“TÜRKİYE’DE DOKTOR OLMAK”…
 
Gözlerini gözlerime dikti, “sizinle özel konuşmak istiyorum” dedi güçlükle. Son günlerindeydi, düzelmesi imkânsız bir kan hastalığı ile bir yıla yakın bir süre boğuşuyordu. Eşi ve çocukları onu bir dakika bile yalnız bırakmıyor, olanaksız bir iyileşme için gözlerinin içine bakıyorlardı…
Yalnız bir zamanında odasına girdim, gülümsedi. Yanına oturmamı işaret etti. Vücudunun savunmasından sorumlu beyaz kan hücreleri hasta kemik iliğinde yapılamadığından iltihap oluşumundan onu koruyabilmek için maske takıyorduk. Eliyle maskemi çıkarmamı istedi, dediğini yaptım.
“Biliyorum” dedi, ”umut yok, yakın bir zamanda öleceğim, ne olur beni yorma, eşim, çocuklarım her şeyin yapılmasını isteyeceklerdir, boş ver, beni uğraştırma.” Ellerini tuttum, “onlara bir şey anlatma” dedi, “bu konuşmayı bilmesinler”. “Siz” dedim, “inanılmaz bir kadınsınız”. “Hayır” dedi, ”ben, çok sıradan bir kadınım”…
İzleyen süreçte şuurunu kaybetti, çevreyi tanımadı, çığlıklarla uyandı geceleri. Ailesi son güne kadar hep yanındaydı. Her sabah vizitinde gözümün içine bakıyor, “yeter artık” diyordu, ya da bana öyle geliyordu.
Ben bir hekimim ve son ana kadar bir hekim ne yapmalıysa onu yaptım, tıbbi desteği kesmedim tabii, ama gözlerinin içine de bakamadım hiç. Sonraki günlerde onu kaybettik.
Sevgili Hocam Prof Dr Akif Berki, “her kaybettiğim hastamla benim de bir yanım ölür” derdi, haklıydı… Her hekimin hastası öldüğünde onun da bir tarafı ölür gerçekten.
Bu anımı neden paylaştım…
Çünkü genç lise mezunları meslek tercihlerini yapıyorlar bu günlerde. Son yıllarda Tıp fakültelerinin puanları yeniden çok yükseldi, insanlar meslek garantisi yüzünden “hekim” olmayı tercih ediyorlar artık. Onlara çok kısaca şunu hatırlatmak isterim, hekimlik bir meslek değil, bir yaşam biçimidir. Sizler bakmayın son yıllarda hekimler ile ilgili çok yetkili ağızlardan “paragöz” oldukları anlamına gelen imalara…Gündelik siyasetin sarmalına takılmış, hekimlik ile ilgili hiçbir fikri olmayan insanlar farklı anlayabiliyor ve öyle anlatabiliyorlar hekimleri insanlara. Şunu bilmenizi isterim, bir avucu geçmeyecek kadar olan nadir örnekleri bir yana koyarsanız, yukarıda size aktardığıma benzer tek bir anısı olan bir hekim bile yaptığı işin eksenine parayı koyamaz. Sizlerin yazılı basında okuduğunuz, televizyonlarda seyrettiğiniz tam gün yasası, öğretim üyelerinin farklı üniversitelerde görevlendirilmesi gibi sorunların ana eksenini hekimlerin “paragöz” olmaları oluşturmuyor. Bu tartışmanın ana eksenini olanaksızlıklardan, politika üretememekten, hastane kapılarında ölen hastaların, halen ilaca ve hekime ulaşamayan vatandaşların sorumluluğundan kurtulmaya çalışan politikacılar oluşturuyor. Onların hesapları hekimleri hedef göstererek işlemeyen bir sağlık sisteminin sorumluluğundan kurtulmaktır. Hekimler ve diğer tüm sağlık personelini ucuza, yok pahasına çalıştırmak ve her bir zorlukta onları hedef göstermektir.
Hekimlik mesleğini seçmeyi planlayan hekim adaylarının şunu iyi bilmeleri gerekir. Eğer ekonomik nedenler ile hekimlik mesleğini seçecekseniz, bunu yapmayın. Çünkü önümüzdeki süreç Türkiye’de bu mesleği insanlık sınırlarını zorlayan bir özveri gerektiren ve boğaz tokluğuna yapılacak bir meslek haline getirecektir. Dahası yaşanacak her zorlukta siz ve mesleğiniz suçlanacaksınız.
Ama eğer içinde “insan” olan bir meslek seçmek istiyorsanız, başka insanların acılarını dindirerek mutlu olacağınızı düşünüyorsanız, yaşamınızın her anını işinizle geçirmeyi kabul ediyorsanız “hekim” olun. 
Sağlık Bakanı Akdağ diyor ki, “Bunlar ısrarla para kazanmak istiyorlar”…
Kendisi de bir hekim olan sayın bakanın “bunlar” diye hitap ettiği insanları ileride meslektaşınız olarak görecek ve sayacaksınız, onlara değer verecek ve beraber çalışmayı isteyecekseniz hekim olunuz. Şuna inanın, “bunların” asıl istediği insanca, uygarca, bilimin rehberliğinde, hastayı ve sağlık personelini gözeten iyi planlanmış sağlık sistemleri içinde insanca hastalarına yardımcı olabilmektir.
Eğer halen “hekim” olmak istiyorsanız, buyurun gelin, sizlerde aramıza katılın, meslektaşımız olun.
                                                        Dr. Mustafa Çetiner