Zülfü Livaneli
Atatürk konusunda neyi anlatmalı? Gerçeği. Ama Bertrand Russel’ın dediği gibi, yağmurun yağışı da bir gerçektir, masanın dört ayak üstünde durduğu da.
Hangi gerçeği anlatacaksınız?
Bu bir seçme meselesidir ve ünlü Alman atasözünde söylenildiği gibi, “Seçmek işkencedir!”
Atatürk hakkında bir belgesel yapmak gazete hazırlamaya benziyor.
Haberlerde neyi büyük, neyi küçük göreceğiniz önemli.
Ben şu kadarını söyleyeyim: Atatürk’le ilgili bazı açıklamaları beğenmeyenlerin belgesele karşı çıkma hakları vardır ama Can Dündar’a gösterilen tepkiler çok aşırı.
Bugüne kadar bağrına bastıkları Dündar’ı neredeyse vatan hainliğiyle suçlayacaklar.
Beğenmeyen beğenmediğini söylesin ama ölçülü olsun.
***
Bu belgeselde Atatürk’le ilgili hiçbir bilinmeyen yok. Bazı kişiler belki bunları ilk kez duyuyorlardır ama bu konuda kitap okuyanlar, bütün bu detayları bilir.
Kaldı ki Atatürk’ün manevi oğlu gibi konular manşetlerde, gazete sayfalarında çarşaf çarşaf işlenmiştir.
Ne Zübeyde Hanım’ın ikinci evliliği sırdır ne de diğer konular.
Benim Can’a katılmadığım nokta, devlet kurucu dâhiyi bütün dünya ayakta alkışlamışken ille de kişisel zaaflar konusuna odaklanmaktır.
Bunlar teferruattır.
Onun bütün hayatını, savaşlarını, dünyanın hayranlığını çeken reformlarını ve büyük kişiliğini kapsamlı olarak anlatırsınız da ayrıntı olarak zaaflarına da eğilirsiniz.
Her şey gibi bu da bir ölçü meselesi.
Ama şu unutulmasın: Can en iyi Atatürk uzmanlarından birisidir ve onu karalamak gibi bir niyeti asla olamaz.
***
Bence bütün bunların sebebi ne biliyor musunuz?
Atatürk konusunda hâlâ aşamadığımız komplekslerimiz.
Yirmi yıldır kaç kere yazdım bilmiyorum: Türk toplumunun Atatürk’le ilişkisi, baba oğul ilişkisine benzer.
Her çocuk önce babasını gözünde büyütür, onun dünyanın en kahraman insanı olduğunu, herkesi dövebileceğini düşünür.
Biraz büyüyünce bakar ki babası öyle bir kişi değil bu kez aşırı bir tepkiyle babasını yerin dibine sokar, olmadığı kadar zayıf görür.
Ama üçüncü aşamada her şey yerli yerine oturur ve babasını anlar, kavrar, ona saygı duyar.
Türkiye şu anda ne yazık ki ikinci aşamayı yaşıyor.
Atatürk’e hiç yakışmayan askeri darbelerin resmi Atatürk baskıları sonrasında bu sefer de Atatürk’te kusur aranıp duruluyor.
Bu da geçecek ve biz yakında gerçek Atatürk’ü kavrayacağız.
Hiç şüpheniz olmasın.
Atatürk’ün büyük devrimciliği bu tartışmaları ezer geçer.