Liderler siyah giyer
İlhan Selçuk’un gömlekleri bir ara çalışma arkadaşlarını da etkisi altına almıştı. Gerçi onlarınki hevesti ve kısa sürdü. Modacı Faruk Saraç’ın “zıbın yaka” olarak adlandırdığı, rahatlığı ön plana çıkaran bu gömlekler önümüzdeki sezon dünyayı saracak. Biz de Faruk Saraç’la İlhan Abi’nin hafızalara kazınan şıklığını konuşup, onu başka bir yönüyle analım istedik.
Kravatın hikâyesini bilirsiniz; Hırvat kadınların erkekleri askere gönderirken kötülüklerden korusun diye boyunlarına bağladıkları atkı daha sonra Fransızların elinde kravata dönüştü. Bu süreç gömleklerin yakalarını da etkiledi. Kravata uygun olarak çift yakalı oldular.
İlhan Selçuk, kravat takmazdı. Onun için de “Eğer kravat takmıyorsan ikinci yakanın anlamı yok” derdi. Her zaman şık ve bakımlı İlhan Selçuk’un giyimindeki en belirgin özellik işte bu çift yakasız gömlekleriydi. “Atatürk yaka”, “hâkim yaka” olarak da adlandırılan bu gömleklerin aslında “zıbın yaka” olduğunu Faruk Saraç’tan öğrendik. Faruk Saraç, uzun bir dönem İlhan Selçuk’un giysilerini de hazırlamıştı. Faruk Saraç’ın da dediği gibi İlhan Selçuk “tarzı olan” biriydi. Faruk Saraç’ın Levent’teki moda atölyesine gittiğinde de ilk söylediği şey “Ne olur bana hiçbir şey değil de hâkim yaka gömlek” yapın olmuş. 90’ların sonuydu, Faruk Saraç 4-5 yıl boyunca İlhan Selçuk’un pantolonlarını, ceketlerini ama en çok da gömleklerini hazırladı. “İlhan Selçuk yarım astar ve dökümlü ceketleri seviyordu” diyor, “keyjıl (rahat, şık) giyinmeyi seven bir insandı.”
Gömleklerde tercihi siyahın yanında beyaz ve boyuna ince çizgiliydi. Yakalarının hepsi de aynıydı. Faruk Saraç, “Hâkim değil de zıbın yaka demek daha doğru olur” diye anlatıyor: “Eski zıbınlarımızı düşünün, hâkim yaka onun biraz daha yükseğidir. Bizim İlhan Abi’ye çıkardığımız kalıp ise tamamıyla hâkim yaka ile zıbın yakanın ortasıydı. Yani 1.5-2 santim civarında yaka boyu. Hâkim yakada ise 3.5-4 santim olur boy. Yani cübbedeki yakayı düşünmeyin, hâkim yaka odur esasında, zıbın yakadan biraz daha yüksektir.”
Peki özelliği nedir o yakanın, neden tercih edilir? Faruk Saraç’a göre yazarlar, sanatla uğraşan insanlar giyside rahatlık ister. Onun için de kravattan uzak dururlar. Masa başında çalışırken kendisini sıkmamasını isterler.
“Normalde zıbın yakada gömleğin boyun kısmı açık giyilir ama İlhan Abi’nin fotoğraflarına da dikkat ederseniz yakası hep kapalıydı. Biz de rahat etsin diye yakayı hep bir santim daha geniş tutardık” diyor Faruk Saraç, “Ne olur benim yakam çok fazla dar olmasın derdi. Zaten biz gömleklerinin kol manşetlerini bile düğmesiz hazırlıyorduk, rahat olsun diye”.
Tarzı dışında hiç mi bir şey önermedi Faruk Saraç, İlhan Abi’ye? Hayır, diyor, ona göre bu tür insanları yönlendirmek çok doğru bir şey değil. Zaten Türkiye’de image-maker sisteminin oturmadığından söz ediyor. Ama şunu da eklemeden edemiyor. “Kendisine hazırladığımız hiçbir gömlekte polyester kullanmadık. Hepsi tamamıyla pamukludan hazırlanmıştı. Çünkü saatlerce çalışan, kalemle işi olan bir insanın rahat olması lazım. Polyester bir kumaş stres yaratır, elektriği dışarı atmayı zorlaştırır oysa pamuklu vücudu daha rahatlatır. Hatta spala deriz biz robalarını da biraz daha geniş bırakırdık, kol evini biraz daha geniş tutardık ki kalemle çalışırken rahat olsun diye. Takım elbiseleri ve ceketlerini de daha çok siyah olarak hazırladıklarını anlatıyor Saraç, zaten lacivertin imajı belli değil mi? Son yerel seçimlere bakın mesela diyor Saraç, “Hepsi lacivert elbise, beyaz gömlek, kırmızı kravatlıydı. Oysa kişinin yapısı, yürüyüşü, konuşması, hareketi, eli, kolu hepsi bir bütündür. Urfa’da bir söz vardır; para insana saymasını öğretir diye. Ben de o söze şunu ekliyorum; güzel bir kıyafet de insana yürümeyi öğretir. Güzel bir kıyafetin içinde insan daha mutlu daha rahat hisseder.”
Provalar sıkıcıdır ya zor biri miydi İlhan Abi? Mütevazılığını orada da sürdürdüğünü öğreniyoruz. Hatta Faruk Saraç, “utangaç ve sıkılgan” olduğunu söylüyor provalar sırasında. Bu sırada 98 yılında Atatürk kıyafetlerini hazırladığı koleksiyonu nedeniyle kendisini takdir edişini anımsıyor. Yaşadığı yüzyıl içersinde hatta şimdi bile Atatürk’ün en şık giyinen liderlerden birisi olduğunu anlatıyor: “Atatürk’ün bütün giysilerini kumaşlarını inceledim, kalıplar çıkarttım. Bir insan bu kadar zevkli olamaz diye düşünüyorum. Atatürk bir stilist ayrıca. Kendi kıyafetlerini çizen bir insan, çok şaşırtıcı. Atatürk’ün hiç lacivert elbisesi yoktu, siyah giysileri çoğunlukta. Siyah, lider rengidir. İlhan Abi de hep siyah kullanırdı.”
Ve bir noktaya daha dikkat çekiyor Faruk Saraç, zıbın ve hâkim yakalar şu anda çok moda, önümüzdeki yıl ise tamamen modayı kuşatacak.
Peki İlhan Selçuk’un giyim tarzını nasıl tarif ediyor bir modacı olarak: “Rahatlığı ön planda tutan, uç noktalardan ve gösterişten kaçınan, sade ve şık giyinen bir insandı. Ceketlerde de rahatlığı tercih eder, kup denilen olayı istemezdi. Ceketleri de hep koyu renkti. Geceler için siyah takım elbiseyi tercih ederdi. Pantolon üzerine bol bol griler giyerdi. Beyaz gömleklerinde çok ince çizgiler olurdu. Sonraki yıllarda da giyim tarzını hiç değiştirmedi.”
İlhan Abi’den bahsederken modayı konuşmanın biraz yersiz olduğunu düşünse de onun şıklığını ve zarafetini anımsatıp “giyim çok farklı, bu konuda da öncü olmak lazım” diyor.