SELANİK’te kurbağaların sürüler halinde bir yöne doğru kaçmaları önce “Deprem olacak“ söylentilerine neden oldu.
Deprem profesörleri buna kızdılar…
Çünkü kendileri bilmediği halde kurbağalar depremin olacağını bilecek olurlarsa, televizyonlara kurbağalar çıkacaktı…
Ancak 12 saat geçmeden iki deprem oldu…
Herkesin aklına kurbağalar geldi…
Deprem profesörlerinde de kurbağa sendromu görülürken, televizyonlar kurbağalara koştular…
O sırada deprem profesörleri açısından sevindirici bir gelişme oldu; deprem, kurbağaların kaçtığı tarafta değil, gittikleri yönde olmuştu…
Yine de kurbağaların kaçışması bir işaret sayılırdı…
Küçük bir farkla; demek ki kurbağa ne yana zıplarsa, stüdyodakiler sadece ters
yöne kaçacaklardı…
Kurbağa meselesi sonra ne oldu bilmiyorum…
Dün “Dünya Çevre Günü” idi…
Kurbağalar geldi aklıma…
Tüm dünya çevrenin-doğanın tükenmekte olduğunu konuştu dün… Televizyonlar, gazeteler, toplantılar, konferanslar, filmler, slaytlar, belgeseller…
Dün tüm insanlık onaylayarak dinledi hepsini…
Ama yine de petrol çıkarmaya, ormanları kesmeye, gölleri-nehirleri kurutmaya, kanalizasyonlardan uzatılmış borularla denizlerin içine etmeye, siyanürle maden çıkarmaya, yerküreyi oymaya devam etti…
Avlanması yasak balıkları alıp yedi, doğadaki öbür canlıları vurmayı-kovmayıöldürmeyi
sürdürdü, kentin yeşil alanına binalar yapılmasını seyretti insanlar…
Çünkü…
Çünkü aptal ve ahlaksızdır insanoğlu…
O aptallık ve ahlaksızlık dünyamızı elimizden alıyor…
Beton, demir, cam ve ziftten bir çirkin dünya, her gün biraz daha yeşil-mavi dünyanın yerine geçiyor…
Bizler o aptallığın ve ahlaksızlığın tehdidindeyiz…
Ve bizler kurbağa sürüleri gibi ters yöndeyiz…