Çelik Gülersoy Atatürk’ü Anlatıyor
Yaşamını İstanbul’a ve Cumhuriyetin kazanımlarına adayan, bilge insan Çelik Gülersoy’un “Atatürk Atatürk” başlıklı kitabını bugünlerde yeniden okumaya başladım.
Aydınlanma devriminin unutturulduğu, Mustafa Kemal’e yönelik acımasız saldırıların her geçen gün yoğunlaştığı bu duyarlı dönemde, başta gençlerimiz olmak üzere, vatan sevgisiyle yoğrulmuş gerçek yurtseverlerin okuması gereken bir yapıttır “Atatürk Atatürk”. 6 Temmuz 2003 günü yitirdiğimiz Kalpaksız Kuvacı Çelik Gülersoy -ölümünün yedinci yıldönümünde değerli bilgeyi saygıyla anıyorum- “Büyük Kurtarıcı”nın izinde yürüyen, Cumhuriyeti sahiplenmiş İstiklal Savaşı kahramanlarını, “Kuvayı Milliyeci”leri bakınız nasıl anlatıyor: “Vatanlarını savunmak için savaştılar. Bu uğurda sırtlarındaki tek elbiseyi, yıllarca giydiler. Cepleri para görmedi, pabuçlarındaki deliği, içine mukavva keserek örtmeye çalıştılar.”
Çelik Gülersoy, “Atatürk’ün Sevgilileri”ni de şöyle tanımlıyor:
“Temiz ahlaklı, barışçı, çalışkan, aydınlanmayı ve yükselmeyi hedef seçmiş, içi vatan sevgisi ile dolu, tutkulu gençlerdir, Atatürk’ün sevgilileri.” Çelik Gülersoy’un Atatürk ile ilgili şu sözlerine nasıl katılmazsınız?
“En ileri toplumların bile, ancak birkaç yüzyıl sonunda başarabildikleri bir düzeni, Atatürk, olağanüstü iradesi ile, Türkiye’ye birkaç yıl içinde sundu. Hangi ülkede, kanlı bir savaşın hemen ardından, ateşten çıkmış bir komutan, her biri bir barış, sanat ve güzellik bahçesi olan müziğin, tiyatronun, operanın, perdelerini açabilmiştir?”
Çelik Gülersoy, günümüzün kimi entellerini Cumhuriyet gazetesinde yayımlanan 3 Nisan 1995 tarihli yazısında şöyle eleştirmişti:
“Bu genç adamın unuttuğu şey, 1920’lerde bu topraklarda bir holdingin değil, bir devletin kurulması savaşının verildiğidir. Kalpaklılar, o devletin tarihte ilk kez ‘ulusal’ ve uzun yıllar sonra ‘ilk kez bağımsız’ olması için ortaya canlarını koymuş idealistlerdir.”