Sevgili yavrularım. Cezm-i Âlem Üniversitesi Tıp Fakültesi’ne hoş geldiniz. Burada size ilm-i tababetin ve kâinatın sırlarını öğreteceğiz. Özellikle kızlarımız için söylüyorum; tıbbiyede çekinmek olmaz. Dileyen başına hiç çekinmeden türban takabilir. Şimdi, bu bir erkek kadavrası oluyor. Paltonun üzerinden kolayca görülebileceği gibi, akciğerler şu bölgede bulunuyor.
Mide ise nah şu düğmenin altında.
Bu yamanın olduğu yerin tam altında ise karaciğer bulunuyor. Fakat bizim konumuz bu değil; bugün idrar yolları ile ilgili bir çalışma yapacağız.
– Avvvv, avvvv …
Hemen celallenmeyin. İdrar yoları ile ilgili çalışma yapacağız dediysek, adamı soyup şeyi üzerinde çalışacağız demedik.
Şimdi nazarî olarak meseleyi ele alırsak, şu burunu ‘şey’ farz edelim …
– Pipisi.
Sana sormadık fahişe kılıklı şey! Erkeklerin yanında müsaade almadan konuşmayı sana kim öğretti?
– Ama hocam …
Sus, sus! Hocalar götürsün seni. Madem konuşacaktın, niye geldin bizim okula? ODTÜ’ye git, İTÜ’ye git.
Ne diyorduk? Burnu pipisi farz ediyorduk, değil mi? Şu burun deliklerinin yer aldığı şişlik kısımları da ne oluyor o hâlde?
– Taşşş* …k
Kahpe! Sana soran oldu mu? Git şu köşede elli kere gül suyu diye bağır.
Şimdi ameliyata geçebiliriz. Hastanın başı kesinlikle kıbleye dönük olmalı.
– Ama oksijen maskesi ve yaşam destek cihazı diğer tarafta kalıyor.
Sen gülsuyu demeye devam et.
Şimdi burnu hastanın dolmakalemi farz ediyorduk, burun deliklerini de hastanın şeyleri, değil mi?
– Benim kafam iyice karıştı hocam.
O zaman benden günah gitti. Kızlar arkanızı dönün. Hastanın şeyini şey edecez.
– Biz de bakalım hocam. Bir şey öğrenemiyicez yoksa.
Öğrenip de naapacaksınız karılar? Sizi fahri doktor yapıcaz zaten. Doktor olup da hastanın orasına burasına bakmak bir ehli namus kadınına yakışır mı? Zinaya girer vallah. Ölü de olsa göz zinasına girer. Doktor falan dinlemem. Mesela ben karıma erkek şeyi seyrettirmem kardeşim. Ya adamınki, af buyuuurun, eşek şeyi kadarsa? Sonra mukayese … Filan … Günah işte ulan! …
– Kadınlar kime gösterecek peki hocam?
Kadınlar kadın doktora gösterebilir ancak.
– Ya doktor lezbiyense?
Sen sus zilli! Ne dedi bu?
– Yani sevicilik hocam. Yani kadın kadına … Duymadınız mı hiç?
Bunları öğrenmek iş değil. Bizim işimiz millî şeylerin ışığında vatanına, dinine, imanına faydalı tabip yetiştirmek.
– Ama hocam, Hipokrat yemini edicez sonuçta. Bakmazsak olmaz.
Kim demiş? Hipokrat kim oluyor yahu? Allah’ın yemini dururken Hipokrat’ın yemini kaç para eder? Bak, ben size bir yemin metni hazırladım bile. Bundan kelli böyle yemin edeceksiniz.
Karşı cinsten olan hastalarıma el sürersem;
Yanında eri olmayan hastalarıma derece sokarsam;
Allah beni çarpsın, ağzımı burnumu ters döndürsün, zürriyetimi kurutsun.
– Peki, ya kaba etine iğne yapmak lazım gelirse?
İğne olmaz. Hastayı uyutmak istiyorsanız benim çoraplarımı koklatın.
– Peki, açık kalp ameliyatında ne yapacağız?
Haa, şimdi bakınız, kalp ameliyatları uzun sürer. Sabah namazı ile öğle namazı arasında bismillah denilip hastanın içine girilir. Sonra ne yapılır?
– Kalbe inilir.
Hayır, kâfir! Öğle namazına gidilir. İkindiden sonra ameliyata girilir. Yatsıya kadar hasta iyileşmezse ‘Allah verdi; Allah aldı’ denilir.
Eveeet, şimdi gelelim bu kadavra üzerindeki tetkiklerimize. Kadavranın donu var, değil mi?
– Evet hocam.
Bakalım … Aman yarabbi, bu don da ne böyle? Üzerinde dil resmi var. Kenarında da çıngırak.
– Bu donlar yeni moda hocam.
Çabuk çıkartın şu donu. Kızlar türbanlarınızı ters çevirin. Rezalet bu, rezalet! Ahhh … Ahhh kalbim …
– Hocam! Hocam kendinize geliniz. Hoca hastalandı, çabuk tedavi edelim.
Çekilin yanımdan! Dokunmayın bana! Ben canımı sokakta bulmadım. Elini süreni yakarım. Houston’a gidip ameliyat olmam lazım. Beni De Bakey’e emanet ediniz.