Rejans için ‘diyalog’ çağrısı
78 yıllık Rus lokantası Rejans’ın 1996 yılından beri kapatılacağı konuşuluyor. Geçen 28 Haziran günü yapılan duruşmada yerel mahkeme Yargıtayın kararına uyarak Rejans’ın tahliyesine karar verdi. Rejans işletmecileri ise davayı temyize taşıdı. Şimdi, temyizden çıkacak sonuç bekleniyor.
İstiklal Caddesi’nde Saint Antoin Kilisesi’nin tam karşısında caddeye açılan Olivya Geçidi’nin sonunda yer alan Rus lokantası Rejans, kimleri ağırlamadı ki… Atatürk, Muhsin Ertuğrul, Cahide Sonku, İbrahim Çallı, Haldun Dormen…
Bir zamanlar Beyaz Rus madamların servis yaptığı “Limonaya” (limon kabuğu zarıyla aromalandırılmış ‘sarı votka’) ve eşlikçileri Olivye salatası, Rus böreği Piroşki, salamura edilmiş ringa balığı Slotka’nın lezzetine varmak isteyenler bugün de Rejans’ın yolunu tutuyor. Ama 1932 tarihli Rejans, 1996 yılından bu yana kapatılma tehlikesiyle gündemde.
1996’da tahliye gerekçesiyle Rejans’ın 30 yıllık mal sahibi 90 yaşındaki Mithat Müdüroğlu tarafından açılan ilk davadan bu yana anlaşmazlık süregidiyor. Son olarak 2008 Şubat’ında açılan davadan, önce tahliye kararı çıktı, ardından Rejans işletmecileri davayı temyize taşıdı. Şimdi, temyizden çıkacak sonuç bekleniyor.
Ancak rejans işletmecileri yani Rejans’ın bugünkü ortakları Zinnur Taygan, Erdal Sezener ve Zişan Sezener Rejans’ı yaşatabilmenin tek yolunun ‘diyalog’ olduğunu söylüyorlar.
Rejans İşletmecisi Erdal Sezener tahliye davasının mekânın lehine sonuçlanmasının bir “mucize” olduğunu düşünüyor:
“Bir şansımız var, o da diyalog. Tüm bu olumsuzluklara rağmen karşı tarafla anlaşmak istiyoruz. Bizi hep geçiştiriyorlar, bir an önce çıkın diyorlar. Sanki amaç Rejans’ın rantını almak. Aslında biz mülklerine değer katıyoruz. Rejans’ı yaşatmak için her türlü diyaloğa açığız. Ama bugünkü diyalog eksikliği İstanbul’un tarihine bir darbe niteliğinde. Rejans geleneğinin sürmesini istiyoruz.”
Peki uzlaşma sağlanamazsa Rejans ne olacak? Aynı yerde, aynı mimari çizgide faaliyetini sürdüremeyecek. “Tam olarak mekân arayışı içinde değiliz ama takip ettiğimiz yerler de var. Rejans’ı Rejans yapan ağırladığı insanlar, sunduğu yemekler, biriktirdiği anılar, yarattığı kültürdür” diyor Sezener.
Mal sahibi Mithat Müdüroğlu ise uzlaşma çağrısına yönelik şunları söylüyor: “Elbette herkes kendi menfatini düşünüyor. Burası Beyoğlu’nun göbeğinde bir mekân. Kirayı diğer yerlerle mukayese ederseniz farkı görürsünüz”
70’lerin ortasından beri mekânın müdavimi olan Bedri Baykam da Rejans’ın büyülü bir yer olduğunun altını çizerek şöyle konuşuyor: “Rejans’ta eski İstanbul’u tüm zerreleriyle yaşarız. Sanki bir zaman kapsülü içinde 1930’ların, 40’ların İstanbul’u korunmuştur. Türkiye ne yazık ki buna benzer konularda kendi belleğine pek saygılı bir ülke değil. Her şeyin ‘yenisini’, daha ‘modernini’ yapmak iddiasıyla geçmişi yıkmak maalesef bu konudaki kültürsüzlüğümüzün sürekli tavrı olmuştur.”
Bir başka müdavim Ferhan Şensoy ise duygularını şöyle dile getiriyor: “Biz Rejans’taki Atatürk’ün masasını, Yahya Kemal’in masasını, nice ozanın cilalı ahşaba sinmiş şiirini koruyamıyoruz. Bir halka daha kopup gidiyor çocukluğumun Beyoğlu’sundan. Artık Beyoğlu’nda gezilmez, göz falan da süzülmez.”
Rejans’ın İstanbul’un yeri doldurulamayacak mekânlardan biri olduğunu söyleyen sinema eleştirmeni ve yazarı Atilla Dorsay ise “Yalnız mutfağıyla değil, servis yapan Beyaz Rus kadınlarıyla, balkonda çalan orkestrayla, Atatürk’ün gözde lokantalarından biri olmasıyla” Rejans’ın İstanbul’a birçok yenilik kattığını belirtiyor.
Dorsay, “Onu başka bir yerde açmak da olmaz. O yapıya sinmiş olan tarih kokusunu, duvarlardan masalara her köşesine yerleşmiş olan anıları nasıl yeniden yaratabilirsiniz ki?” diyor.