SANATÇININ delilik kavramıyla ilişkisi ne kadar çok yazıldı, ne kadar çok tartışıldı.

Öyle konular vardır ki, her zaman ona yeni bir yaklaşım sağlanır, yeni yorumlar getirilebilir.

P Dergisi‘nin Delilik ve Sanat başlıklı sayısını okurken, dünyada delilik dairesinin içinde yaşayan, sınırında dolaşan, bıçak sırtında bir ömür tüketen adları saymaya kalkıyorum.

Elbette yalnız ressamları değil, edebiyatçıları da. Akıl hastanesinde bir ömrü noktalayanlar, hastaneye girip çıkanlar.

Sanatçıların öykülerinde, oyunlarında, romanlarında işlenen deliler, tuvale yansıyan deliler.

Onlar bize neyi anlatır?

Süleyman Velioğlu‘nun Şu Kulağını Kesen Garip Adam ve Diğerleri yazısından alıntıladığım cümle, delilik ve sanat arasındaki bağlantıya genel geçer bakışın özetidir:

“Genellikle sade insanlar, sanatçıyı, ya kendilerinden ayrı, gizemli, yarı tanrısal bir varlık sayarlar; ya da toplumsal kuralların dışında yaşayan, garip, acayip, yarı deli bir kişi sanırlar.”

* * *

ALANLARINDA tanınmış adların incelemelerinin yanı sıra bu alandaki tablolardan görüntüler, iki kavram arasındaki ilişkiyi belirliyor.

Goya‘nın Delilerle Dolu Avlu‘sunu görmelisiniz.

Deli kadınlar denince, bunların sanattaki yansıması kimdir? Verilen beylik ve klasik yanıt bellidir: “Kuşkusuz, tüm deli kadınların duayeni, Shakespeare’in Ophelia’sıdır. Büyük bir tutkuyla áşık olduğu Hamlet tarafından reddedilen genç kadın aklını kaçırmıştır.”

Edebiyatın deli kadınları bölümünü bir bellek tazelemesi açısından okuyunuz.

Okunmasını gerekli gördüğüm yazıların başında, Nuria Perez‘in Psikiyatrinin Gözünden Don Quijote, Yüksel Aslan’dan Öteki Deliler, Söyleşi: Jacques Vallet, Yves Bonnefoy‘dan Melankoli, Delilik, Deha ve Şiir, Adolf Wölfli. Tek Tahtası Eksik Tek Tahtası Fazla-Enis Batur yazıları geliyor.

Batur‘un yazısındaki bir cümle bence birçok akıl hastasının delilikle deha arasındaki gelgitlerinde doktorun önemi vurguluyor:

“Doktor Morgenthaler’in en büyük erdemi, Wölfli’nin bir şeyler çiziktiren ve böylece sakinleşen bir deli olarak algılanmasını engellemesi. O, Wölfli’nin deliliğini sanatçılığından ayırmasına yardım etmiş.”

Türkiye’de böyle bir olgu yaşandı mı? İncelenmeye değer.

* * *

DELİLİK VE SANAT kitaplığınızda saklayacağınız bir sayı.