Bir çocuğun büyümesini, anası babası zor fark eder. Çünkü çocuk her gün gözlerinin önündedir ve bir günden ertesi güne değişiklik olmamaktadır.
Çocuk hep aynı gibidir. Ama aynı çocuğu bir yaşında gören kişi, dokuz yıl sonra gelip de onun on yaşını sürdüğünü gördüğü zaman gözlerine inanamaz. Ve çocuğu tanıyamaz. Ülkeler için de durum böyle. Her sabah kalkıyoruz, gazeteleri okuyoruz, işe gidip geliyoruz, akşam televizyonda haberleri izliyoruz ve ülkedeki büyük değişimi fark edemiyoruz. Her şey aynıymış gibi geliyor.
Oysa, Türkiye büyük bir hızla değişiyor, dönüşüyor, bambaşka bir ülke haline geliyor. Bunu anlamanın en kestirme yolu, ülkeyi üç beş yıldır görmemiş birisinin tanıklığına başvurmaktır. İnanın bana, bütün samimiyetimle söylüyorum; bir süre sonra Türkiye iyice tanınmaz hale gelecek.. Siz bile şaşıracaksınız. Peki bu değişimin yönü ne? Bunu kısaca “muhafazakarlaşma, Orta Doğu ülkesi olma, zenginleşme ve kalitesizleşme” olarak adlandırabiliriz. Dikkat edilirse bunlardan bazıları olumlu, bazıları olumsuz özellikler ama hepsi bir arada gerçekleşiyor. Yani önümüzdeki yıllarda şöyle bir ülkede yaşayacağız: Gökdelenlerle ve alışveriş merkezleriyle dolu, lüks mağaza ve Lokantalardan geçilmeyen, yabancı şirketlerin Orta Doğu merkezlerinin bulunduğu bugünkünden daha zengin bir ülke. Yani bir çeşit büyük Dubai ya da eski Beyrut! Öte yandan; daha da hızlanmış bir cahilleşme, kültürsüzleşme, lumpenleşme süreci. Her önemli işin başında; liyakata göre değil.. tarikat ilişkilerine göre seçilmiş insanlar. Alabildiğine muhafazakar ve alabildiğine Amerikancı bir ülke. İşte benim gördüğüm manzara bu.
AKP’nin önümüzdeki yerel ve ondan sonraki genel seçimleri de alacağını söylemek kehanet değil. Bunu herkes görüyor.
Hatta beş yıl sonra Erdoğan halk oyuyla seçilmiş cumhurbaşkanı olacak, belki de Abdullah Gül’ü Başbakan olarak göreceğiz.. Yani Türkiye en az on yıl daha AKP’nin elinde. Çünkü karşısında hiçbir güç yok. Koltuğunu kaybetmemek için uyuşturucu satıcılarını bile partisine üye kaydeden CHP başkanı, zaten AKP ile anlaşmalı olarak götürüyor bu sistemi. MHP deseniz, ortada.
Önümüzdeki günlerde AKP hükümeti, “PKK liderlerini teslim alan hükümet” olarak alkışlanacak. Orta Doğu’dan ve Batı’dan Türkiye’ye para akmaya devam edecek. Laik kesim ise bir yandan giderek küçülecek, bir yandan da yıllardır yaptığı gibi birbirini yemeye devam edecek.
Bu kadar büyük bir değişim sadece iç dinamiklerle başarılamazdı.. Amerika’nın Orta Doğu meselesinde Türkiye’ye biçtiği rol, Uzun dönemli bir senaryoyla uygulanıyor. İçteki aktörler de, siyasiler, basın, üniversite, iş alemi, aydınlar olarak rolün hakkını veriyorlar.
Peki on beş yıl sonra ne olur diyorsanız, Onunla ilgili bir tahminde de bulunabilirim. Toplum, sistemli eğitimle dönüştürülmüş olacağı için, Cumhuriyetin kuruluş yılını bile hatırlayan kalmaz.
İsteyen bu yazıyı kesip saklasın ve eğer Türkiye başka türlü gelişirse, beni utandırmak için suratıma çarpsın. Ama ne yazık ki bu pek mümkün görünmüyor.