O Bu yazıyı yazarken aşağıda gazetenin önünden binlerce insan oluk oluk Zincirlikuyu’ya doğru akıyor…

Bazıları ellerinde Mustafa Kemal’in fotoğrafıyla işlenmiş Türk bayrakları taşıyorlar…

Bazıları bayrak işlemeli kırmızı şapkalar giymişler, bazıları beyaz tişört…

Dün 19 Mayıs’tı…

Mustafa Kemal’in Samsun’a çıkmak üzere, Bandırma Vapuru’na bindiği gün…

Kurtuluş Savaşı’nın başlangıç tarihi…

Türkan Saylan’ın cenazesinin böyle bir güne denk düşmesi bir tesadüf müdür acaba?..

Yoksa Tanrı muhteşem gücünü ve varlığını bu olayda göstermekte midir?..

Mustafa Kemal’e adanmış, onun eğitim gönüllüsü olmuş, cüzzamla savaşmış, kardelenler yaratmış, bir Cumhuriyet kadınının cenazesi 19 Mayıs’a denk düşüyor…

Onbinler aşağıda caddeden slogonlar atarak geçiyor…

***

Emin olabilir ki o onbinler…

Türkan Saylan’ın en çok görmek isteyeceği şey, cenazesinin böyle kalkmasıydı…

Sivil, demokrat, Cumhuriyetçi, laik kitleler tarafından Mustafa Kemal ve Türkan Saylan fotoğrafları beraberce taşınarak…

“Yiğidim aslanım burda yatıyor” türküsü söylenerek…

Modernliğin, Cumhuriyet’in, birey olmanın ve okuyan Türk kadınının alkışlarıyla, kilometrelerce yürünerek…

***

Bir şey çok önemlidir;

Benimle katıldığı televizyon programında kendisine karşı yapılan haksızlıklardan hesap soracağını söylerken, “Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne kadar gideceğim…” demişti…

Daha bir ay önce, 16 Nisan’da…

Laik, Cumhuriyetçi, sivil ve demokrat bir önder kadın, “Haksızlıklara karşı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne” gideceğini söylüyor…

Dünya demokrasisinin geldiği noktayı, müktesebatı, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kimliğinde öne çıkartıyor…

“Biz Avrupa’ya girmeye çalışıyoruz” diyen AKP’nin de, “Atatürk’ün ulusalcılığı Batı karşıtıdır…” diyen bir bölüm ulusalcanın da dikkatle okuması gereken bir tutum Saylan’ın pozisyonu…

Sivil ve demokrat olabilmek…

Ve başkalarına sivil ve demokrat davranırken, Mustafa Kemal’den kendi içinde vazgeçmemek…

Kazandığın birçok şeyde onun imzası olduğu bilmek ve hissetmek…

Ona duyduğun şükranı, ipe sapa gelmez birkaç dönekçe lafa kurban etmemek… Hepsi hepsi bu değil miydi Türkan Saylan?..

Hepsi hepsi bu değil midir söylediklerimiz ve mücadelisini verdiğimiz?..

***

DÜNKÜ CENAZEYİ İYİ OKUMASI GEREKENLER…

1) Her mitingi, her eylemi darbe tezgâhçılarının yaptığını sananlar…

Her olayda muvazzaf ya da emekli subay parmağı arayıp, “Yine bir darbe ihtimali var” çığırtkanlığına düşenler…

2) Geniş katılımlı cenazelerin ve sokaktaki mitinglerin “demokrasiye hizmet etmediğini söyleyen” zevat…

Miting kültürü almamış, sokağın sesinini haykırmasındaki demokrasiyi keşfetmemiş, mitingi anarşi, yürüyenleri “yürümekle yolları aşındıramayacak bir anarşist” potansiyeli olarak görenler…

***

3) Türkiye’de, Cumhuriyet ve Mustafa Kemal’le başlayan her şeyi, “Toplumu yukarıdan aşağı tek tip elbiyese sokmaya çalışan bir asker-sivil bürokrat komplosu” olduğuna inananlar…

Sorun onlara bakalım?..

Ölümü de onlar organize etti?..

4) Türkiye’de yaşayan insanların, Mustafa Kemal’e, kendi laik ve özgür hayat biçimine sahip çıkamayacaklarını düşünen gafiller…

Onların tek bir merkezden idare edileceğini düşenecek kadar saflaşabilen yaratıklar…

Onlar bilmezler ki, “Bir insan kolay kolay kendi yaşam biçiminden ve inançlarından vazgeçemez ve dönekleşemez…”

İnanç inançsa, yaşam biçimi okkalıysa insanın, baskı altında tırsması için kendinden vazgeçmesi gerekir…

Dün yürüyen onbinler, kimsenin kendinden vazgeçmeye niyeti olmadığını gösterdiler…

Teşekkürler…

***