ise şimdiye kadar bu değişikliklere karşı çıktığını kaydetti.

CHP’nin modern Türkiye kurucusu Mustafa Kemal Atatürk tarafından yaratıldığını ancak, partinin son yıllarda güç kaybettiğini, 2007 seçimlerinde AKP’nin yüzde 47’lik desteğine karşı oyların yüzde 21’ini elde ettiğini yazan WSJ, “Son dönemdeki kamu oyu yoklamaları, AKP’nin gerilediğini gösterse de CHP bundan yararlanamadı ve geçen yıl yapılan yerel seçimlerde oyların ancak yüzde 23’ünü kazanabildi” yorumunu yaptı. Analizde şöyle devam edildi:

“Siyasi gözlemciler bunun, partinin, Atatürk’ün laik devrimine yönelik iddia olunan İslamcı tehditten korunmak için demokratik süreçten çok orduya dayanan, modası geçmiş bir otokratik ideolojinin tutsağı imajından kaynaklandığını söylüyorlar.”

Kemal Kılıçdaroğlu’nun görkemli bir Kurultay’da ve büyük bir destek ile CHP Genel Başkanlığına seçilmesi dünyada da yankılandı. Yabancı medya, “Türk Gandi muhalefete liderlik yapacak”, “Analistler, partiye yeni bir soluk verebileceğini sölüyüyorlar”, “Türk solu için çok olumlu bir işaret”, “APK’lilere ilişkin yolsuzluk dosyaları ile gündemi etkilemişti” dedi.

Londra/New York– Kemal Kılıçdaroğlu’nun görkemli bir Kurultay’da ve büyük bir destek ile CHP Genel Başkanlığına seçilmesi dünyada da yankı buldu. Yabancı medya “Türk Gandi muhalefete liderlik yapacak”, “Analistler, partiye yeni bir soluk verebileceğini sölüyüyorlar”, “Türk solu için çok olumlu bir işaret”, “APK’lilere ilişkin yolsuzluk dosyaları ile gündemi etkilemişti” gibi yorumlar yapıldı.
 

FT: Türk Gandi muhalefete liderlik yapmak için seçildi

İngiliz Financial Times gazetesi, “Türkiye’nin ana muhalefet partisi, gelecek genel seçimde iktidardaki İslami eğilimli AK Parti’ye meydan okumak üzere yeni lideri olarak yolsuzluklara karşı mücadele eden birini seçti” diye yazdı. “Aralarında askerler ve üst düzey yargıçların bulunduğu laik güçleri temsil eden CHP’nin uzun yıllarca parti liderliğini yapan Deniz Baykal’ın, seks videosu skandalının ardından istifa etmesi nedeniyle altüst olduğu”nu kaydeden gazete, Baykal döneminde CHP’nin birçok reformu bloke ettiğini, ülkenin değişen gerçeklerden habersiz olmakla suçlandığını kaydetti.

Ahmet Duran Demir adındaki 67 yaşındaki emeklinin “Kılıçdaroğlu’nun Türkiye’deki yoksuzluğu yeneceğine ve herkes için eşitlik getireceğine güveniyorum. O bizim umudumuz” sözlerini de aktaran gazete, 43 yaşındaki turizmci Özlem Kalay‘ın “O CHP için çok, çok büyük bir şanstır” değerlendirmesini de yansıttı.

Financial Times, habere son verirken de “Analistler, nüfusu çoğu Kürt olan Güneydoğu’dan gelen, yumuşak sözlü, CHP yönetim kadrolarından Kılıçdadoğlu’nun Temmuz 2011’de yapılması gereken seçimler öncesi partiye yeni bir soluk verebileceğini söylüyorlar” diye yazdı.
 

NYT: Türk solu içi çok olumlu bir işaret

ABD’nin büyük gazetelerinden New York Times ise, “Kamu yolsuzluklarına muhalefeti ve hükümette şeffaflığa desteğiyle tanınan 61 yaşındaki Kemal Kılıçdaroğlu’nun parti lideri seçilmesi ile Cumhuriyet Halk Partisi veya CHP, ülkenin laik solunun temsilcisi olarak imajını yeniden tesis etmeyi umuyor. CHP’nin etnik azınlıklara daha çok hak verme isteksizliği, siyasete elitist yaklaşımı ve işçi sınıftan seçmenlerle bağ kurma başarısızlığı, sık sık gerileyen popülaritesinden ve son on yılda tekrarlanan seçim yenilgilerinden sorumlu tutuluyor” yorumunu yaptı.

Rekor sayıda delegelerin Kılıçdaroğlu için oy kullandığını belirten gazete, Rahşan Ecevit‘in Kurultay’a katılmasına da dikkat çektiği haberinde “Uzun bir süreden beri bölünmüş olan birçok sol eğilimli grup, en az şimdilik, siyasi çevrelerde sakin kişiliği, kendisine ‘Gandi Kemal’ lakabını kazandıran Sayın Kılıçdaroğlu’nun liderliğinin altında birleştiği gibi görünüyor” ifadesini de kullandı.

NYT, birçok analistlerin, Kılıçdaroğlu’nun seçilmesini Türk sol için çok olumlu bir işaret olarak gördüklerini söylediklerini de kaydederken, “Sayın Kılıçdaroğlu’nun liderliğinde CHP’nin, güçlü İslami kökleri ve işçi sınıfı arasında yaygın popülaritesi olan Adalet ve Kalkınma Partisi’ne(AK Parti) karşı çok daha güçlü bir performansına göstermesi bekleniyor” diye yazdı.
 

BBC: AKP’lilere ilişkin yolsuzluk dosyalarıyla gündemi etkilemişti

İngiliz yayın kurumu BBC, Kılıçdaroğlu’nun bazı AKP’lilere ilişkin yolsuzluk iddialarıyla gündeme geldiğini ve gündemi etkileyen bir siyasetçi olduğunu belirterek Kılıçdaroğlu’nun Kurultay’da coşkuyla ve “Hoş geldin sakin güç”, “Hoş geldin halkın adayı” gibi anonslarla karşılandığını kaydetti. Kılıçdaroğlu’nun, protokole ayrılan yerlere ancak 30 dakikada ulaşabildiğine dikkat çeken BBC, “Kılıçdaroğlu’nun jest yaparak kendisine ayrılan yere değil, delegelerin arasına oturdu” dedi.

CHP Genel Başkanlığı için tek aday olarak çıkan Kemal Kılıçdaroğlu, CHP’nin bugün yapılan 33. olağan kurultayda yoğun alkışlar arasında tarihi konuşmasını yaptı. Kılıçdaroğlu, 70 dakika süren konuşmasının ardından Bülent Ecevit ile özdeşleşen kasketi takarak, salondakileri selamladı.

İstanbul– Kamuoyunda Gandi Kemal olarak anılan Kemal Kılıçdaroğlu yoğun katılımlı kurultayda konuşmasını yaptı. Kılıçdaroğlu, 70 dakika süren konuşmasının ardından Bülent Ecevit ile özdeşleşen kasketi takarak, salondakileri selamladı. Yoğun alkış ve “Başbakan Kemal” sloganlarla konuşması sık sık kesilen Kılıçdaroğlu’nun konuşmasından satırbaşları şöyle:

– Geliyoruz, geliyoruz iktidara geliyoruz!  Hepinizi en içten duygularla selamlıyorum.

“O failleri bulmak boynumuzun borcudur”

– Böylesine görkemli bir toplantıda, İnönü, Ecevit ve Deniz Baykal’a kadar görkemli tarihin sahibi olacağız ve o görkemli tarihi ileri taşıyacağız. Hepinizi en içten duygularla selamlıyorum. Hepinize yürekten, içten ‘Merhaba’ diyorum. Sayın Baykal’a yapılan komplonun failleri ortaya çıkmış değil. O failleri bulmak boynumuzun borcudur.

“Taşeronculuğu CHP iktidarında gömeceğiz”

– Zonguldak’ta kara elmas için alın teri döken madenciler gündemimiz. Recep Bey diyor ki bu yörenin insanları bu olaylara alışık. Ölüm bu mesleğin kaderinde var diyor. Bizim kadar yaşamını yitiren işçiler var. Nasıl oluyor da başka yerde yaşamını yitirmeyenler Zonguldak’ta kader oluyor. Onların ailelerine başsağlığı diliyorum. Meraklanmasınlar iş sağlığı ve iş güvenliği nedir, biz onarla öğreteceğiz.

-Bu işçilerimizin bir sorunu daha var. Yaşamlarını kaybeden bu işçilerin tamamı taşeron işçisi. CHP iktidarında taşeronluğu tamamen gömeceğiz. Kamuda çalışan hiçbir işçi yaşamı boyunca asgari ücrete mahkum olmayacak. Örgütlü toplum olacağız. İlk gideceğim yer Zonguldak olacaktır, emeğin başkenti Zonguldak olacaktır.

– Bu kongre tarihi bir kongredir, artık düğmeye basıyoruz artık iktidara koşuyoruz. Halkla beraber yürüyeceğiz.

“Önce halk”

– Türkiye’de rüşvetin, haksızlığın sonunu getirmek inşallah bize nasip olacak. Bunlar hukuk dediler, hukuku katlettiler, demokrasi dediler, demokrasiyi katlettiler. Söz veriyorum, özel yetkili mahkemelere de son vereceğiz. Bunlar onurlu dış politika diye Dubai’ye gidip 10 milyar dolara Türkiye’nin onurunu masaya yatırdılar. Artık iktidara koşuyoruz. Mustafa Kemal bu ülkeyi kurarken ’önce halk’ dedi.

 – Biz Türkiye’yi içinde bulunduğu çıkmazdan çekip çıkarmaya mecburuz. Bunu ancak CHP yapabilir. Çünkü CHP, Kuvayı Milliye demektir, çünkü CHP Müdafaa-i Hukuk demektir, çünkü CHP Anafartalardır, Conk Bayırı’dır İzmir’de Hasan Tahsin, Lozan’da İnönü’dür. Erzurum’da Nene Hatun, Kahramanmaraş’ta Sütçü İmamdır. Genlerinde ulusal çıkarları korumak, halkının çıkarlarını korumak vardır. CHP değişimci ve devrimcidir. Değişimi ve devrimi sonuna kadar götüreceğiz. Türkiye’yi yeniden inşa edeceğiz. Demokrasinin çıtasını yükselteceğiz. Korku imparatorluğu değil, sevgiyi egemen kılacağız. Kardeşçe beraber olacağız. Kine kitabımızda asla yer yoktur. Bir ozanımızın dediği gibi ‘yok edeceğiz insanın insana kulluğunu’. Kardeşçe yaşayacağız, barış türküleri söyleyeceğiz. Hep beraber bu coğrafyada kucaklaşarak güzel Türkiye’yi yeniden yaratacağız. Bütün toplum katmanlarıyla beraber olacağız. Bu ülkeyi kuran lider şunu söylüyor; ‘çalışmadan yorulmadan ve üretmen rahat yaşamanın yollarını aramayı alışkanlık haline getirmiş milletler evvele hasiyetlerini, sonra hürriyetlerini daha sonra da istikballerini kaybetmeye mahkumdurlar’….

– Soruyorum Sayın Başbakan’a: “Recep Bey, işsizlik fonundan aldığın paranın ne kadarını GAP’a harcadın?” Açıkla bakalım. Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da yapılan ayrışma politikalarını ters yüz edeceğiz. Herkesin karnı doyacak. Türkiye’de barış rüzgarları esecek. İnançlara ve her etnik kimliğe saygılı olacağız.

“Neden AKP’ye oy veriyorsun?”

– Geçinemiyorsan neden AKP’ye oy veriyorsun, senin haklarını ben savunuyorum. Emekli dediğimiz bir köşeye atılmış bir insan değil. Yıllarca çalıştı. Bu kadar çalışmanın bedeli bu mudur? Biz onları atılan köşeden çıkarmak istiyoruz. Bunun yolu CHP’nin iktidarından geçer.

-Sanayici artık bu ülkenin kamu görevlisidir. Sanayici üretecek, istihdam yaratacak. Onun önünü biz açacağız. Esnaf özü itibarinde sosyal demokrattır. Siz esnafı bitiriyorsunuz. Ben esnaftan da oy istiyorum. Kim bu aklı fikri veriyor Recep Bey’e onu da anlamıyorum ben.
Recep Bey ekonomiyi bilmiyor

– Türkiye’nin en büyük sorunu işsizlik. Recep Bey ekonomi nedir bilmiyor, piyasa nedir bilmiyor. Ekonomi bilmeyen adamların ülkeyi yönetmesine hazır mısınız? O zaman bunları alşağı etmeliyiz, sandığa gömmeliyiz. Recep Bey diyor ki, ‘’Her üniversiteyi bitiren iş bulacak diye bir şey mi var?’’ Bu kural senin için geçerli olabilir ama fakir fukara için nasıl geçerli olacak. İşsizliği bitireceğiz diye söz verdiler. Verdiği sözün arkasında durmayan adam yiğit değildir.

“Sen de insaf yok mu?”

– Ama meraklanmasın CHP iktidarında ekonominin ne olduğunu görecek. Diyarbakır’ın Bağlar semtinden yıllar önce bir kamyondan kadınlara ekmek dağıtıyorlar. Bu görüntüde kadınlar ekmek almak için birbirlerini eziyorlardı. Sende insaf yok mu? Sen bunu nasıl teşhir edersin. Bunlar insanın yoksulluğunu kullanıp rant elde ettiler. Halkın devrimcisi olacağız, halk için çalışacağız. Bu coğrafyada bir tek çocuk bile yatağa aç girmeyecek. Herkese söylüyorum, bu düzen bizim aşımıza ekmeğimize göz koyan düzendir. AKP mutlaka hesap verecek

– Her ailenin sigortası olacak. 1971’den beri bu sigortalar uygulanmıyor. Neden aile sigortası yok? Çünkü yoksulun yoksulluğunu sürdürmek bunların politikası. Bize oy verip vermemesi önemli değil. Bizim için o bir insandır. Onun yoksulluğunu gidermek bizim boynumuzun borcudur.

“Madur edebiyatı

– Bir mağdur edebiyatıdır gidiyor. 7 yıldızlı otellerde tatil yaparsın, adam mağdur. Saraylarda düğün yaparsın adam mağdur. Havuzlu villada oturursun, adam mağdur. Anlamak mümkün değil. İşsizlik, yoksulluk var, yatağa aç giden çocuklar var, beyefendiye bir uçak yetmiyor, Recep Bey ikinci bir uçak alıyor yine mağdur. Çocuğunu Amerika’da okutursun, masrafını da bir işadamına yüklersin ama Recep Bey mağdur. Katar emirinin düğününe Başbakanlık uçağı ile gidersin ama beyefendiler mağdur. Anlamak mümkün değil. Bu ülkede işsizler, yoksullar, sokakta kağıt toplayanlar mağdur değil mi? Dersane parası ödemedi diye çocuğu intihar eden aile mağdur değil mi? Geçimi için böbreğini satan mağdur değil mi? Böyle bir anlayış olabilir mi? Bu anlayışı da ters yüz edeceğiz. AKP iktidarında doğru eğri, eğri de doğru oldu. Bunu değiştireceğiz. Eğri eğri olacak, doğru da doğru.

“Korku imparatorluğuna son vereceğiz

-Tam bir korku imparatorluğu yaratıyorlar. Medya, sivil toplum kuruluşları korkudan konuşamıyor. Bunun adına demokrasi diyorlar. Buna demokrasinin faşist yönetimi diyoruz. Hukuku yüreklendirmek, yargı bağımsızlığını sağlamak lazım. Kimse korkudan Recep Bey’i eleştiremiyor. Bu nasıl düzen. Benim bildiğim iktidarlar eleştirilir. Bu korku imparatorluğuna biz son vereceğiz.

“TRT= Tayyip Radyo Televizyon”

-Sizin her yaktığınız elektrikten TRT’ye pay gider. TRT’nin yeni Tayyip Radyo Televizyon. Buna da isyan ediyorum. Benim vergimler bana haber vermiyorsun. İstanbul’un merdiven altı atölyelerinde binlerce genç kız üretim yapar. Siz hiç Recep Bey’in bu kızlar kayıtdışı çalışıyorlar, bunları sigortalı yapalım dediğini duydunuz mu? Ama biz o kızlarımızı sigotalı örgütlü yapacağız.

“Recep bey bu işi bilmiyor

– İşsizlik açlıktır moral değerleri yitirmedir. Peki işsizlik giderildi mi? Recey beyin çok güzel buluşu var. Her işveren işçi alsa sorun çözülür. Mucize gerçekleşti mi? Recep Bey ekonomiyi ve piyasayı bilmiyor. Çünkü ekonomi nedir bilmiyor. Ekonomi bilmeyen birinin ülkeyi yönetmesine razı mısınız?  O halde al aşağı etmeli sandığa gömmeliyiz.

“Fakir fukaranın gemileri mi var?”

– Her üniversite bitiren iş bulacak diye bir şey yok diyor Recep Bey. Fakir fukaranın gemileri mi var? Verdiği sözü tutmayan yiğit değildir.

– 30 insanımız canını yitirdi. Özelleştirdiğimiz fabrikalarda kapının önüne koyduk. O bölgede istihdam yaratacağız. Özel sektör fabrika kuracaksa sıfır faizle kredi vereceğiz. Mayınlı arazileri topraksız köylüye vereceğiz.

Dış politika

Dış politikaya satranç ustalığıyla yaklaşmak lazım. Kişisellikle dış politika yürütülemez. Oldu bitti ile dış politika yönetilemez. ben imza atayım dediğinizde sorun çözülmez. Çözemediler işte. Kıbrıs’ı gördünüz. Kıbrıs halkı AKP’nin getirdiği iktidarı sandığa gömdü. Şimdi sıra bizim milletimizde. Önümüzdeki seçimde Kıbrıslıların yaptığı gibi AKP’yi sandığa gömeceğiz. Duygusallıkla, at pazarlıklarıyla dış politika gitmez. 1 milyar dolara Türkiye’nin dış politikasını masaya yatıracaksın… Bunu dış politika denmez. Bunun hukuktaki adı vatana ihanettir.

-AB çok önemli. 2. Genel Başkanımızın imzasıyla başladı bu süreç. Bir çağdaşlaşma projesi olarak görüyoruz. Ama bize uygulanan çifte standardı kesinlikle kabul etmiyoruz. Ya adam gibi gibi oturur müzakere eder, tarih verirsiniz ya da kusura bakmayın biz size mahkum değiliz. Çünkü, gelecek, dinamizm, gençlik bizde. Elbette ki AB’nin standartlarını yakalamak isteriz, ama artık Türkiye’yi ikinci sınıf ülke olarak görmekten vazgeçsinler. Türkiye, onurlu bir ülkedir. Çifte standart bizi rahatsız ediyor. AB temsilcileri Türkiye’de otel lobilerinde oturarak Türkiye gerçeğini öğrenemezler. Son istişare raporları bunun belirtisidir. Verdikleri raporlar arasında çelişkiler var. Nasıl bunlar oluyor? Son anayasa değişiklikleri desteklediklerini söylediler. Bu değişiklikleri niye kendi ülkenizde yapmıyorsunuz? Yapmıyorlar. Peki niye bize dayatıyorsunuz.

-CHP demokrasiyi getirmiş bir partidir, çok partili rejimi getirmiş bir partidir. Bu ülkeye demokrasiyi getirdik, parti içi demokrasiyi de getireceğiz. Daha demokratik bir yapı olacak. Tüzüğü değiştirerek bunu yapacağız. Bütün partilere örnek olacağız.

-Türkiye önemli bir noktadadır. Raydan çıkmış bir tren nereye çarpacağı belli olmadan gidiyor. Her alanda belirsizlikler oluşmaya başladı. Başbakan bu belirsizlikleri sadece seyrediyor. Bizim artık bu saatten sonra bölünme lüksümüz yoktur. Bu ülkenin aydınları, sanatçıları, solcuları, işçisi, çiftçisi, memuru temiz toplumdan yana olmak zorundadır. Hayatın her tarafında hukuku egemen kılacağız. Yargı bağımsızlığını getireceğiz. Artık bir yürüyüş başlattık, temiz Türkiye yürüyüşü, halktan yana yürüyüş. Herkesi kucaklamak zorundayız. Buna inanan bütün yurtseverler, inancı, etnik kimliği ne olursa olsun CHP çatısı altına gelsin. Burada ona yer var. Önce birleşeceğiz.

“Talan düzeni kurdular”

-Bunlar 3 Y ile mücadele edeceğiz dediler. Bunlar Y’yi ”yemek” olarak anladılar. Artık bunların kırdığı ceviz bini aştı. Talan düzeni, vurgun düzeni yarattılar. Bunun hesabını sormak hepimizin boynunun borcudur. Hep beraber çalışacağız. Halkı aydınlatacağız, kucaklayacağız. Onun dertlerine derman olacağız. Halk için politika yapacağız. Biz zengin olmayacağız, yakınlarımız zengin olmayacak. Kazandığının hesabını vermeyene siyaseten hesap soracağız.

-Bu kurultay, iktidar koşusudur. İktidar koşusunu yapacağız. Hazır mısınız? Siz hazırsanız söz veriyorum, ben de hazırım. Hep beraber gideceğiz. Bir sloganımız olacak: Bir ağaç gibi tek ve hür, bir orman gibi kardeşçe yürüyeceğiz.

CHP’nin 33. Olağan Kurultayı’nda CHP Genel Başkanlığı’na seçilen Kemal Kılıçdaroğlu’nun hayat hikayesi…

AnkaraKemal Kılıçdaroğlu, Tunceli’nin Nazımiye ilçesinde doğdu, ilk ve ortaöğrenimini Erciş, Tunceli, Genç, Elazığ gibi Anadolu’nun çeşitli yerlerinde yaptı. Yükseköğrenimini yapmak için girdiği Ankara İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi’nden (Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi) 1971’de mezun oldu.

Lisans öğrenimini tamamladığı 1971 yılında, girdiği hesap uzman yardımcılığı sınavının ardından Maliye Bakanlığı’nda göreve başladı. Daha sonra hesap uzmanı olan Kılıçdaroğlu, bir yıl Fransa’da kaldı. Hesap uzmanlığını 1983’e kadar sürdürdü ve aynı yıl Gelirler Genel Müdürlüğü’ne atandı. Burada önce daire başkanı olarak görev aldı, daha sonra aynı kurumun genel müdür yardımcılığını yaptı.

Kemal Kılıçdaroğlu 1991 yılında Bağ-Kur’a atandı. Burada genel müdürlük yapan Kılıçdaroğlu, 1992 yılında da Sosyal Sigortalar Kurumu Genel Müdürlüğü’ne geçti. Daha sonra kısa bir süre Türkiye Cumhuriyeti Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nda müsteşar yardımcısı olarak görev yaptı. 1994 yılında Ekonomik Trend dergisi tarafından “Yılın Bürokratı” seçildi. Kemal Kılıçdaroğlu, 1999’un Ocak ayında kendi isteğiyle Sosyal Sigortalar Kurumu Genel Müdürlüğü’nden emekli oldu.

Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Planı çalışmalarında Kayıtdışı Ekonomi Özel İhtisas Komisyonu’na başkanlık eden Kılıçdaroğlu, Hacettepe Üniversitesi’nde de bir süre ders verdi. Daha sonra Türkiye İş Bankası’nda yönetim kurulu üyesi olarak görev yaptı.


Siyasi yaşamı

Kılıçdaroğlu’nun siyaset yaşamı ise 11 Ocak 1999’da SSK Genel Müdürlüğü’nden ayrılmasıyla başladı. Kılıçdaroğlu, DSP’den 18 Nisan 1999’daki genel ya da yerel seçimlerde aday olmak için istifa etse de bu isteği gerçekleşmedi. Ardından Kılıçdaroğlu, Türkiye Büyük Millet Meclisi 22. dönem için yapılan 3 Kasım 2002 Milletvekili Genel Seçimleri’yle Cumhuriyet Halk Partisi İstanbul milletvekili olarak Meclis’e girdi. 22 Temmuz 2007 Milletvekili Genel Seçimleri’nde de İstanbul’dan 23. dönem milletvekili seçilen Kemal Kılıçdaroğlu, bugüne kadar CHP’de Grup Başkanvekilliği görevinde bulundu. Kılıçdaroğlu, bugün itibariyle bu görevinden istifa ederek, CHP Genel Başkanlığı için adaylığını açıkladı.
Dişli ve Fırat’ı istifa ettirdi

Kemal Kılıçdaroğlu’nun adı en çok yolsuzluk dosyalarını ortaya çıkarmakla anıldı. AKP Genel Başkan Yardımcısı ve Sakarya Milletvekili Şaban Dişli’yi, Silivri’de bir arsanın imar durumunu değiştirme karşılığında 1 milyon dolarlık iş takibi ücreti talep etmekle suçlayan Kılıçdaroğlu, bu iddiasını daha sonra Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a yönelik bir soru önergesiyle TBMM’ye taşıdı. Dişli, iddialar karşısında partisindeki görevinden istifa etti.

Kılıçdaroğlu, 22 Eylül 2008’de düzenlediği bir basın toplantısında ise, “Baron” olarak adlandırdığı, AKP eski Genel Başkan Yardımcısı Dengir Mir Mehmet Fırat hakkında çeşitli iddialar ortaya attı. Fırat’ın en büyük ortağı olduğu “Menas” adlı şirketin ürünlerini yurtdışına götüren tırda 89 kilogram eroin yakalandığını ve Menas’ın hayali ihracat yaptığını iddia eden Kılıçdaroğlu, bu kez de 25 Eylül günü gazeteci Uğur Dündar tarafından yönetilen tartışmada Dengir Mir Mehmet Fırat ile bir araya geldi. Bu tartışmadan bir süre sonra da Fırat, sağlık durumunu gerekçe göstererek istifa etti.

Kılıçdaroğlu Almanya’nın Frankfurt kentinde görülen Deniz Feneri yolsuzluk davasının Türkiye ayağına ilişkin de bazı belgeler de açıkladı.
Gandi Kemal

Kılıçdaroğlu, 2009 yerel seçimlerinden önce yine Uğur Dündar tarafından yönetilen bir tartışmada, bu kez Ankara Büyükşehir Belediyesi Başkanı Melih Gökçek ile bir araya geldi. Tartışmada, Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin doğalgaz abonelerinden fazla para aldığını ortaya koyan Kılıçdaroğlu, Gökçek’in aksine program boyunca sergilediği sakin tavırları nedeniyle, “Gandi Kemal” unvanına kavuştu. Kılıçdaroğlu’nun bu lakabı, Hindistan’ın barışçıl, ruhani lideri Mohandas Karamçand Gandi’den geliyordu.
CHP’nin oyunu yüzde 25 artırdı

Kılıçdaroğlu, 2009 Yerel Seçimleri’ne Cumhuriyet Halk Partisi’nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı olarak katıldı. Seçimi AKP adayı Kadir Topbaş kazandı; ancak Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin İstanbul Büyükşehir Belediye başkanlığı için aldığı oy oranını 2004 Yerel Seçimleri’nin yüzde 25’in üstünde bir oranda artırdı.

Selvi Kılıçdaroğlu ile evli olan Kemal Kılıçdaroğlu, üç çocuk babası. Bir yıl Fransa’da görev yapan Kılıçdaroğlu’nun yabancı dili ise Fransızca.

22 Mayıs 2010

‘Manga’nın dünya grubu olacağına inanıyoruz’

Oslo’da yapılacak 55. Eurovision Şarkı Yarışması’nda Türkiye’yi temsil edecek Manga ile sahne alacak Güney Afrikalı dansçı Nathalie Marrable ve Kanadalı koreograf Genevieve Cleary, Manga’nın ”dünya grubu” olacağına inandıklarını belirtti.

OsloMichael Jackson, Biyonce, Bob Sinclair, Paul Oakenfold, David Guetta gibi ünlü sanatçıların koreografı ve yönetmeni Genevieve Cleary, Manga‘nın seslendireceği ‘‘We Could Be The Same” adlı parçanın koreografisinin dinamik ve modern tarzda hazırlandığını anlattı. Parçayla dünyaya bir mesaj vererek herkesi şaşırtmak istediklerini belirten Cleary, ”Manga, kreatif, genç düşünceli, bizim neslimize uyum sağlayan bir grup. Gruptaki her birimiz değişik ülkelerden olmamıza rağmen, şarkıdaki ”hepimiz aynı olabiliriz” sözleri yaptığımız işi yansıtıyor. Tecrübelerime dayanarak, dünya grubu olması için Manga’nın önünde hiçbir engel olmadığına inanıyorum. En çok dikkatimi çeken ise Türk geleneksel müziği ile modern ve Batı müziğini karıştırarak, başarı elde ediyorlar. Manga’nın dünya grubu olacağına inanıyorum” dedi.

Madonna, Justin Tımberlake, Jayz, Michael Buble, Celine Dion, London Westend ve ABD’de değişik bale gruplarında dans eden Nathalie Marrable da Manga gibi bir grup ile çalışmanın çok güzel olduğunu söyledi. Güney Afrikalı ünlü dansçı, Manga’nın yaptığı müzik türünün çok ilginç olduğunu ancak uyum sağlamakta zorluk çekmediğini belirterek, ”We Could Be The Same” adlı parçanın fikrini çok ilginç ve yerinde bulduğunu dile getirdi. Anı zamanda değişik ünlü moda dergilerine yazan Nathalie Marrable, Eurovision Şarkı Yarışması’nda özellikle bir Türk grubunda yer almaktan mutluluk duyduğunu ifade etti.

”Eurovision ekibi çok profesyonel”

Norveç’in başkenti Oslo’da yapılacak 55. Eurovision Şarkı Yarışmasında Türkiye’yi 27 Mayısta 2. yarı finalde ”We Could Be the Same” adlı şarkıyla temsil edecek olan Manga Grubu, ”Eurovision ekibi çok profesyonel” dedi.

Oslo– Oslo’nun simgesi olan Opera binasının çatısında demeç veren Manga grubunun üyeleri, Norveçlilerin çok cana yakın ve sıcak olduğunu söyledi. Grup üyeleri, Norveç’in “dünyanın en pahalı ülkesi olduğunu” belirtti.

Vokalist Ferman, Eurovision şarkı yarışmasındaki organizasyon ile ilgili edindikleri izlemlerin beklediklerinden daha üstün olduğunu dile getirdi ve şöyle devam etti:
”Eurovision ekibi çok profesyonel. Bu güne kadar aldığım en rahat provaydı. İnsanların yaklaşımı, bir dediğimizi iki etmemeleri çok iyi. Artı bizim rock grubu olmamızdan dolayı bize ayrı bir saygı gösteriyorlar ve bu bizim çok hoşumuza gidiyor.”

Gitarist Yağmur, ”Hiçbir konuda sıkıntı çekmiyoruz. Her şey şu ana kadar çok iyi gitti. Biz belki başkalarına sıkıntı çektirmiş olabiliriz beş kişi olduğumuzdan dolayı. Herkes burada profesyonel, çok etkilendik” diye konuştu.

Manga Grubu üyeleri, Oslo’ya gelmeden önce çok heyecan ve stres yaşamaktan korktuklarını, ancak Eurovision’dan önce Anadolu turu yapmalarından dolayı hiçbir stres yaşamadıklarını söylediler.

CHP AŞK EVLİLİĞİNE HAZIRLANIYOR

Nihat Genç  – Odatv.com

Türk siyasetinin son elli yılına imza atan Menderes, Demirel, Özal, Türkeş, Erbakan, hepsi tek adam geldi tek adam gitti, hiçbiri ‘ikinci adam’ hazırlayamadı. . Deniz Baykal’ı ‘kutlamak’ lazım, CHP’ye güçlü bir ikinci adamın önünü açtı,(Biraz istemeyerek oldu gibi ya..)  bu isim Kemal Kılıçdaroğlu.

Kılıçdaroğlu başka tür bir ‘savaş adamı’…

Yorulmak bilmeyen, öfke bilmeyen, zenginlik bilmeyen, tek bir ‘küstah’ lafı olmayan, özentili sosyetik zerafet değil halk zarifi, aile ve sıradan insan kahramanı, şaşkın ve beceriksiz hiç değil, tartışmanın en koyu yerinde dahi yüzündeki alay ve hüznü dengeleyen ve kaldırımda sokakta dolaşır rahatlığıyla televizyon televizyon gezebilen, ne hayal satan ne delirmiş bağıran, altındaki siyasi atı ne mahmuzlayan ne kırbaçlayan, hepimize siyasetin ‘tırıs’ sanatını öğreten, ne kamburu var ne kini, rakipleriyle boğuştuğu en kızgın anda dahi ‘hor görmeyen’, ne sessiz silik ne de Napolyonluk iddiası var, partisinde genel başkanından daha çok çalıştığı zamanlar dahi komutanvari değil ‘teğmen’ gibi, kimseye emir vermek kimseden emir almak gibi dertleri zevki hiç olmayan, süslü kravatlar lacilerle değil, dik başlılıkla hiç değil, kendini, memleketin acılı insanlarının sorumluluğunu duya duya ‘tımar etmiş’, ülkesinin en belalı anında halkın gözünde ‘umut’ olmuş, soylu dürüstlüğünün müfettişliğiyle dosyaları belgeleri bülbül gibi konuşturup hepimizin sevgilisi olan: Kemal Kılıçdaroğlu..

Hoş geldin Kemal Kılıçdaroğlu..

Kendini kabul ettirdi

Üstünde başında en ufak bir toz yok, memleketin seni bekliyor..

Hırs tutku olmadan sanatçı siyasetçi olunmaz derler, nasıl başardın, tozu dumana katmadan fırtına, elimizi yakmadan ‘ateş’ olmayı nasıl becerdin?

Borular çalındı marşlar okundu tören başlamak üzere, haydi düş yola..

Memleketin şantaj kalleşlik komplo iftira yalanlarıyla delik deşik, yaralı, haydi Kemal Kılıçdaroğlu, halk şaşkın korkulu ve bitkin, haydi geç o büyük masanın başına..

Bu berbat ajanvari ihanet dolu siyaset çorbasına bu toprağın hakiki tertemiz yayla otlarının memleket çiçeklerinin tadını getir..

Bu endişe dolu halk çok çok kucakladı çok çok sarılıp öptü seni, vakit tamam, ayağa kalk Kemal Kılıçdaroğlu..

Kurultaya on gün kadar kısa zaman, CHP’yi seven eleştiren kaygılanan kim varsa tercihini düşüncesini ortaya koymalı, söyleyelim, adayımız şüphesiz: Kemal Kılıçdaroğlu.

Kemal Kılıçdaroğlu’nu şimdiden ‘kutlayalım’, kişiliğini hem medyaya hem parti içine hem geniş kitlelere kabul ettirdi, çaresiz ve panik suratlarımıza neşe getirdi..

CHP için endişe edilecek hiçbir şey yoktur, aksine, tam bir ‘halk adamı’ tam bir ‘halkın sevgilisi’ bir sosyal demokrat partinin başına geliyor,

‘Grup başkanvekilliği’ görevinin her dakikası meclis koltuğunda oturdu ve meclisten son yıllarda çıkan, tartışılan tüm ‘dosyalara’ hakim..

Bu bir meziyet

Meclisteki çatışmaların kavgaların tam ortasında bir figür olmasına rağmen hergün onlarca ayrı tartışma kavga ve gürültünün içinden geçip, ‘üslup’ ve ‘kişiliğiyle’ kendini değil yıpratmak aksine muhaliflerine bile ‘sevdirmek’ üstün bir meziyettir.

Medya, ideolojisi gereği, tarafları karşı karşıya getirmek ister, tartıştırmak, yüzleştirmek ister. Günümüz medyası bunu başaramadığı için programlarını horoz dövüşüyle dolduruyor.. Kemal Kılıçdaroğlu, medyanın dalaşmacı kavgacı ideolojisini tartışma üslubuyla çözmüş ve katıldığı tüm tartışma programlarına ‘seviye’ getirmiş bir siyasetçi..

Üstüne üstlük bir de Allah Kemal Kılıçdaroğlu’nun yüzüne tatlı zeki bir ‘sakinlik’in en güzel lezzetini vermiş..

Eğer olursa Avrupa haritası içinde soğuk savaş sonrasının en sakin ve bambaşka bir tarz’ın ilk siyasi figürü olacak.. 

Bambaşka bir tohum geliyor

Partisine olan derin saygısı ve bu saygının terbiye ölçüleri içinde ebediyen sürmesi için, kendiyle ilgili tek kelime konuşmayan. Bir siyasetçiyi hem yükseltip uçuran hem düşürüp kepaze eden ‘hırs ve ihtirasla’ iç hesaplaşmasını çoktan halletmiş ya da böyle şeylerle tenezzül edip hiç uğraşmamış.. Türkiye siyasetine bambaşka bir ‘tohum’ geliyor…

CHP’yi kırk yılın binlerce badiresinden geçirip sonunda iktidar arifesine kadar taşıyan Baykal-Sav ekibiyle hiçbir sorunu yok aksine ‘sevgili’ gibiler..

Partili arkadaşlarına ne soğukluk hissettirmiş ne düşmanlık, ne acımasız eleştirmiş, ne etrafı haince tilkice gözlemiş, bu çirkin maskelerin hiç birine bir an dönüp bakmamış..

Kurultay günü yaklaşıyor, ‘mantık evlilikleriyle dolu’ CHP’liler ilk defa bir ‘aşk evliliğine hazırlanıyor’..

Kurultaya bir hafta kaldı, avcılar yollara düşmeden tilkiler köşe başlarını almadan, artık kimsecikler aşkını gizlemesin.

Siyasetin yüksek kayalıklarından ilk defa bu kadar berrak ve duru sular akıyor, ağlayan yüzlerimizi, kurultayı, karmakarışık iftiraları, hukuk skandallarını tertemiz çitilemek yıkamak için CHP’lilerin gönlünden fışkıran kaynak suyu, adı Kemal Kılıçdaroğlu, yola çıkıyor..

Nihat Genç

Oslo’da yapılacak 55. Eurovision Şarkı yarışmasında Türkiye’yi ”We could be the same” adlı parçası ile temsil edecek olan ”Manga” grubu, Telenor Arena’da düzenlenen basın toplantısında uluslararası basının sorularını cevaplandırdı.

Oslo– Manga’nın Üyeleri Yağmur Sarıgül, Özgür Can Öney, Ferman Akgül, Cem Bahtiyar ve Efe Yılmaz, bugünkü provanın iyi ve profesyonel olduğunu dile getirdiler. Kral Tv’den aldıkları ödülden çok mutluluk duyduklarını anlatan 5’li, Manga için bu ödülün önemi büyük olduğunu söylediler. Cem Bahtiyar, ”Bu ödülü insanlar bizi sevdikleri için aldık, herkese teşekkür ediyoruz” dedi.

Vokalist Ferman Akgül’ün Türkiye;de sahnede geçirdiği kalp sorunu ile ilgili soru üzerine Ferman Akgül, ‘‘Çok önemli ve büyütülecek olay değil. Altı gün boyunca hastanede kontrolden geçtim. Doktorlar hiçbir sorunum olmadığını tespit ettiler. Sağlığım yerinde, hiç bir sorunum yok” diye konuştu. Ferman Akgül, Eurovision Şarkı Yarışmasının yalnızca bir yarışma olmadığını, kültürlerin bir araya geldiği, sanatçıların ve insanların düşüncelerini ifade ettiği bir yarışma olarak gördüklerini dile getirdi.

”Eurovision Şarkı yarışması sizin geleceğinizi ne gibi etkiler?” sorusunu Manga üyeleri, “değişik kapıların açılacağına inanıyoruz. Dünyada değişik yerlerde konserler vermek istiyoruz” diye yanıtladılar. Manga grubunun koreografisini yapan Kanadalı sanatçı Genevieve Cleary basın toplantısında, Manga ile çalışmaktan gurur duyduğunu belirtti, kendilerini dünyanın en tatlı insanları olarak nitelendirdi.

Manga’yı hangi grup ile mukayese edebiliriz sorusuna Cem Bayhtiyar, ”bizi dünyada hiçbir grup ile mukayese edemezsiniz. Manga kendine has bir gruptur” karşılığını verdi.
”Eurovision’u ne zamandır izliyorsunuz?” sorusunu Manga üyeleri, ”Küçüklüğümüzden beri siyah beyaz televizyonda komşularımız ile birlikte ellerimizde çekirdekler ile izliyorduk. Türkiye;nin kötü puan aldığı zamanda hepimiz üzülüyorduk” diye yanıtladılar.

Koreografide ”bayan robot” olarak yer alan İngiliz Natalie Marrable de basın toplantısına katıldı.

Yaşamını ülkemizin eğitim ve sağlık sorunlarının çözümüne adayan, idealist eğitimci, özverili hekim, Türkiye’nin aydınlık yüzü, örnek insan Prof. Dr. Türkan Saylan, ölümünün 1. yıldönümünde anıldı.

 Geçen 18 Mayıs’ta kaybettiğimiz Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği Başkanı(ÇYDD) Prof Dr.Türkan Saylan bugün saat 11.00’de Zincirlikuyu’daki mezarı başında saygı, sevgi ve özlemle anıldı. Törende konuşan ÇYDD Başkanı Prof.Dr. Ayse Çelikel;

“Değerli dostlar,
toplumsal sorunlar için çözüm üretirken, insanlara hizmet etmeyi bir yaşam biçimi haline getirmiş olan sevgili yol arkadaşımız Türkan Saylan’ı sevgilerimizle, dualarımızla, yüreğimizde hüzün ile anıyoruz. O, görevini en iyi şekilde tamamlayarak huzur içinde aramızdan ayrıldı.

Yorulmak bilmeyen azmi ve iradesi, mücadele gücü, hayatını vakfettiği lepralı hastaları, eğitimine destek verdiği onbinlerce genç, okullar, öğrenci yurtları, kütüphaneler, anaokulları, demokratık özerk üniversite ve insan hakları mücadelesi, Türkan Saylan’ı unutulmaz kılan özellikler ve eserlerinden bazıları.

Türkan Saylan kendisine yapılan iftiralardan, yalanlardan, kötülüklerden hiç yılmadı. Çünkü uğruna mücadele verdiği Atatürk sevgisi, Cumhuriyetimizin değerleri, çağdaş insan ve çağdaş topluma ulaşma ülküsüne inancı tamdı.

Türkan Saylan, ülkesini, toplumunu, insanları seven, onlara yardımcı olmak için uğraş veren, hoşgörülü, uzlaşmacı af etmesini bilen bir toplum önderidir.
Kaybının birinci yılında, yaşama kazandırdığı gençler, hastaları, herhangi bir dönemde hayatını kolaylaştırdığı insanlar, aileler, ÇYDD yöneticileri, şubeler, gönüllüler, dostları ve bütün Atatürkçüler onu hasretle anıyorlar, dualarını eksik etmiyorlar. Işıklar içinde uyu sevgili Türkan Saylan”
sözleriyle bütün Türkiye adına Türkan başkanı selamladı.

Adını taşıyan parkta anıldı

Saylan için Beşiktaş Belediyesi tarafından yaptırılan, öğrencilerle temsil edildiği heykelinin de bulunduğu parkta anma töreni düzenlendi.

Törende konuşan ÇYDD Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Ayşe Yüksel, çocukluğunun Arnavutköye yakın bir yerde geçtiğini belirterek, ”Arnavutköyü Türkan hoca her zaman bizimle paylaşırdı. Onun için biz de Arnavutköylüyüz. Benim çocukluğum da burada geçti. O zamanlar bir gün bu parkın adının ”Prof. Dr. Türkan Saylan Parkı” olacağını hayal edemezdik” dedi.

Beşiktaş Belediye Başkanı İsmail Ünal da Türkan Saylan’ın Atatürkçü olduğunu, hayatını eğitime, hizmete adadığını ve Beşiktaş sakini olarak onun tecrübelerinden yararlandıklarını anlattı.

Ünal, ”Son aylarında hastaneye ziyarete gittiğimiz zaman, ‘Hocam biz bir şey yapmak istiyoruz’ dedim. ‘Bize izin verir misiniz’ dediğimizde ‘İsmimi caddelere, sokaklara verme’ demişti. Ben de ‘Sokaklara vermeyeceğim’ dedim. Biz de onun adını bu parka verdik” diye konuştu.

Törene, tiyatro ve sinema sanatçısı Altan Erkekli’nin yanı sıra, öğrenciler, ÇYDD yöneticileri ile Saylan’ın çok sayıda seveni katıldı.

Törene katılanlar, Beşiktaş Belediye Başkanı Ünal ve Tiyatro sanatçısı Erkekli ile Türkan Saylan’ın küçük öğrencilerle birlikte temsil edildiği heykeli önünde fotoğraf çektirdi.

Fotoğraf: Serkan Yıldız