HAFTALIK bir dergide okudum (1); kravat satıcıları kan ağlıyormuş.
Dükkánlarının kepenklerini indiriyorlarmış. Erkek Modası Tasarımcıları Derneği, 1995 yılında 1.3 milyar dolarlık kravat satışının gittikçe düştüğünü açıklamış.
Az buz değil, kravatı 400 yıldır takıyoruz.
Kısa bir tarihçe vereyim mi?
Fransa Kralı XIV. Louis, Hırvat askerlerinin boynunda görmüş ve takmaya başlamış. Kravat adı da Hırvat yani Croat sözünden geliyor. Tarih 1600’ler.
Dergide fotoğrafı gördüm, sevgili dostum Emre Kongar’ın fular/kravat sentezi şık kravatlarının tıpkısı.
Sonra Mark Twain papyon takmış, oradan da KFC’nin logosu çıkmış. Yıl 1800’ler.
Amerikalı terzi Jesse Langsdorf da bugün bağladığımız kravatın modelini çizmiş. 1920’lerde.
1970’lerde feminist modanın doğrultusunda, ünlü aktris Diane Keaton’ın da boynunda kravat görüyoruz.
Yıl 2000. İranlı yöneticiler, kravatı Batı dekadansının (çöküşünün) sembolü sayıp bir kenara atmışlar.
Çocukluğumda kravat için duyduğum argo bir söz vardı: “Medeniyet yuları.”
Bazı boyunlar için kravat esaret zinciri gibidir, zorla takanlar ilk hamlede, boyunlarından kravatı söküp atarlar, ya da gömleğin üst düğmesini gevşetirler.
Kimisi için daha da beterdir. Boyunlarında kravat sanki bir lale’dir (2). okumaya devam edin…