Prof. Dr. Erkan Topuz, bilim insanları tarafından kanıtlanmış gerçeklerden yola çıkarak hazırladığı kitabında kanserden korunma yollarını anlatıyor.
Çağımızın hastalığı kanser adeta çığ gibi büyüyor. Kanser hastası sayısındaki hızla artışa karşın, tıptaki yeni gelişmeler sonucunda hastaların tedavi başarısı da gün geçtikçe artıyor.
İstanbul Üniversitesi (İÜ) Onkoloji Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Erkan Topuz, kanserden korunmanın önemine dikkat çekerek “Dünyada yılda yaklaşık 300 milyar dolar kanser ilaçlarına ve tedavisine harcanıyor. Bu rakam silah sanayisine ayrılan paradan sonra ikinci sırada yer alıyor. Oysa kanserden korunmak için bu paraların yüzde 10’unu kullansak bile kanserde büyük düşüşler yaşanır” dedi.
Prof. Dr. Topuz, kanserin bu denli hızla artmasının devam etmesi durumunda devletin ve özel sağlık sigortalarının büyük yıkımla karşı karşıya kalacağını da vurguladı.
Prof. Dr. Erkan Topuz, kanserle mücadelenin anne karnında başladığını belirterek, kanserden korunmanın önemine değindi ve alınması gereken önlemleri gazetemize anlattı. Topuz, çeviri editörlüğünü kendisinin yaptığı, Liz Armstrong, Guy Dauncey, Anne Wordsworth adlı üç bilim insanı tarafından kanıtlanmış gerçeklerden yola çıkılarak hazırlanan, “Kanser; Salgını Önlemek İçin 101 Çözüm Önerisi” adlı kitaptan da örneklere yer vererek, “Kanserden korunmada beslenme önemli rol oynuyor” dedi.
İnsan vücudunda 50 ila 75 trilyon hücre bulunduğunu, her hücre çekirdeğinde 25 bine yakın gen taşındığını anımsatan Prof. Dr. Topuz, kanserin Anormal dışı bir hücre bölünmesi ile tanımlanan 200’ün üzerindeki hastalık için kullanılan genel bir terim olduğunu söyledi. Topuz, “Çoğu kanser bir sağlıklı hücrenin hasara uğramasıyla başlıyor. Hasarlar ise sigara dumanındaki 69 kanserojenden biri ya da 80 binin üzerindeki güncel kimyasallar nedeniyle oluşabiliyor” dedi. Kanser tedavisinde çok büyük ilerlemelerin olduğunu ifade eden Topuz, 2020’de dünyada 25 milyon yeni kanserli hastanın ortaya çıkacağını vurgulayarak “Bu da dünyada 1 milyar kanserli insanın olması anlamına gelir. Günümüzde kalp-damar hastalıklarından sonra ikinci sırada yer alan ölüm olan kanser, artış hızı devam ederse 2030’larda birinci sıraya çıkacak” açıklamasını yaptı. Kanserin artmasının en önemli nedenleri arasında “hava-toprak-su”yun kirlenmesi, sağlıksız beslenme ve stres faktörlerinin de etkili olduğunu anımsatan Topuz, yapılan çok sayıda araştırmada hayvansal gıdalarla beslenenlerde kanser görülme sıklığının fazla olduğu sonucunun çıktığını anlattı. Topuz şöyle devam etti: Bitkisel beslenme önemli “Bitkisel beslenme, çeşit kalite ve miktarda yeterli olduğu takdirde, hiçbir hayvani gıdaya gerek olmadan sağlıklı ve tamamen besleyici olabilmektedir. Gıdaları az pişirerek ve az tuzlayarak tüketmeliyiz. Bol meyve ve sebze tüketmek kanserden korumada önemlidir. Yapılan araştırmalar Alman vejetaryenlerde kolon kanseri yaygınlığının yüzde 56 daha düşük olduğunu, her gün et tüketen Japon kadınlarda meme kanseri riskinin çok nadir tüketenlere oranla 8.5 kat daha yüksek olduğunu göstermiştir. Günde 90 gram yağ tüketen İngiliz kadınlarının meme kanseri riskinin 37 gram tüketen kadınlara göre 2 kat daha fazla olması da beslenme faktörünün önemini bir kez daha ortaya koymuştur.”
Az et ye sağlıklı kal
• Yaşam biçimi ve beslenme faktörleri: Beslenmede çok fazla et tüketilmesi, yetersiz meyve ve sebze, güneşlenme, obezite ve egzersiz yokluğu. • Mesleki faktörler • Beslenme ile ilgili diğer faktörler: İşleme tabi tutulmuş yiyecekler, şeker ve alkol tüketimi, sütteki büyükbaş hayvan büyüme hormonu, bazı tuzlanmış, salamura edilmiş gıdalar, organik olarak yetiştirilmeyen gıdalarda kanserden koruyan bileşenlerin olmaması, tarım ilaçları ile kirletilmiş yiyecekler ile bitki öldürücülerle kirletilmiş yiyecekler. • Radyasyon: Ozon azalmasının delinmesi ile cilt kanserlerinin artması, röntgenler, bilgisayarlı tomografi, iyonize radyasyon, nükleer tıp, radyoterapi, enerji hatları, baz istasyonları, cep telefonları, elektromanyetik radyasyon, uranyum serpintisi, nükleer enerji tesisleri, atom bombası testleri. • Hava ve su kirliliği • Toksik ürünler • Doğal kanserojenler • Bulaşıcı ajanlar: Hepatit B ve C, HIV, insan papilloma virüsü (HPV) gibi ajanları. • Bağışıklığın azalması: Bağışıklık sisteminin kanserle savaşma yeteneğini zayıflatan toksit maddeler. • Endokrin/hormon bozucular: Bir kadının kendi östrojenine maruz kalmasında artış, kanserden koruyucu hormon melatoninin azalmasına yol açan, vardiya çalışmasına bağlı karanlık kaybı. Ailede kanser öyküsü bulunması, ebeveynlerin büyük kirleticilere maruz kalması, genetik değişkenlik, gebelik öncesi ve süresince, bebeklikte, ergenlikte toksitlere maruz kalma. Kanser düşmanı bitkiler • Brokoli • Çörekotu • Isırgan • Keten tohumu • Sarmısak • Vitamin C, E, K • Zencefil • Zerdeçal • Soya • Arı poleni • Devedikeni • Hintyağı • Kara üzüm • Bazı mantarlar • Ökseotu • Yoğurt (pastörize olmayan yoğurt) • Zakkum • Elma • Soğan •Yabanmersini • Ökseotu • Omega-3 Yağ Asitleri • Meyankökü • Huş Ağacı • Vitamin C, E, K • Tahıl, nişasta ve bazı sebzelerde bulunan selenium. Çocuklar daha duyarlı Kitabında çocukların kimyasallara karşı daha duyarlı olduğu, hatta bazı kanserlerin doğumdan önce oluştuğuna dikkat çekildi. Topuz, yapılan bir çalışmada, babaları endrüstride çalışan çocuklarda lösemi gelişme riskinin 6 kat daha fazla olduğunu anımsatarak “Ortalama yeni doğanın doğum sırasında kanında 230 endrüstriyel kimyasal vardır ki bunların 180’inin insan ve hayvanlarda kansere yol açtığı bilinmektedir. Bu kanserli hayata başlamak demek” dedi. ABD Çevresel Korunma Şubesi’nin, bebekler ve küçük çocukların kansere sebep olan maddelere karşı erişkinlerden 10 kat daha duyarlı olduklarının altını çizen Topuz, şöyle devam etti: “Çocuklar plastik ve halı gibi tüketim mamullerinin yanı sıra hava, su ve gıda yoluyla alınarak anne sütüne geçen ve biyolojik süreçleri bozan kimyasallara da maruz kalmaktadır. Bahçelerinde tarım ilacı kullanılan çocuklarda yumuşak doku sarkomu gelişme riski 4 kat artmıştır. Gebelik sırasında ebeveynlerin tarım ilacı kullanımı ile lösemide 3 ila 9 kat arasında artış görülmüştür. Tek bir fetal röntgen çekilmesinin bile çocukluk çağı lösemisini iki kat arttırdığı ortaya çıkmıştır. Doğduklarında yüksek voltajlı enerji hatlarının çevresindeki 200 metrelik alanda oturan çocuklarda, 600 metre veya daha uzağında oturanlara kıyasla 2 kat lösemi riski görülmüştür.” Bunlara dikkat! • Sağlıklı beslenme koşulları yaratılmalı. • Kırmızı et yerine vejetaryen ağırlıklı beslenilmeli. • Spor yapılmalı, kilo almamaya özen gösterilmeliyiz. • Genetiği değiştirilmiş organizmalı ürünler kullanılmamalı. • Bütün dünyada organik tarıma dönülmeli. • Meme kanseri riskini azaltmak için stresten uzak durmalı, karanlıkta uyumalı, odamızda frekans yayıcı, cep telefonu, elektromanyetik cihaz bulundurmamalı. İyonize radyasyondan, plastiklerden, deterjanlardan kaçınmalı. • Turunçgillerin kabukları ile tüketilmeli, fast food gıdalardan da kaçınılmalıdır. • Günde en az 5 porsiyon sebze-meyve tüketilmeli, hormon tedavisi ve korucu ilaçlar, alkol ve sigaradan kaçınmalıdır. • Kereviz, yer elması, semizotu, buğday filizinin suyu günde bir çay bardağı tüketilmelidir. • Ebegümeci ve yoncaları köküyle birlikte tüketilmeli, karahindiba bütün salatalara konulmalı, kökünden çay yapılmalıdır. • Yeşil çay tüketilmeli, ısırganotu yaprağı, çörekotu, zencefil, açık-kırmızı biber tüketilmelidir. • Zeytinyağı tercih edilmeli. • Esmer ve beyaz şeker, tuz tüketiminden kaçınılmalı. • Sucuk, salam, sosis gibi gıdalar az tüketilmelidir. • Merdivenaltı konserve ve meyve sularından kaçınılmalıdır. • Ev yoğurdunu günde en az yarım litre tüketelim. • Özellikle ilaçlanmamış kurtlu köy elmasını tercih edelim. • Günde mutlaka bir bardak nar suyu ya da 2 tane nar yemeye özen gösterelim. • Soğan, pırasa ve elma kanserin en önemli 3 büyük savaşçısıdır. • Böğürtlen yaprağı, ısırgan yaprak ve kökü ile yeşil çayı birlikte için. • Kereviz, yer elması, enginarı çok yememizde fayda var. • Baklagilleri haftada en az 2-3 kez tüketmeliyiz. • Pazı, ıspanak çok faydalı gıdalardır. • Maydanozu sofranızdan eksik etmemelisiniz. • Zeytini çok tüketmeliyiz. • Köy yumurtasını çok kaynatmadan her gün bir tane yiyebilirsiniz. • 15 Eylül – 1 Haziran arasında genellikle ilaçlı ve hormonlu olduğundan bu sera domateslerini tercih etmemeliyiz. Mevsiminde domatesi çokça tüketebiliriz. Domates, başta prostat kanseri olmak üzere, mide, meme kanserinden korur. • Spor yapın. Stresten uzak durun, ruh dengesini korumaya çalışın. • Doktorunuza danışarak meyankökü yiyin. • Kara üzüm, kara erik ve kara kayısı yiyebilirsiniz. Üzümü çekirdeği ve kabuğu ile birlikte yiyin. • Telefonu başınıza yakın yerde şarj etmeyin. Konuşmalarınızı kısa tutun.