ORTAK AKILDAN DOĞAN BAĞIŞÇILAR VAKFI

 
Nilgün Özerdoğan – Nilgun.Ozerdogan@denizbank.com-BOLU Express Gazetesi


   Bolu, Ankara İstanbul arasında kalmış, belki de bu yüzden çok gelişememiş, ancak doğal güzellikleriyle insanları büyüleyen bir il. Gelenekleri, görenekleri, tarihi zenginlikleri, muhteşem güzellikteki gölleri, tabloları kıskandıran yaylaları olmasına rağmen turizmde hakettiği yeri alamamış. Bolu’nun gelişmesi ve zenginleşmesi için zaman zaman da “Turizm mi, Sanayi mi?” öncelikli olmalı diye tartışmalar da oluyor. Ne yazık ki Bolu bu kadar zenginliğine rağmen hakettiği yerde değil.

   İzzet Baysal Babamızın yaptığı eğitim ve sağlık tesislerini çıkarın, inanın geriye hiçbir şey kalmaz. Bolu bir köy olur. Üniversite tatile giriyor da Bolu’da hayat duruyor. Eğitim ve sağlık alanında, İzzet Baysal Babamız sayesinde Bolu halkı olarak hepimiz Türkiye standartlarının üzerinde hizmet alıyoruz. Bunun belki içinde yaşayan insanlar olarak farkında değiliz, ama Bolu’nun dışında Devlet Hastanelerine gittiğiniz zaman aradaki farkı hemen görüyorsunuz.

   Bolu’nun bana göre diğer İllere göre farklı bir zenginliği daha var ki, o da bağrından yetişen Bolu’lu evlatları. İzzet Baysal Babamız İstanbul’da çalışmış, kazanmış ve tüm varlığını vakıf kurarak Bolu’lulara armağan etmiş. Elginkan Vakfı deseniz kurucuları Bolu’lu değil, ama Bolu aşığı Necla Baltacıoğlu sayesinde,Türkiye’de pek çok şehir varken, ışık yuvalarından birini Bolu’ya yapmış.

   Şimdi İzzet Baysal Vakfına bir kardeş daha geldi. 2008 yılında, yine Bolu’nun bağrından yetişmiş Haldun Taşman’ın önderliğinde, Bolu’nun seçkin, varlıklı ve müteşebbis 32 işadamının katılımıyla Bolu Bağışçılar Vakfı kuruldu. Haldun Taşman, Bolu’nun köklü Taşman ailesinden geliyor ve uzun yıllar Amerika’da yaşamış, orada para kazanmış ve memleketini unutmayarak Bolu’ya gelecekte büyük katkıları olacağına inandığım Bolu Bağışçılar Vakfının kurulmasına vesile olmuş.

   Bağışcılar Vakfının kurucu üyelerinin büyük çoğunluğu da, Bolu’nun yetiştirdiği, hepsi birbirinden değerli Bolu’lu işadamları. Bu 32 kişiyi de Bolu’nun iş yaşamından çıkarın, herhalde geriye işyeri diyebileceğimiz pek bir şey kalmaz. Bir de bu kişilerin çalıştırdığı kişileri düşündüğünüzde binlerce Bolu’lunun sayelerinde evlerine ekmek götürdüğünü görürsünüz. Şimdi Bolu’dan yetişen bu güzide insanlar, ortak akıllarıyla bir araya gelerek Bolu için, “Bolu Sevdalılarına Çağrı” diyerek, “Yaşam Kalitesi Yükselmiş Daha Güzel bir Bolu için El Ele Verelim” sloganı ile ceplerinden de yedişerbin TL. vererek bu vakfı meydana getirmişler.

   Ayrıca bu vakfın kurucu üyelerinin başında da yine Ahmet Baysal Amcamız var. Başta Ahmet Baysal Amcamız olmak üzere diğer kurucu üyeler ise, Haldun Taşman’ın öncülüğünde, M Şerafettin Erbayram, Uğur Tunçok, Sabahattin Eratalar, Alaattin Eratalar, Nadir Garipoğlu, Turgut Kalaycıoğlu, Emin Semercioğlu, Ercan Gülen, A.Süreyya Astarcı, Erdal Yıldırım, Şura Öztuncay, Mehmet Tibet Kınacı, Kemal Özkan, Ahmet Kahraman, Ahmet Özmen, Ahmet Gümüş, A.Şerafettin Yamaner, Mustafa Ericek, Necip Çarıkçı, Kamil Erbayram, Adnan Pulatlı, Ahmet Akdağ, Halit Yıldız, Mine Tunçok, M.Tanju Çizmecioğlu, Fahrettin Ergin, Ziya Akman, Hüseyin Tekin, Yurdaer Kalaycı ve Yılmaz Becikoğlu.

   Gördüğünüz gibi, her birisi kendi alanının en başarılı ve önde gelen kişileri. Hatta çoğu Türkiye’nin de sayılı kuruluşlarını kuran ve işleten kişiler. Herbirinin Bolu’ya olan katkıları tartışılamaz. Buna rağmen bazıları, vakıf hakkında bilmeden, öğrenmeden, anlamadan, dinlemeden ileri geri konuşuyor. Hani derler ya “Ağzı olan konuşuyor.” diye. Bu da aynı hesap. Bolu’muz için çalışan bu insanların şevkini kırmak, morallerini bozmak niye? Kime ne faydası var?Ellerini taşın altına koyarak çalışan bu insanların isimleri gelecekte Bolu’nun tarihine altın harflerle kazınacak, hiç şüpheniz olmasın. Bu eserlerden yararlanan insanlar, nasıl bugün İzzet Babamızı dilimizden düşürmüyorsak, onları da yarın daima hayır duaları ile anacaklar.

   Bolu’nun bu seçkin evlatları, Türkiye’de de bir ilk olan sosyal yatırım vakfını, “Kendi Hayalimize Değil, Toplumun Hayaline Erişmeye Çalışalım.” diyerek ortak akılla, şimdilik başlangıç olarak üç adet projeye imza atıyorlar. Bu projelerden birincisi okul öncesi eğitim, ikincisi yemeklik atık yağlar ve üçüncü olarak da toplum ruh sağlığı merkezi projeleri. Şu anda bu projelere başlanmış durumda ve bu projeler hayata geçtiğinde Bolu’nun yaşamı değişecek ve vakfın projeleri meyvelerini vermeye başlayınca eleştiride bulunanlar bu sözlerinden mahcup olacaklar. Vakfın ileride başka projeleri de olacak tabi.

   Şimdi, 01 Temmuz 2010 tarihinde, 1.700.000,-TL’ye mal olacak Abant İzzet Baysal Üniversitesi Bolu Bağışçılar Vakfı Okul Öncesi Eğitimi Uygulama ve Araştırma Merkezi Binasının Gököy Kampüsü Yüzme Havuzu yanındaki alanda temel atma töreni yapılacak. Vakıf, bu maliyetin bir bölümü Amerika’da yaşayan Türk İş Adamları’nın kurdukları Türk Yardımseverlik Vakfı tarafından, geri kalanı da yut dışından, yurt içinden ve üyelerimizden toplanacak bağışlarla karşılanacağını belirtiyor. Şimdiden hayırlı ve uğurlu olmasını diliyorum.

Bolu Bağışçılar Vakfı, okul öncesi eğitimin önemini kavramış ve Bolu gençlerinin gelecekteki eğitimlerine zemin olması bakımından destekleme kararı almış. Bunun için de çok güzel bir broşür hazırlamışlar ve okul öncesi eğitim çocuğa ne kazandırır, siz çocuğunuzun eğitimine ne kadar önem veriyorsunuz ve okul öncesi eğitim nedir, gibi sorulara cevap hazırlamışlar.

   Bu broşürde, okul öncesi eğitimin çocuğa neler kazandıracağını şöyle sıralamışlar:

   1. Kendine saygı ve güven duyması sağlanır.

   2. Çocukta sevgi, saygı, işbirliği, sorumluluk, höşgörü, yardımlaşma, dayanışma ve paylaşma davranışları geliştirilir.

   3. Çocuğun kendisine ve başkalarına olan duygularını fark etmesi desteklenir.

   4. Çocukların hayal güçlari, yaratıcı ve eleştiren düşünme becerileri, iletişim kurma ve kendini anlatabilme davranışları gelişir.

   5. Çocukların bağımsız davranışlar geliştirmesi desteklenerek kendini tanımasına, yapabileceklerini fark etmesine ve kendini geliştirmesine olanak sağlanır.

   6. Çocukların oyunla öğrenmeleri sağlanır.

   7. Çocuk kendi hakkını korumayı öğrenirken, paylaşmayı ve başkalarının özgürlüğünü zedelememeyi de öğrenir.

   Araştırmalara göre insan kişiliğinin %70’i, 0-72 ay arasında tamamlanıyormuş ve yeterince oyun oynamayan ve çok az ilgi gösterilen çocuklarda normal beyinden %20 ile %30 arasında daha küçük beyin gelişmesi görülüyormuş. Uzmanlar, “Çocuk bir kameraya benzer yedi yaşına kadar ne kaydederseniz onu izlersiniz” diyorlar. Yani okul öncesi dönem bir nevi yaşamın da temelini oluşturuyor. Yine uzmanlara göre, insandaki potansiyelin en üst sınırlarına kadar geliştirilebilmesi, ancak çocuğa çok erken sağlanacak eğitim imkanları ile mümkün olabilir.

   Bilimsel çalışmalara göre de, beyin doğum sırasında en az gelişmiş bir organ olmasına rağmen, bir bebeğin beyni doğumdan üç yaşına kadar olan süre içinde ağırlık olarak iki katına çıkıyormuş ve beyin büyümesinin %90’ını doğumdan beş yaşına kadar olan süre içinde gerçekleştiriyormuş.

   Toplum olarak kalkınmak, ancak sağlıklı düşünen, soran, sorgulayan, araştıran, sorumluluk sahibi olmak gibi birçok olumlu özelliklere sahip bireylerin yetişmesi ile mümkün olabilir. Koskoca Osmanlı imparatorluğu neden çöktü sanıyorsunuz. Matbaanın gelişini 200 yıl geciktiren, cahil, dini taassub altında sorgulamayan, araştırmayan, Avrupa’daki aydınlanma hareketini kavrayamamış, endüstri devriminden habersiz, çalışmayan ve üretmeyen Dünya’dan habersiz kafalar yüzünden.

   Bolu Bağışçılar Vakfı tarafından yapılacak 2500 M2 ‘lik kapalı alana sahip okul öncesi eğitim uygulama ve araştırma merkezinden yetişecek süper çocuklar, yarın Ülkenin yıldızı olmazlar mı? İçlerinden kimbilir ne sanatçılar, ne devlet adamları, ne işadamları yetişecek? Ülkemizin sonsuza kadar esenlik içinde yaşayabilmesi için bilgili, çalışkan, üretken, yeni buluşlar yapan nesillere ihtiyacı var. En büyük ve en değerli yatırım eğitimdir. Bugüne kadar ihmal edilen okul öncesi eğitiminin öemini kavrayan ve Bolu’ya bu alanda hizmeti amaçlayan bu büyük yatırım kararlarından dolayı vakfın yöneticilerini kutluyorum.

   Bolu’nun gülen yüzlü çocuklarını yaratmak amacıyla bu projeyi hayata geçirmek için geçen hafta Perşembe günü, 01 Temmuz 2010 tarihinde, Üniversitenin Gölköy Kampüsü Yüzme Havuzu yanında temelleri atıldı. Temek atma törenine ben de katıldım. Emeği geçen herkese, başta Bolu Bağışçılar Vakfı yöneticileri olmak üzere Bolu adına sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum.

   Yapılanlar o kadar güzel ki, tek bir yazıya sığdıramıyorum.