Aşk, evlilik, sevda üzerine milyonlarca kitaplar yazılmıştır. Hemen hemen her gün bu olgularla karşılaşıyoruz. Sıkça karşılaşılmasına rağmen, bu terimlere getirilen açıklamalar göreceli ve sübjektiftir. Sevgililer gününde, aşkı, evliliği, sevdayı ele alan bu yazının da göreceli olduğu unutulmamalıdır. Aşk, aslında uygun duygulara ilişkin olarak bir dizi beklentilerin gerçekleştiğini görmedir. Bu beklentiler, insanların içini kıpır kıpır eden 3-5 saniye sürmektedir. Yaşam boyu da bu ilk duyguları unutmak mümkün değildir.
Belki de evliliklere neden olan, evlilikleri koruyan ve sürdüren bu izlenimlerdir. Aşkı bir cazibeye karşı bir belirsiz duygu olarak da tanımlamak mümkündür. Bu duyguya sahip olan fiziksel özellikler olabildiği gibi, sosyal ve düşünsel özellikler de olabilir. Özellikle, ergenlik ve gençlik dönemlerinde fiziksel; sonra da sosyal ve düşünsel özellikler önem kazanmaktadır. Aşk, birliktelik, evlilikle sonuçlandığında, sevda ve daha sonrasında derin dostluklara dönüşebilmektedir.
Sevda; genel olarak aşırı hoşgörüye yol açmaktadır. Sevda, çiftlerin birbirlerinin olumlu yönlerini daha yüksek ölçülerde değerlendirmesidir. Eşlerin, yaşadıkları olumsuzlukları yoğunluklu olarak idare etmeleridir. Evlilikte karı-koca ilişkilerinin tamamen çok iyi geçtiğini de öne sürmek doğru bir değerlendirme sayılmaz. Yetiştirilme biçimleri ve kültürel farklılıkların doğurduğu sonuçlar, evlilik sürecini bazen olumsuz etkileyebilmektedir.
Ancak, duygu ve düşüncelerin karşılıklı paylaşımı ile bu sorunların üstesinden gelinebilmektedir. Çıkan sorunların üstesinden gelme yollarından birisi de sorumlulukların paylaşımıdır. Ortak karar verme, olası sorunların çözümünde en etkili yöntem olarak kabul edilmelidir. Başka bir ifadeyle, aile içi ilişkileri etkileyecek kararlara, eşler birlikte karar vererek sorunlara, yine birlikte çözüm bulabilmektedirler. Evlilikte, eşler arası ilişkiler derin dostluklarla sonuçlanabilir.
Derin dostlukla sonuçlanan evlilikle, eşler artık birbirlerinin duygularını olduğu gibi kabul etmekte ve birbirlerini değiştirme çabası içine girmeyebilmektedirler. Düşünce ve duygularda ısrar edilmemekte, esnek olunabilmektedir. Diğer taraftan, eşler kendisini diğerinin yerine koyup birbirinin duygularını anlayabilmektedirler. Çiftler birbirinin olaylara bakış açısına saygı duyabilmektedirler. Dost olarak eşler, değerlerini olduğu gibi kabul edebilir; çözüm yollarını birlikte düşünebilir; sorunun çözümüne birlikte karar verebilirler.